[ 0.1 ]

67 14 127
                                    

"'Tsumu? Ne işin var senin burada?"

Kardeşi fakülteden yeni çıkmış, arkadaşları ile birlikte ilerliyordu. Bir bankta oturmakta olan Atsumu, onu görünce gülümsedi ve kalktı hemen.

"Beni özlemedin mi, 'Samu?" diye sordu, yüzünde muzip bir sırıtış yer edinmişti. Gri saçlı ikiz kaşlarını çattı, neyin peşindeydi bu?

Taktığı postacı çantasını düzeltti Osamu, kardeşine ilerledi. Onun başına hafifçe vurdu ve "Neden burada olduğunu biliyorum, 'Tsumu. Onu görebilmek için üniversiteme kadar gelmek zorunda değildin."

"Ne var ya? Bütün gün işim yoktu işte, ben de geldim." dedi Atsumu, kollarını göğsünde kavuştururken. Osamu, onu bekleyen arkadaşlarına el sallayarak veda etti, arkadaş grubu uzaklaşmaya başlayınca da kardeşinin yanına oturdu.

Osamu yanına oturunca biraz kaydı Atsumu, kolunu ikiz kardeşinin omzuna attı. Osamu, onun bu tavrına göz devirdi. "Salak salak dolaşacağına biraz ders çalış, bu sene de üniversite sınavına giremezsen babam seni çatıdan sallandırır." dedi, bu kez Atsumu gözlerini devirdi.

"Sen girdin de ne oldu, 'Samu? Sanki sana olan tavrı çok değişti."

Derin bir sessizlik.

Ortam hiç de sessiz sayılmazdı aslında. Bir üniversite bahçesinde, ne kadar sessiz olabilirdi ki insanlar? Çoğu öğrenci molada olduklarını göz önünde bulundurarak ya bir şeyler yiyor, ya öylece oturuyor, ya da gruplar hâlinde voleybol oynuyorlardı.

"Şey, bölüyor muyum?"

Başlarını kaldıran kardeşler, karşılarında dikilen adamı gördüklerinde durdular. Atsumu heyecanla derin bir nefes aldı, nefesini tuttu. Neyse ki Sakusa, o mesajları atanın Atsumu olduğunu bilmiyordu.

"Hayır, hayır. Bölmüyorsun, bir şey mi oldu?" diye sordu Osamu, ikiz kardeşinin aksine gayet soğukkanlı bir tavırla. Sakusa, bakışlarını kaçırdı. Birilerinden bir şeyler rica etmekten hep nefret etmişti.

Önce kıvırcık saçlarını, sonraysa beyaz maskesini düzeltti. "Bir süredir derslere giremiyorum, biliyorsun... Kaçırdığım dersleri anlatabilir misin?" Sakusa sonunda konuştuğunda, Atsumu'nun yüzündeki sırıtış daha da büyümüştü.

Bu kesinlikle harika bir fırsattı.

"Yani, anlatırım tabii. Ne zaman müsait olursan haber ver bana." dedi Osamu, Sakusa rahatlamış bir nefes verip aşağı yukarı salladı başını. "Teşekkür ederim, iyi akşamlar." dedi, hızlı adımlarla uzaklaştı.

Siyah saçlı yeterince uzaklaştığında, Atsumu heyecanla ciyaklayıp ikizine sarıldı sıkıca. Osamu, boğulur gibi sesler çıkarırken "Sıkmasana!" diye bağırdı. Atsumu güldü, kardeşine daha sıkı sarıldı sonra. Bayılıyordu kardeşi ile böylesine uğraşmaya.

Yaklaşık yarım saat daha orada oturdular, sonrasında ise Osamu'nun akşam yemeği hazırlaması gerektiği için kalktılar. Ne de olsa evde yemek yapma görevi ondaydı, Atsumu'nun ise mutfağa girmesi tehlikeli ve yasaktı.

Eve gidene kadar akla karayı seçen ikili, önce markete uğrama kararı aldılar. Osamu eve lazım olanları arabaya doldururken, Atsumu da canının çektiği her şeyi atıyordu arabaya. Büyük olan ikizin Atsumu olduğu bir gerçek olsa da, herkes biliyordu ki Osamu gerçekten bir ebeveyn gibiydi.

Mahperi - [ SakuAtsu ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin