Her şey güzel olacak.

128 9 1
                                    

Bugün kaza yapalı 5 ay olmuştu. Allah'a şükürler olsun ki ne anneme ne de babama bir şey olmadı. Olan benim hafızama olmuştu. Hatırladığım tek şey annemin bana kaza esnasında sıkıca sarılmasıydı. Şuan Almanya'da son saatlerim, Türkiye'ye dönüş için hazırlığımız çoktan bitmiş evden çıkmıştık. Nasıl olurda oraya ait hiçbir şey hatırlamazdım. Memleketimi dahi bilmiyordum zaten en son 12 yıl önce gitmiştim annemin dediğine göre. Annem her şeyi anlatmasına rağmen gözümün önünde ufacık bir hatıra bile canlanmamıştı. Buradaki arkadaşlarımı çok seviyordum,heleki Mert'ten ayrılmak çok zor ama annemin anlattığına göre Türkiye'de de arkadaşlarımla aram çok iyiymiş onları da çok seviyormuşum ve onlarda beni çok seviyormuş. Memleketim Muğla'yı, arkadaşlarımı, akrabalarımı merak etmeye başlamıştım. Uçağımız için son çağırı yapılmıştı, arkadaşlarımla vedalaşıp annemlerin yanına gittim.

....

Artık Türkiye'deyim. Direkt uçak olmadığı için aktarmalı olarak gelmiştik ve çok yorulmuştum. Annem bana dönüp ''İşte Esin geldik kızım, burası anılarınla dolu olan yer.'' der demez ''Metin amca, Ayşegül teyze buradayız'' diye bir ses duydum ve annemlerde o tarafa bakıp el sallayıp gülümsediler. Acaba kimdi ki bu çocuk ve yanındaki bayan? Diye içimden sorulara boğdum kendimi. Yanlarına geldiğimizde sarıldılar sıra bana geldiğinde sonuçta tanıdığım biriydi şuan hatırlamasam da. Sarıldık ve ''Esin kızım çok değişmişsin, tam 12 yıl oldu seni görmeyeli nasılsın iyi misin kızım?'' diye sordu. '' İyiyim teşekkür ederim'' diye cevap verdim. Annem bunların kim olduğunu çaktırmadan söylemişti.Kaan diye bir arkadaşım ve annesiymiş. Arabaya binip evin önüne geldik. Çok büyük bir bahçesi olan şirin bir ev duruyordu önümde. Tam gireceğim sırada bir kalabalık ilişti gözüme kızlar erkek hepsi bir arada 'Hoş geldin Esin' diye bağırmaya başladılar .Sanırım bunlar benim arkadaşlarımdı. Ama nereden bildiler ki geleceğimi, beni nereden tanıdılar ki? Kendimi tutamayıp ''Geleceğimi nereden öğrendiniz, aradan 12 yıl geçmişken beni nereden tanıdınız? '' diye sordum. Aralarından bir kız ''Annen, anneme söylemişti bende öğrenince bütün arkadaşlarımızı topladım geldim,12 yıl geçse bile seni unutacağımızı mı düşündün, ayrıca annen fotoğraf gönderiyordu sürekli öyle tanıdım seni'' dedi. Şaşırmıştım demek bu kadar seviliyordum. Keşke küçük bir şey dahi olsa hatırlayabilseydim. ''Çok tuhafsın bizi gördüğüne sevinmedin mi'' diye sordu biraz üzgün bir ifadeyle. ''Şey aslında ben sizi tanımıyorum daha doğrusu hatırlamıyorum çok üzgünüm'' dedim. Sarışın bir kız karşıma geçip ''Nasıl hatırlamazsın şaka yapıyor olmalısın'' dedi biraz sinirlenmiş şekilde. O sırada annem gelip beni içeriye soktu ama dediklerini duyuyordum ''Çocuklar Esin 5 ay önce bir kaza yaptı ve hafızasını kaybetti bunu bütün herkese söyleyin ve ona göre davranın lütfen ve biraz çabalayın onun için'' dedi ve bana döndü ''Gel kızım hadi yeniden tanış arkadaşlarınla gezdirsinler seni'' dedi ve dışarıya çıktım tek tek hepsiyle tanıştım. Beraber gezerken anılarımızı her şeyi anlattılar, kahkahalar atmıştım Dilara'nın anlattıklarına. Dediklerine göre Dilara benim en yakın arkadaşımmış ki zaten belli çok iyi bir kız. Hepsi birbirinden iyi birbirinden deli kişilerdi. Bir ağaç dikkatimi çekmişti ona bakıp duruyordum sanki bir şey olmuştu orada ama hatırlayamıyordum. Arkadaşlara dönüp ''Bu ağaçta benim ne gibi bir anım oldu biraz tuhaf hissettirdi'' diye sordum. Dilara endişeli bir ses tonuyla ''Burada hep oyun oynardık çoğu zamanımız burada geçiyordu, ay sen bir şeyler hissetmeye başladın ne mutlu bizi' dedi geçiştirerek. Pek inanmamıştım ama sonuçta bir şey hatırlamıyordum o yüzden fazla konuşmadan konuyu kapattık. Herkesle öyle güzel anılarım var ki bir an önce her şeyi hatırlamak istedim. Doktor da zaten yavaş yavaş bir şeyler hatırlayacağımı söylemişti 'Umarım bir an önce olur da bu güzel insanları hatırlarım' diye içimden geçirdim. Marketin önünden geçerken herkes durmuştu bende durup 'Neden durdunuz gitmiyor muyuz?'' diye sorduğumda herkes tedirgin bir şekilde bir bana birde marketin oraya bakıyordu, kafamı oraya döndürdüğümde yeşil gözlü kahverengi saçlı yakışıklı bir çocuk vardı. Yanlarına gelip ''Hayırdır bir şey mi oldu da öyle bakıyorsunuz'' diye sordu ve gözleri gözüme değdi. Bir an içim ürperdi gözlerimi kaçırdım ve Dilara'ya dönerek ''Bu kim?'' diye sordum. Dilara cevap vermeyip sustu. Kaan tam konuşacaktı ki yeşil gözlü çocuk Kaan'dan önce davranıp ''O kız tıpkı...'' demesine kalmadan Dilara ''Evet Tunacım, Esin geriye döndü tıpkı senin gibi'' dedi. Demek adı Tuna'ymış. Neden öyle davranıyordu ki? Acaba eskiden aramızda bir şey mi geçmişti? Annem de bahsetmemişti böyle birinden. ''Hoş geldin Esin'' dedi yutkunarak ve herkese ''Görüşürüz tekrar'' deyip arabasına bindi. Dönüp ''Bu kim? Biri bana anlatsın lütfen!'' dedim. Kaan dönüp ''Esin siz Almanya'ya gidene kadar Tuna'yla hep beraberdiniz, yani çocukluk aşkı diyebiliriz buna'' dedi. Aniden afalladım. Madem öyle neden gitmişti ki? Eve gelene kadar kimse konuşmamıştı, hepsine sarılıp ''Yarın görüşürüz arkadaşlar'' dedikten sonra içeriye girdim. İçimde bir şey vardı Tuna hakkında. Anneme bundan bahsetmeme kararı aldım, yanına oturup bugün olanları anlattım Tuna haricinde. Epey sohbet ettikten sonra odama çıktım Emine teyze odamı çoktan düzenlemişti. Emine teyze bizim için çok farklıydı yardımcımızdan çok aileden biriydi 5 aydır bunu fark etmiştim. Yatağıma girip bugün olanları düşündüm. Döndüm, döndüm, döndüm... Rahat edemeyip bahçeye çıktım sandalyeyi alıp oturdum yıldızlar parıl parıldı. Aniden bir ışık fark ettim. Bir arabaydı ve kapının önünde duruyordu. İlerleyip baktım ve gördüğümle kalmıştım öylece. Arabadaki Tuna'ydı. Arabadan inip yanıma geldi ve sarıldı kafam anca göğsüne denk geliyordu kollarımla itip ''Ne yaptığını sanıyorsun sen'' diye bağırdım. ''Esin sakin ol amacım sana unuttuklarını hatırlatmak'' dedi. Bu dediği beni sinirlendirmişti ''Böyle sarılarak mı hatırlatacaksın bana unuttuklarımı'' diye çıkıştım. ''Hayır, sadece özledim o yüzden böyle bir şey yaptım'' dedi. Yüzünde üzüntü, endişe vardı bunu anlayabiliyordum. ''Bahsettiler seninle aramda olanları ama her şey geride kaldı sonuçta 12 yıl geçti ve çocuktuk bunlar için benimle ilgileniyorsan ilgilenme, arkadaşın olarak ilgilen'' dedim ama demese miydim? Çok mu sert bir şey demiştim ki? Neyse beni ilgilendirmez nasıl hissettiği nasıl olsa. ''Esin benim sana karşı hislerimi konuşmak için gelmedim buraya, sadece bana izin ver sana yardım edeyim'' dedi. Ve pes ederek kafamı salladım ''Peki'' dedim. Yüzünde küçük bir tebessüm oluşmuştu. Yeşil gözleri, kirli sakalları o kadar harikaydı ki her şeyiyle kusursuzdu. ''O zaman yarın 11'de hazır ol bizimkilere haber veririm, iyi geceler'' dedi gülümseyerek ve arabasına binip gitti. Yatağıma gidip gözlerimi kapattım kapatmamla uyumam bir olmuştu. Alarm sesiyle irkildim saat 10 olmuştu daha saçımı yıkayıp hazırlanacaktım ve 11'e yetişmem lazımdı. ''Anne, ben kahvaltı yapmayacağım dışarıda yaparım boşuna benim için hazırlamasınlar'' diye seslendim. Saçımı yıkadım ve kurulayıp banyodan çıktım. Dolabımı açıp ne giysem diye bakınmaya başladım. Beyaz tişört, kot şort giyip kot ceketimi de belime bağladım. Saçımı topuz yapıp gözlüğümü taktım. Şimdi de ayakkabı derdi vardı. 'Ah Esin ah bitmez senin bu seçimlerin' diye kendi kendime söylendim. Gözüme spor ayakkabılarım çarptı ve tereddüt etmeden giydim. Çıkarken ''Anne ben çıkıyorum görüşürüz'' diye bağırdım. Çoktan geç kalmıştım bile. Bahçe kapısını açtığımda Tuna arabasının yanında bekliyordu. O da sarı gömlek, kot şort ve beyaz spor ayakkanı giymişti ve kusursuz gözüküyordu. Onu incelediğimi anlayınca güldü ve ''Günaydın'' dedi. ''Günaydın'' deyip arabaya bindim. Araba durana kadar konuşmadık. Arabadan indiğimde herkes buradaydı. ''Esin hazırlanman uzun sürdü galiba'' dedi Talha. Sadece gülümsedim. Ve yürümeye başladık her bir yerde durup bir çok şey anlattılar ama faydası yoktu. Bunalmaya başlamıştım ki sanırım Tuna fark etmişti yanıma gelip ''Öyle kolay pes etmek yok'' dedi ve gitti. Tekrar o ağaca gelmiştik. Herkes bir şeyler anlattı ve sıra Tuna'ya geldi yaklaşarak ''Elini ilk tuttuğum yer burasıydı 8 yaşındaydık, birbirimize söz vermiştik birbirimizi asla bırakmayacağımıza ve vazgeçmeyeceğimize dair. Sanırım ben bu sözümü hala tutuyorum.'' Elindeki bilekliği gösterince sanki bir şeyler hatırlamıştım. Evet hatırlamıştım. Bu ağacın altında bilekliği ona ben vermiştim ve asla kaybetmemesini ve beni unutmamasını söylemiştim. ''Hatırlıyorum çok az da olsa hatırlıyorum'' diyerek anlattım hatırladıklarımı. Tuna yeşil gözlerini gözlerime dikti ve ''Eğer hatırlıyorsan sözünü tutacaksındır o zaman değil mi?'' durdu ve tekrar ''Merak etme zor duruma sokmayacağım seni şaka yapmıştım'' dedi gülerek. Bir şey hatırlamıştım ve bu ilk Tuna'yla ilgiliydi ama ben her şeyi hatırlamak istiyordum kısacık bir anı değil her şeyi. Tuna ne düşündüğümü anlamış gibi ''Merak etme zamanla her şeyi hatırlayacaksın tamam mı?'' diyerek kafamı göğsüne yasladı ve ''Her şeyi hatırlatacağım sana elimden gelenin fazlasını yapacağım senin mutluluğuniçin her şeyi yapacağım çünkü sana yıllardır ulaşmaya çalıştıkça izin vermediler artık bitti arayış, artık buradasın bak kollarımın arasında'' dedi sesi titreyerek.

Aradan 1 hafta geçmiş ve bugüne kadar hatırladığım tek şey o ağaç kenarındaki anıydı. Tuna, Dilara, Kaan, Talha, Naz, İnci, Can bir an olsun durmayıp çalıştılar, doktorlara gittiler araştırma yaptılar, her yere götürüp eskiden yaptıklarımızı yaptırdılar fakat nafileydi. Hiçbir etkisi yoktu. Tuna yanıma geldiğinde ''Sana biraz kendimden bahsedeyim'' sözünü kesecekken bana aldırış etmeden devam etti ''Sırf hafızanın gelmesi için bu kadar iyi davranıyorum'' dedi. Şaşırmış ifadeyle baktım ''O halde nasılsan öyle davran, böyle istiyorum'' dedim. ''Emin misiniz küçük hanım?'' ''Eminim beyefendi'' dedim. Herkes gittikten sonra yatağıma uzanıp öylece düşündüm böylede çok güzeldi aslında eğleniyordum mutluydum ama hatırlamakta istiyordum. Kafam çok karışık ve düşünceler darmadağındı.

Saat 03:47'de mesaj geldi Tuna'dandı. Bu saatte mesaj mı atılırdı, bu çocuğun başka işi yok muydu ?

''Aşağıya gel çabuk.''
Bu çocuk delirmiş olmalıydı. Gecenin bu saatinde aşağıya mı çağırılır bir insan. ''Gece gece ne işin var burada, ne istiyorsun'' diye sordum. ''Elini uzat'' dedi. Biraz tedirgin olmuştum ama yine de uzatmıştım. Bir bileklik takmıştı koluma. Gözlerimi açtığımda kendi bilekliğini de bana gösteriyordu iki bileklikte aynıydı. ''Bunu bana sen vermiştin, ama sen benimkini almamıştın artık yerini buldu, bu kolundan çıkmayacak, çıkarırsan sonuçlarına katlanırsın'' dedi hafif sırıtarak.

Bu sırıtmasının altında milyonlarca duygu yatıyordu. Sanırım hafıza konusunu çoktan unutmuş. Tuna'nın konusuna odaklanmıştım. Bence bu macera kolay olmayacaktı.

Yeşil GözHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin