Birkaç Yıl Sonra
-Monica-
Her zamanki gibi yorucu geçen bir günün ardından kendimi eve zor attım. Kapıyı arkamdan kapatır kapatmaz kendimi koltuğa bıraktım ve koltuktan 'Pof!' diye bir ses çıktı. Benim CreepyPasta Malikanesinden ayrılmamın üstünden birkaç sene geçmişti. Bu zaman zarfında hiçbirine rastlamamıştım. Bazen haberlerde duyuyordum ama. Özellikle BEN ile ilgili olanlarına ekstra kulak kabartıyordum. Neden bunu yapıyordum hiçbir fikrim yoktu. Evi tekrardan yaşanılabilir hale getirmek dediğim gibi uzun zaman almıştı. Ama üstesinden gelmiştim. En azından buraya evim diyebiliyordum. Geçen gün kutuları kaldırırken dikkatimi bir şey çekmişti. BEN'in oyunu. Legend Of Zelda. Orijinal oyundu. Ağabeyime olanlardan sonra oyunu alıp ben saklamıştım. BEN'in pek çok farklı yöntemi olduğu için,orijinal oyun olmasa da öldürebiliyordu. Yani bunca zaman boyunca orijinali hep bende,bu evdeydi. Daha yakından incelemek istiyordum şimdi. Dolabın önüne bir sandalye dayadım ve kutuya uzandım. Kutudan istediğim şeyi alınca sandalyeden yere atladım. Elimde birkaç tur çevirdim. Diğerlerinden pek bir farkı yoktu. Aslında hiçbir farkı yoktu. Ağabeyimin köşede duran eski Wii'sine baktım. Acaba çalışır mıydı? Denemeden bilemezdim. Son zamanlarda temizlik yapmaya fırsat bulamadığım için üzerinde birikmiş tozu üfledim. Sonra yere oturdum ve tereddütle başlat düğmesine bastım. Oldukça şaşırtıcı bir şekilde açıldı. Sırıttım ve oyunu taktım. Normal başladı. Ben de normal bir şekilde oynamaya başladım. Tuhaf bir biçimde gülme isteğimi bastıramıyordum. Tam pasımı silip alışmaya başlamıştım ki ekran karardı. Aww hadi ama. Bozulacak zaman mı? Daha yakından incelemek için öne doğru eğilmiştim ki ekranda yeşil bir yazı çıktı. "Seni affettim. Ya sen beni?" Altında da iki seçenek vardı. Evet,ya da hayır. Tek kaşımı kaldırdım ve evete bastım. Gelecek şeyi bilerek geriye çekildim. Birkaç saniye sonra BEN karşımdaydı. Sırıttım. "Hey velet." Gözlerini devirdi ve "Kes sesini Monica. Seni geri götürmeye geldim." dedi. Tek kaşımı kaldırdım ve "Geri götürmek mi?" dedim. Kafa salladı. "Ya gelmek istemezsem?" dedim. Elini uzattı. "O gün... Senden özür dileyecektim. Ama sen gitmiştin. Bu bana çok koydu. Özür dilemek için seni aradım durdum. Buraya dönmüş olabileceğin aklımdan bile geçmedi. Eğer oyunu açmasaydın... Muhtemelen seni asla bulamayacaktım. Ben... Özür dilerim. Gerçekten. Sen bana yeni bir yaşam verdin. Ve... Tuhaf bir şekilde aslında minnettarım. Benimle taze bir başlangıç yapmayı sen de istemez misin?" Düşündüm. Evim burasıydı. Ama ailem yoktu. Bir ailem olmasını istemez miydim? İsterdim. Bu sefer gerçekten bir Creepy olabilmek isterdim. Elini tuttum. Sırıttı. "Taze bir başlangıç?" diye sordu. Kafa salladım. Evet,taze bir başlangıç.-Birkaç yıl sonra daha (Y/N : Lasidoremi olmak bunu gerektirir.)-
"Monica bana bir baksana." Kafamı BEN'in kucağından kaldırdım ve Eyeless'a baktım. "Baktım." Arka tarafta bir yerde ClockWork gözlerinu devirdi ve iç çekti. Eyeless dudaklarını büzdü ve "Son kurbanının böbreklerini bana ayıracaktıın." dedi. Güldüm ve "Ayırdım zaten. Buzlukta." dedim. Eyeles ellerini çırpa çırpa gitti. Güldüm ve BEN'in kucağına geri yatıp oyunumu oynamaya geri döndüm. O olaydan sonra BEN ile iyice yakınlaşmıştık. Bunu bu kadar rahat söyleyebileceğimi bilmezdim,ama ondan hoşlanıyordum. O da benden hoşlanıyoru. Şu anda çıkıyor olmamızın sebebi de buydu. PSP'yi elimden bıraktım ve onun kucağında birkaç tur döndüm. Sıkılmıştım. Muhtemelen o da bunu anlamıştı. Beni kucakladı ve odaya taşıdı. Diğer Creepy'ler arkamızdan ıslık çaldı. Kıkırdadım. Onun odasına geldiğimizde beni yatağa bıraktı. Doğruldum ve oturdum. O da yanıma oturdu. Bir süre sessizce durduk. Sonra elimi yavaşça ellerinin arasına alıp "Seni seviyorum." dedi. Şaşırmıştım. Aniden neydi bu böyle? "Hayırdır? Hangi dağda kurt öldü?" dedim. Bravo Monica. Bravo. İşte an böyle öldürülür. Gözlerini devirdi ve "Hiç kimse ölmedi. Sadece... Bunu sana ne kadar az söylediğimi fark ettim." dedi. Şaşırmıştım ve kızardım. Ama yine de gülümsedim. Gözlerime baktı. Bu benim işaretimdi. Yavaşça eğildim ve dudaklarımızı buluşturdum. O an,teklifini kabul edip buraya gelmekle ne kadar iyi bir şey yaptığımı anladım. Gerçekten de taze bir başlangıç olmuştu. Sonuçta,biz birbirimizi çoktan affetmiştik.-SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Game [Ben Drowned]
ParanormalBen Drowned Fanfiction. Tanıtımı yok. Öyle bir şey işte. [Ben Drowned x Reader]