Selamlar, nasılsınız? Nasıl gidiyor?
Okuduğunuz tarihi ve saati buraya alabilir miyim?
Umarım keyifle okursunuz.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.
İyi okumalar...
🍊
Jimin, birkaç gün boyunca Tangerine Bookstore'un önünden bile geçmedi. İşin aslı sürekli oraya gitmek istiyordu, istememesi mümkün müydü? Edebiyat fakültesinin bütün koridorlarında hala yakışıklı kitapçının fısıltıları dönüyordu. Şimdi kendisi de bu kitapçının nasıl olduğunu bilirken gitmemek için iradesini gerçekten zorlaması gerekmişti fakat başarmıştı. Birkaç gün boyunca oraya hiç gitmemiş, araya giren hafta sonu sayesinde de Jimin oradan uzak durmayı başarmıştı.
Kitapçının onu beklediğinden emin olması mümkün olmasa da içten içe biliyordu işte. Tangerine Bookstore'dan yeterince uzaktaki bir kahvecide Namjoon ile otururken ona bu kitapçıdan bahsederken onu beklediğine emin olduğunu açıkça dile de getirmişti bu yüzden.
"Madem seni beklediğinden bu kadar eminsin ve bu kadar gitmek istiyorsun, neden gitmiyorsun?" diye sormuştu Jimin'e. Jimin de kahve fincanını dudaklarına götürmeden hemen önce omuz silkmişti. "Çünkü beni daha çok istemesini istiyorum."
Nihayet aradan günler geçtikten sonra Jimin kitapçıya gidecek bir bahane bulmuştu kendinde. Namjoon'un Han Kang'ın bir kitabını aradığını öğrenmişti ve bu kitabı bulma işini seve seve üstlenmişti. Yeni favori kitapçısında bu kitabın olacağına emindi, evet, şanlıysa bu kitap orada olacaktı. Eğer daha şanslı ise de kitap orada olmayacaktı ve yakışıklı kitapçı ona kitabı getirtebileceğini söyleyecek, Jimin de oraya bir kez daha gitmek için bir bahane bulmuş olacaktı.
Gerçekten geçerli bir sebebinin olmasının verdiği güvenle dersten sonra kitapçının yolunu tuttuğunda hala daha kulağına takılan fısırtılar aklında dönüyordu. Ne kadarda yakışıklı, diyorlardı, gerçekten de yakışıklıydı. Onunla flört ederken kalbim patlayacak sandım diyorlardı ve Jimin bunu duyduğunda biraz sinirlenmişti. Herkesle böyle flört etmesinden pek hoşlanmamıştı, bunun ona özgü olmasını tercih ediyordu. Bu yüzden bugün bu konuda bir şeyler yapması gerektiğine emindi. Henüz ne yapacağını pek bilmiyordu ama Yoongi'nin herkesle flört ettiği gibi onunla flört etmesine izin vermeyecekti. Jimin, daha özel olmalıydı.
Tangerine Bookstore'un küçük çanını tıngırdattığında gözleri etrafta yakışıklı kitapçıyı bulmak için dolanmaya başlamıştı bile. Onu aradığını belli etmemek için çok da odaklanmıyor, bunun yerine karanlık bir nokta arıyordu. Fakat umduğunu ilk bakışta bulamamıştı. Bu yüzden biraz kısaca olan parmaklarını saçlarının arasından geçirmiş, duruşunu dikleştirerek Kore Edebiyatına ayrılmış olduğunu geçen sefer öğrendiği raflara doğru yönelmişti. Üstelik burası girişten kolaylıkla görünmeyen kasayı açıkça görebileceği yerdi. Bu yüzden bulması gereken kitabı ararken kitapçının o tezgahın arkasında olup olmadığını da kontrol edebilirdi.
Yaptığı ilk şey yine geçen seferki gibi rafta dizili olan kitapların sırtlarında parmaklarını dolaştırarak Han Kang'ı bulmaya çalışmak olmuştu. Bir müddet gerçekten de kitabı aramış, orada olmadığını görünce de sanki zafer kazanmış gibi yüzüne yayılmaya hazırlanan gülüşünü zapt ederek bakışlarını kasaya çevirmişti.
Onu gördüğü her seferde karalara bürünen yakışıklı kitapçısını bu kez dükkanına uyum sağlamak istermiş gibi giydiği turuncu kazağıyla tezgaha yaslanmış, elindeki beyaz üzerinde mandalina resmi olan fincanından kahvesini yudumlarken bulmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/379238967-288-k997159.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tangerine bookstore | yoonmin 🍊
FanficKampüsün popüler dedikoduları her zaman Jimin'le ilgili olmuştu ta ki yakınlarda açılan kitapçının sahibi herkesin diline dolanana kadar. Jimin ise bu kitapçının rafları arasında geçireceği kaçamak öpücüklerle dolu günlerden habersiz minik bir ziyar...