Bir görülür bir kaybolur, belki anlam arar belki şekil. Sürekli saklanan birisine göre aslında çok daha görünür birisi.
--
Bella asansörü beklerken sessizce sordu, "Buradaki komşularımızı tanıyor musunuz? Bu sabah ve dün gece bizi duymuş olabilirler mi?" fuayedeki diğer kapılara şaşkınca bakıyordu.
Kızın yüzü hafifçe kızarırken Mel gülümsedi ve "Şirketim bu dairelere sahip. Eyaletler arası veya denizaşırı ülkelerden gelen seçkin müşteriler için, özellikle yaşam tarzına sahip olanlar için, otellerden çok daha güzel bir alternatif sunuyor. Kısa bir duraklamanın ardından ekledi: "Jack ve Dusty, Çarşamba gecesi burada kaldılar ve buranın sunduğu konforu çok beğendiler."
Bu sözlerle birlikte, dairenin sunduğu olanaklar ve atmosfer hakkında daha fazla bilgi vermek için elini hareket ettirerek çevresini işaret etti. "Burada, misafirlerimize sadece bir konaklama değil, aynı zamanda unutulmaz bir deneyim sunuyoruz. Her detay özenle düşünülmüş; konforlu mobilyalar, şık dekorasyon ve muhteşem manzaralar ile dolu."
Bella, "Oh," diye yanıt verdi, sesi şaşkınlıktan nefes nefese kalmış bir halde yankılandı. Yüzündeki heyecan, gözlerinin kocaman açılmasıyla birleşerek, o anın büyüsünü daha da derinleştirdi. Asansör geldiğinde, kısa yolculuk boyunca sessizlik hâkimdi; düşünceleri birbirine dolanmıştı. Ancak bina girişinden çıkarken Jack, bir gece öncesinden tanıdık bir hareketle Bella'nın ensesine sahiplenici bir dokunuş bıraktı. Bu basit ama anlamlı hareket, Bella'nın içinde güvenli bir yer olduğunu bilmenin verdiği sıcak bir hissiyatla birleşti.Artık bu mekânın sadece bir konaklama alanı değil, aynı zamanda kendisini güvende hissettiği bir sığınak olduğunu düşünüyordu. Jack'in dokunuşu, ona yalnızca fiziksel bir yakınlık değil, aynı zamanda duygusal bir bağ da hissettirmişti. İçindeki bu güven duygusu, belirsizliklerin yerini alarak rahatlatıcı bir sıcaklık yaydı. Bella, Jack ile paylaştığı bu anın değerini biliyordu; hayatındaki bu yeni dönemin başlangıcında kendisini nasıl hissettiğini anlamaya çalışıyordu.Duygularının karmaşası içinde, Bella'nın aklında Jack'in ona olan yaklaşımı ve bu güven dolu ortamda geçirecekleri zamanın nasıl şekilleneceği vardı. Her şeyin yeni ve heyecan verici olduğu bu anlarda, geleceğe dair umut dolu düşünceler kafasında yankılanıyordu.
Şoför, arabaya bindiklerinde Bella'ya gülümseyerek baktı; onu birkaç kez Efendisiyle birlikte taşıdığı için Bella'nın onun yanında rahat ettiğini anlamıştı. "İlk nereye, patron?" diye sordu, sesinde samimi bir neşe vardı.
"Bella'nın dairesine," diye yanıtladı Mel, gülümseyerek. "Kendi içinde taşıdığı güzelliği fark etmeye henüz başlamış olsa da, onun nefes kesici olduğuna inanıyorum."
Şoför, arabayı hareket ettirirken bir an göz ucuyla Bella'ya baktı. "Eminim Bella, en sade haliyle bile mükemmel görünüyordur," dedi, göz kırparak.
Bu sırada Bella, şoförün kendisine olan güven dolu bakışlarından hoşnutluk duydu. İçinde bir sıcaklık hissetti; bu sadece dış görünüşüyle değil, aynı zamanda içsel güzelliğiyle ilgiliydi. Mel'in sözleri, ona kendisini özel hissettiren bir destek gibiydi. "Teşekkür ederim," dedi Bella, hafif bir gülümsemeyle. "Bazen kendi değerimi unutuyorum."
Araba yola koyulurken, Bella dışarıdaki manzarayı izlemeye başladı. Şehir ışıkları ve hareketliliği arasında kaybolmuşken, Mel'in ona olan inancı ve şoförün samimi tavırları, bu yolculuğun neşesini artırıyordu. Bella, kendisini daha önce hiç hissetmediği bir özgüvenle dolmuş buldu; belki de yeni bir başlangıcın eşiğindeydi.
Yolda ilerlerken Mel'in gülümsemesi ve şoförün neşeli sohbeti, Bella'nın içindeki karamsar düşünceleri silip atıyordu. Hayatında yeni bir sayfa açmanın heyecanıyla doluydu; bu yolculuk sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuktu.