Christopher Bang Chan

33 11 18
                                    

~All the days I waited for you

You know the ones who said I'd never find someone like you

Sarayın girişinde sıkkınca beklerken hayatına tekrar saydırmayı unutmamıştı, Veliaht prens.

Hayır yani sünepe Christopher geleceği için sarayın girişinde beklemesine ne gerek vardı ki?

Eninde sonunda saraya girecekti, gereksiz bir tören yapılıyordu Minho'ya göre.

Sonunda sarayın bahçedesindeki ağaçlardan az da olsa görebildiği at arabasıyla derin bir nefes verdi.

Şükür.

Cathrine, Minho'ya telaşla bakarken dudağını tedirgince aralamıştı:

"Minho, oğlum lütfen bir bok yeme. Ben de istemiyorum Chan'ı ama Ophelia Krallığındaki çoğu kişi burada olacak. İster istemez hareketlerine dikkat etmek zorundasın."

Annesinin sözlerine karşı göz devirmesi bir olmuştu Minho'nun.

Neyine saygı duyacaktı o kurt adamın?

İsterse adı kirlenirdi lakin bu, o küçük kurda saygı duyacağı anlamına gelmiyordu.

Astrid, Cathrine ve Minho'nun bu halini izler iken iki şahısıda tanımıyormuş gibi davranmaya çalışıyordu, her ne kadar başarılı olamasada.

"Hey, araba 2 bilemedin 3 metre sonra duracak. Chan'ın gözünün önünde de tartışmayı düşünüyor musunuz?" Demişti kendini tutamayarak.

Camilla ise kardeşine bakmış ve bir oflama bırakmıştı bu ortama.

Abisine katılıyordu, neden adını şanını bilmediği birine saygı gösteriyordu?

Cathrine ise şu andan itibaren neden çocuk yaptığını sorguluyordu. Çocuklarını İade etme gibi bir şansı var mıydı acaba?

Araba tam karşılarında durduğunda ise Camilla, eteğini hafifçe çekiştirip; üstünü silkelemişti.

Ophelia krallığının muhafızı atından seri bir hareketle inmiş ve arabanın kapısını açıp saygı anlamında eğilmişti.

Astrid'in yüzünde gülücükler belirir iken kendini tutuyordu. Yoksa abisi ve annesi çok kızardı kendisine. İkiside sevmiyordu Christopher'ı.

Arabadan bütün ihtişamı ile inen Chan'ı görünce Cathrine ve Minho, her ne kadar yüzünü ekşitmeden edemese Camilla'nın yüzünde şaşkınlık belirtisi oluşmuştu.

Geniş omuz kasları olan, biçimli dudakları, koyu kahve gözleri ve gözleriyle orantılı yüz şekli ile oldukça yakışıklı birisini beklemiyordu.

Bu istemsizce yüzünde tebessüm oluşturur iken karşısındaki adama bir kez daha baktı. Gerçek olamayacak yakışıklılıktaydı adeta.

Chan, karşısındaki manzaraya bakar iken yüzünde itici bir gülümseme yerleştirmeden edememişti.

Bu içinde gülme isteğini bastırır iken bakışları Minho'ya dönmüştü.

Kendisi ile yıllarca uğraşan bedenin şu an kendisini karşılıyor olmasını neye borçluydu acaba?

Minho, Chan'ın bakışlarını fark ettiğinde çenesinin kasılmasını önleyememişti.

Nefret ediyordu bu adamdan.

"Uzun zaman oldu ha Lee Minho? Yıllar yakışıklılığına yakışıklılık katmış." Demişti büyük bir sevinçle.

Minho sinir bozucu gülümsemesini yüzüne takınır iken hiç tereddüt etmeden cevaplamıștı Chan'ın sorusunu:

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: a day ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Trouvaille-HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin