"Bana aşıksın?"dedim soru soran bir sesle. Kalbim heyecandan durmak üzereydi. Nerdeyse nefesim kesiliyordu. "Aşığım sana" dedi ve yanağımı öptü. Şaşkın ördek gibi görünüyordum. Hemen ciddi yüz ifademi taktım ve konuştum "En azından birbirimizden nefret etmeyeceğiz".
10:30 kadar hayatlarımız için konuştuk. Kim bilirdiki ilk normal konuşmamız nişanlandıktan sonra olacaktı? Ne garip ama! Şuan saat 12 . Ferit beni yine yanağımdan öpüp gitti. Ses etmesem de çok sevdim bu küçük masum öpücükleri. Yatağımdan kalkıp balkona çıktım. Hava serindi. Tıpkı benim gibi. Kendimi bildim bileli böyle bir tiptim ta ki Feriti tanıyana kadar. O benim buz kalbimi ısındı. Belkide babam buraya olsaydı böyle olmazdım. Ama kader işte!
Ben bu evin küçüğüm. Dedemin kalbi,annemin prensesi ve abilerinin küçük masum kardeşi. Keşke babamın kızı olsaydım. Onunla parka gidip dondurma yeseydim. Ama olamadım. Ama dedemin kızı oldum hep ben. Onunla parka gittim ve dondurma yedim. Bana babamın yokluğunu hissetirmesede ben hep hissettim. Babasızlığı hissettim.
Babam aslında ölmedi. Gitti. Karını,3 oğullarını ve daha doğmayan kızını başka biri için terk etti.
Feriti seviyordum. Hem de çok! Ilk bakışta benim buz kalbîmi ısıttı. O kalın kaşları, uzun kirpikleri,toprak gözleri ve kiraz gibi dudakları insanı delirtiyordu. Kaşlarını çattığında çok güzel görünüyordu. Bu halini bana bir erkek yaklaştığında görüyordum. Sonra bir daha o erkekleri görmüyordum.
Kapının tıklamasıyla "Gel" dedim. Murat abim gelmişti. "Abim,sen uyumadın mı hala?"diye sordu abim. "Uyuyamadım" dedim. Bana yaklaşıp "Neden uyumadın abim?"dedi sevgiyle. Onunla çok iyi anlaşıyoruz her zaman. "Bilmiyorum abi. Düşüncelerimin denizinde boğuluyorum."dedim kısık sesimle. "Ne hakkında abim? Feritle evlilik hakkında mı?"diye sordu endişeli sesiyle. "Hayır abi. Feritle değil. Beni kırmaz o. Seviyor o beni."
"Gördum ben onu. Sana narin bir çiçek gibi bakıyor. Gözlerindeki o parıltılı bakış sana aşık olduğunu ifade ediyor."
"Biliyorum abi. Ama o narin çiçeğin yaprakları çoktan döküldü. Babası yüzünden."
"Alma abim onun adını ağzına. Şerefsizin teki zaten!"
"Abi ya düğünüme gelirse? Ya bu masalı bozarsa? Tıpkı Metin abime yaptığı gibi. Özlemden ayırdı onu."
"Izin vermem düğününe gelmesine. Gerekirse onu yer yüzünden kendim silerim."
"Abi sakin ol kurbanın olayım . Biliyorum knu yer yüzünden silersin ama baba katili olursun. O bizim çocukluğumuzu öldürdü. Biz aynı şeyi yapmayalım."
"Tamam abim. Ben gideyim şimdi. Sende uyu saat şuan 1."
"Tamam abiciğim iyi geceler!"
"Iyi geceler fıstığım!"dedi abim ve odadan çıktı. Bende içeri girip balkonun kapısını kapattım ve kendimi yatağa attım.
Sabah uyandığımda saat 11. Hemen tuvalete gidip skincare yaptım ve beyaz bir sweatshirt ve siyah bir tayt giyip annemle ve Dilara ile yola koyulduk hamama gitmek için.
Yazardan
Seyran, annesi Esme, kayınvalidesi Gülgün, en yakın arkadaşı Dilara ve diğer akrabalarıyla birlikte uzun zamandır beklediği hamam gününe gitmek için hazırlıklarını yapıyordu. Hepsi güzel, geleneksel peştemallere bürünmüş, yüzlerinde heyecanlı gülümsemelerle hamamın ferah kapısından içeriye girdiler. Sıcacık buhar her tarafı kaplamış, içeride gül kokulu sabunların güzel kokusu yayıyordu.