0.2

42 10 4
                                    

Medya, Bölüm Şarkısı; Sezen Aksu - Bir Zamanlar Deli Gönlüm

'İster güneş ol yak beni,
Yağmurum ol ağlat beni,
aklım başka
duygularım başka
yerde.'

---

Mert'in anlatımıyla...

"Günaydın Mert abi."

"Günaydın Mina. Abin evde mi?"

"Evde. Çağırayım hemen. Geç sende kahvaltı yapacaktık bizde." dedi Mina. Gördüğüm rüyanın üstünden iki gün geçmişti ve benim Minaya olan bakış açım fazlasıyla değişmişti. İyi bir değişiklik mi, kötü bir değişiklik mi bilmiyordum. Sadece değiştiğinin farkındaydım.

"Tamam." dedim ve içeri girdim. Dolaptan terlik çıkarıp önüme koyduğunda ayakkabımı çıkarıp terlikleri giydim. Minanın en büyük takıntısı temizlikti. Temiz olmayan bir yer kabusu gibi olurdu. Terlikleri giyinirken kısa bir an da olsa Minayı inceleme fırsatı bulmuştum.

Beyaz pijamaları içinde olan bembeyaz teni bir-birinden farksızdı ve muhteşem uyum sağlıyordu. Bedenine renk katan tek şey kırmızı dolgun dudaklarıydı. Kahverengi parlak saçlarını salık bırakmıştı.

Çok güzeldi. Hayallerimden bile güzeldi.

"Mert abi?" Gözlerimin önünde sallanan elle düşüncelerimden sıyrıldım. "Daldın gittin. İyi misin?"

"İyiyim." dedim. Başını salladı ve ayaklarını yere sürterek içeri geçti. Bende arkasından geçtim.

"Sen otur istersen, bende abimi çağırayım." dedi ve beni arkasında bırakarak merdivenlerden yukarı çıktı. Bende gösterdiği yere, hazırladığı kahvaltı masasına oturdum. Yine döktürmüştü. Bu yaşına rağmen her iş geliyordu elinden.

"Mina! Kaç kez dedim insan gibi uyandır diye! Kaç Mina! Bu sefer kimse kurtaramaz seni elimden!" diye bağıran Oğuz'un ardından Mina koşarak ve gülerek merdivenlerden indi. Ben ayağa kalkarken o da hemen arkama geçti. Ben hala ne yaramazlık yaptı diye düşünürken, ıslak bir şekilde aşağı inen Oğuzla neler olduğunu anlamıştım.

"A-a! Mert? Sende mi burdasın bro? Önce şu kardeşim olacak böceğin işini göreyim, sonra seninle ilgileneceğim." dedi gayet ciddi bir şekilde. Ben ise gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Mina çık ordan gel buraya!" diye tersledi arkamda duran Minayı.

"Abi! Normal uyandırmaya çalışınca uyanmıyorsun ne yapayım?"

"Ulan! Tekmeyle uyandırmana bile razıyım," dedi. "Yeter ki nerenden çıkardığını bilmediğim şu suyu dökme suratıma! Senin yüzünden, her sabah bu soğukta soğuk su yutmaktan felç kalıcam!"

"Abart!" diyerek Mina çıktı arkamdan. Ben onları hala gülerek izlerken onlar atışmaya devam ediyordu.

"Tamam yeter artık. Çocuk gibi bi' susmadınız." dedim ve tekrar kalktığım yere oturdum. Benim ardımdan bir-birilerine ters ters bakıp ikiside yerlerine oturdu.

-

"Mert şu yeni beste ne oldu abi?"

Kahvaltıyı bitirmiş, ortalığı toplamış ve şuan salonda boş boş oturuyorduk Oğuzla. Diğerlerini bekliyorduk. Mina ise derse gideceği için odasına çıkmış hazırlanıyordu.

"Tamamlamaya çalışıyorum işte. Bir şeyler çıkacak gibi." dedim telefonu kapatıp yanıma koyarak. Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım.

-

Mina'nın anlatımıyla...

Odama çıktıktan hemen sonra kısa bir duş aldım. Dolabımda dünden beri hazırladığım kıyafetleri geçirdim üzerime. Hava bu gün biraz kapalıydı. Yağmur yağacak gibi duruyordu. Ama bu gün proje günüydü ve biraz özenmek istiyordum. Kalın külotlu çorabın üstüne siyah şort etek giymiştim. Beyaz uzun kollu bluz üstüne siyah ceket giyerek tamamlamıştım. Üzerine beyaz, siyah çizgili uzun kollu bir sweat atmıştım.

Altına siyah bot ve Converse ayakkabı giymek arasında kalsam da en sonunda converse de karar kılmış ve giyinmiştim.

Altına siyah bot ve Converse ayakkabı giymek arasında kalsam da en sonunda converse de karar kılmış ve giyinmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Büyük beyaz renkli bez çantanın içine bilgisayarımı, kablolu kulaklığımı ve şarj aletimi koymuştum. Projenin bulunduğu dosyayıda unutmadan çantaya yerleştirip aynanın önüne geçmiştim.

Yüzüme rimel, allık ve renklendirici gloss sürdükten sonra tamamen hazırdım.

Telefonumu da elime alarak odamdan çıktım. Aşağıdan sadece abimin sesi geliyordu. Aşağı indiğimde abim koltuğa yayılmış telefonla konuşuyordu Mert abi ise başını koltuğa yaslamış uyuyordu. Ya da gözünü dinlendiriyordu.

"Ben çıkıyorum." diye seslendim beni görmeleri için. Önce Mert abi başını kaldırdı, daha sonra abim telefonunu kapatarak bana döndü.

"İyi dersler abicim. Ben bir telefon görüşmesi yapayım." dedi son sözünü Mert abiye bakarak söylerken. Mert abi başını saklarken, abim saçlarımdan öpüp salondan ayrıldı.

Mert abinin gözleri hala üzerimdeydi ve baştan aşağı süzmeye devam ediyordu. Burada uzun süre daha  durursam neden olduğunu anlamadığım bir şekilde kalbim duracaktı ayrıca derse geç kalıyordum.

"Ben gideyim artık." dedim kısık çıkan sesimle. Kapıya doğru adımlarken sesini duydum.

"Ben bırakayım seni. Bizimkileri alacağım hemde yolumun üstü." dedi ayaklanırken.

"Gerek yo-" diyecektim ki elini kaldırarak beni susturdu ve tam karşımda durdu. Göğsüne kadar gelen boyum yüzünden yanında komik duruyordum. Burnuma gelen kahve kokusuyla bir kez daha keskin koku sevdiğini anlamıştım. Kokusu huzur veriyordu ve ben gözlerimi kapatıp biraz daha derinden soluyarak kokusunu sevdiğimi saklamadığımı açıkça belli ettim.

Gözlerimi açtığımda sadece beni izlediğini gördüm.

"Gerek var mı demedim. Hava soğukz ben bırakırım." dedi ve yanımdan ayakkabısını giydi. Kapıyı açıp "Aşağıda bekliyorum." dedi ve kapıyı geri kapattı.

Bende çıkacağım be adam! Ne diye kapatıyorsun kapıyı!?

Ya da ben kafamı dağıtmak için bu kadar abartıyordum. Kalbimin şu lanet seslerine ve atışlarına engel olmam lazımdı. Yoksa bu işin sonu ucu boklu değnekti.

---

Günün ikinci bölümüü!

Küçük yıldızı patlatmayı unutmayın!

yt // bircunzeymeselesii

AFİTAP // MinMerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin