6 Saat(Tamamlandı)

3. Bölüm

Rüyada mıyım ya da Miraç şaka mı yapıyor? Filmlerde  ve kitaplarda hep dudaklarına yapışırdı ama ben yapmayacağım. Salak salak  bakmamı bırakıp “Bende seni seviyorum. Uzun zamandır.” dedim. Aniden romantik Deniz’i bırakarak saçma sapan konuşan Deniz’e geçtim, istemeden. “Hemde uzun zamandır. Biz ortaokuldan beri arkadaş olduğumuz için dört artı üç yedi ederek sana tam yedi senedir aşığım. Ama neden açıklamadım çünkü ben utangaç –gruptaki beni boş ver - birisiyimdir yani.” dedim. Tek nefeste hemde.

       Başını eğdi ve  dudaklarını dudaklarıma sürtüp geri çekti. Yanaklarının al al olduğunu gayet görebiliyorum.  Sanırım o da utanmıştı. Ellerimi kurtarıp boynuna dolarken Miraç’ta anlamıştı ellerini belime doladı.-Sırtımdaki yaranın hemen altına- ondan önce davranarak dudaklarımızı buluşturdum…

      Hayatımda yaşadığım en garip andı ama pişman değilim çünkü öpüşmeyi bilseydim daha iyi olurda.

       Öpüşmeyi bilmiyor musun? Evet.

        Hiç öpüştün mü? Evet.

         Arkadan flaş ışığı ve sesi geldiğinde alnımı alnına yasladı. “Bilmiyor musun?” diye sırıtarak sordu. “Bilmiyorum.” dedim büyük bir utançla. Güldü ve başını kaldırdığında sert ifadesine büründü. Başımı çevirdiğimde bir de ne göreyim? Fatih ve Pakize. Pakize’nin elinde fotoğraf makinesi vardı. Miraç beni bırakıp onlara gitti. Bende peşinden geldim. “Gidiyoruz Fatih.” dedi Miraç ve yürümeye başladık.

           Zara’nın önünde gri renkte kedili bir bebek battaniyesi ve Aykut, Ender ve karşılarında ise Arzu vardı. Pakize heyecanla Arzu’nun yanına oturdu. Bende yanlarına. Önümde ise Miraç ve Fatih vardı. Pakize’ye bakınca Zara elbise, Zara ayakkabı görüyordum. Arzu ise siyah kargo pantolon ve siyah kazak. Ender ve Aykut aynı şeyleri giymiştiler. Açık mavi deniz yaka uzun kollu tişört ve siyah pantolon. Fatih beyaz uzun kollu tişört ve lacivert pantolon. Miraç ise beyaz gömlek-sanırım seviyor-deri ceket ve koyu mor pantolon giymişti. Ben ise salaklık yapıp şort giymiştim, üşüyordum.

       Fatih sıkılmış olacak ki “Ne yapacağız?” diye sordu. Bu soru ekonomi kötü cümlesi gibi fazla kullanıyordu. Arzu “Doğruluk mu cesaret mi oynayabiliriz.” dedi. Korku dolu anlar başlıyor nokta. Aykut “Ben başlıyorum.” dediği andan beri  tam yirmi dakika geçti. Ve sıra bana gelmedi.

            Bana sıra gelince Aykut’a döndüm. “D mi  C mi?” dedim. “C.” dedi. Sırıtarak “Ender ile 50 saniye öpüş, video çekeceğim.” dediği an bana yöneldi ve üzerime doğru çömeldi. Ve fısıldadı ”Eğer bunu yaparsam Miraç ile öpüştüğünü söylerim.” dedi. Ve bende kafaya takmayarak “Sorun değil aşko.” dedim. Ender’i kaldırdı ve beline dolandı. Ve tam elli saniye boyunca dudaklarının arasında sıfır nokta bir santimetre vardı. Elli saniye  sonra Sıra Aykut’taydı. Bana bakışını görmeliydiniz. “C .” dedim. “Düşüneyim, birkaç dakika.” dedi ve tam beş dakika düşündü, hatta Ender ile de konuştu. Allah’ın kabri, peygamberin kavri ile (yüzde elli ihtimalle yanlış oldu) başladı konuşmaya “Mavi mi kırmızı mı?” diye sorduğunda daha da üşümeye başladım. “Mavi diyorum.” dedim ama daha çok anamın ruhunu ortaya koyuyorum gibi olmuştu.

   “Işıksız tüm istinyeyi dolaş.” dedi.  Ayağa kalkıp kafasının üstüne bir tokadı geçirip koşmaya başladım. Arkama dönünce Aykut’un arkamdan koştuğunu görünce dil çıkarıp yürüyen merdivenlere geçtim. Ve evet, çalışmıyordu. Hızla inerken yere yapıştım.  Benim ne günahım var kardeşim len. Yüzümü tavana doğru çevirdiğimde tuzlu bir tat vardı. “Deniz! Burnun kanıyor.” diyen sesler ve benzeri lafları duyamıyordum.