0.1

66 11 2
                                    

Medya, Bölüm Şarkısı; Kolpa - Kafam Senden Bile Güzel

---

Mert'in anlatımıyla...

"Bu gece tüm hesaplar benden
Bir kadeh alana bir omuz bedava
Bak nasılda kandırıyor kendini
Bir teselli ararken insan

Sussun telefonlar
"Uyudun mu", diye soranlar
Dokunmasın yalnızlığıma

Kimse bilmesin nerde olduğumu
Sorarlarsa öldü dersin
Böyle gelmiş böylede gider
Kafam senden bile güzel
Kimse bilmesin nerde olduğumu
Sorarlarsa öldü dersin
Böyle gelmiş böylede gider
Kafam senden bile güzel

Anladım hiç kimsenin suçu değil
Kendim ettim, kendim buldum
Bu gidişle zaten benim sonum
Hiç bir hayra alamet değil

Sussun telefonlar
"Uyudun mu", diye soranlar
Dokunmasın yalnızlığıma

Kimse bilmesin nerde olduğumu
Sorarlarsa öldü dersin
Böyle gelmiş böylede gider
Kafam senden bile güzel
Kimse bilmesin nerde olduğumu
Sorarlarsa öldü dersin
Böyle gelmiş böylede gider
Kafam senden bile güzel

Kimse bilmesin nerde olduğumu
Sorarlarsa öldü dersin
Böyle gelmiş bu böylede gider
Kafam senden bile güzel

Kimse bilmesin nerde olduğumu
Sorarlarsa öldü dersin
Böyle gelmiş böylede gider
Kafam senden bile güzel
Kimse bilmesin nerde olduğumu
Sorarlarsa öldü dersin
Böyle gelmiş böylede gider
Kafam senden bile güzel"

Sustuğum anda herkes alkışlamaya başlamıştı. Bütün şarkı boyunca gözümü ayırmadığım kız ise şuan ortalıkta gözükmüyordu. Kaşlarımı çatıp etrafı incelemeye devam ettiğimde yan taraftan Oğuz'un beni dürtmesiyle irkildim ve ona taraf döndüm.

"Odaya geç geliyoruz bizde." dedi. Cevap vermeden başımı salladım ve gitarı yere bırakıp sahneden indim. Benden sonra çalan eğlenceli şarkıyla tekrar herkes eğlencesine devam etmişti. İnsanlara çarparak kalabalıktan ve sesten uzak olan ortak odaya doğru adımladım.

Uzaktan gelen şarkıyı mırıldanarak odanın önünde durdum. Kapıyı açıp içeri adımladığım da mırıldandığım şarkı boğazımda takılı kaldı.

"Ne yapıyorsunuz siz burada!?" diye sesimi yükselttim. Beni kapıda gören Mina önündeki herif'i itekleyip kısa eteğini düzeltti. İçeri girdiğimde Altay isimli şerefsizle arkadaşımın kardeşini dudak dudağa göreceğimi asla tahmin edememiştim.

"Mert abi?" diye fısıldadı. Dişlerimi sıkarak doğrudan Altay'a bakıyordum. Üstüne atlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bunu anlamış gibi korku dolu gözlerle bana bakıp, yanımda geçip gitti.

"Korkak şerefsiz." diye mırıldandım arkasından.

"Mert abi?"

"Bir kez daha Mert abi dersen kötü olur Mina!" dedim yüzümü ellerini önünde birleştirip suçlu gibi yere bakan Minaya doğru çevirerek. "Senin yaşın kaç, başın kaç kızım! Ne işin olur o piçle! Kullanıp atıyor ve sen eline malzeme oluyorsun!" diye bağırdım kapıyı sertçe çarparak. İrkilip bir iki adım geriledi. Daha fazla korkutmak istemediğimden yüzümü sıvazlayıp derin nefes aldım.

"Abime söyleyecek misin?" diye ince sesiyle tekrar konuştu. Başımı kaldırıp kızarık ve dolgun dudaklarına baktım. Biraz önce o herifin dudağının bu dudaklara değmiş olduğu gerçeği yumruğumu sıkmama neden oldu.

Küçük adımlarla ona doğru yaklaşmaya başladım. Ürkek ceylan gibi başını kaldırmadan arkaya doğru adımladı.

"Abine..." dedim ve yaklaşmaya devam ettim. Sırtı duvarla temas ederken iki elimi duvara yasladım. Duvarla aramda kalırken kalp atışlarının sesini duydum. "Söylemeyeceğim." diye devam ettirdim. Hemen başını kaldırdı.

Yüzü yüzümle aynı hizaya geldiğinde bu sefer nefesinin kesildiğini anladım. Gözlerim yanlış olduğunu bilsem bile dudakları ile gözleri arasında mekik dokuyordu.

"Gerçekten mi?" dedi gözlerimin içine bakarak. Başımı salladım. Dudağının iki yani kenara doğru kıvrıldı. "Teşekkür ederim." diye fısıldadı.

Bir elim hala duvarda dururken, diğer elimi yanağına koyup baş parmağımla üst dudağını okşadım. Daha sonra alt dudağında gezdirdim parmağımı. Elim çenesine ulaştığında yüzünü kaldırıp biraz daha yakınlaştım.

"Ne yapıyorsun Mert abi?" Yutkunma sesinden hemen sonra titrek bir nefes aldı. Beni yıllardır abisi olarak görüyordu. Bu fikirden onu hiç bir zaman çıkarmaya çalışmadım. Ama artık zamanı gelmişti. Bundan sonra belki kabul ederdi abisi olmadığımı.

"Yanlış olduğunu bildiğim bir şeyi yapıyorum." diye fısıldadım bende. Konuştuğumuzda dudaklarımız azda olsa temas ediyordu. "İzin verir misin?" diye fısıldadım tekrar dudaklarına doğru. Gözlerim dudaklarına odaklanmıştı. Ondan gelecek en ufak bir onay da yatıra bilirdim hemen buraya.

"Abim.." diye fısıldadı.

"Abin yok." diyerek kestirip attım sözünü.

Dilini alt dudağının üstünde gezdirip başını salladı. "Öp." dedi. Saçlarından tutup dudaklarına kapandığımda gözlerimiz kapandı.

Yüzüme temas eden soğuk suyla irkilerek uyandım.

"Hass!" diye bağırdım.

"Ulan kalksana! İyiki odaya git dedik! Hemen sızıp kalmışsın!" diye Oğuz'un sözleriyle bulunduğum yere tekrar baktım. Bizimkilerden başka kimse yoktu. Ben başımı masaya yaslamış vaziyettdeydim.

Ve gördüğüm her şey rüya mıydı?

-

Küçük yıldızı patlatmayı unutmayın!

yt // bircunzeymeselesii

AFİTAP // MinMerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin