2- SEVGİ PITIRCIĞI

81 12 5
                                    

Sınıflarımıza doğru ilerlerken etrafımdaki yakışıklıları kesmekle meşguldüm ki aniden durduk.

"Noluyo lan ağır vasıta ilerle." Gamze ters bir bakış atıp

"Kanka geldik işte 10-B daha nereye gidiyim?"

Sınıfa girip bir göz gezdirdim. Özel okul olduğu için çok kişi yoktu. Az ama kasvetli insanlar vardı. Dikkatimi en arka sırada oturan tepeden tırnağa siyah giyinmiş bir çocuk çekti. Üzerinde siyah bir 5 second of summer yazılı tişört vardı. Siyah pantolonu ve siyah supralarıyla karizmasını tamamlamıştı. Ama kumral saçları ve ela gözleri 'içimde bir yaşam umudu var' diye bağırıyordu. Sol kulağında sallanan siyah küpesi ayrı bir hava katmıştı. 

Kafama gelen ağır darbeyle elim kafama gitti. Berru sert bir şekilde "Siktin lan çocuğu gözlerinle otur şuraya biyere" dedi ve sırıttı.

Gamze'nin yanına oturdum çünkü ona en yakın sıra buraydı. Sınıfı şöyle betimliyim:
Girdiğimizde karşı tarafta cam vardı ve sınıf sağ tarafa doğru uzanıyordu. Benimki -çabuk sahiplenirim hdhd- cam tarafındakı sıraların en arkasında oturuyordu. Bizse cam kenarının tam yanındaki en arka sıralara oturduk. Ben tam benimkinin yan sırasındaydım.

Tenefüs zili çalana kadar benimkiyle göz teması kurmaya çalıştım fakat bir türlü beceremiyordum. Ders boyunca kulaklığıyla dışarsını izlemişti. Hatta bi ara silgimi parçalayıp kafasına attım ama bu seferde, o bakınca ben arkamı döndüm anlamasın diye. Ya zaten beni görse şimdiye evlilik teklifini etmiştide neyse. 

Yavaşca kantine ilerlemeye başladık. Sabahki laf keserek yaptığımız kahvaltı(!) dışında bir şey yiyememiştik. Aslında öğle arasına kadar durabilirdim ama Berru ve Gamze öküz gibi yedikleri için onları yalnız bırakmamayı düşünüp  bizde yemeğe karar vedik.

Kantin çokta dolu sayılmazdı. Bir grup sürtük bir masada, bir grup mazoşist ise bir masadaydı. 3. Masayıda sevgi pıtırcıkları -biz- doldurmuş olduk.
Kızların sürtük olduğunu etek giymelerini unuttuklarından anlamak yeterliydi. Esmer olan siyah neredeyse kilot diyebileceğim bir şortun altına jartiyer ve üstünede derin dekolyeli gömlek giymişti. Kendini sexy mi sanıyo bu mal. Tabikide sexy değillerdi. Malmısınız!? Benim kareli gömleğimin yanından bile geçemez hıh. Fakat şuna karar verdim ki en azından şu yaza girmeden nisan ayında siyah birşeyler giyebilirdim. Zaten okuldan çıktığım anda saçlarıma bir çare düşünecektim. Bu şekilde ilgi çekmek hoşuma gitmiyordu. Bu sırada Dilara tostlarımızı almış hatta bitirmek üzereydik. Telefonumla ilgilenirken dikkatimi kantine bad blood şarkısıyla giren 'benimki' çekti. Ama bi dakka ya harbiden şarkı çalıyo lan. Baktığımda Gamze telefonla konuşuyordu. Evet bu yeterince mantıklı bir fikir diye düşünüp ayağa kalktım.

"Kızlar, ben ajancılık oynamaya gidiyorum" dedim.

Berrudan "hııağ" gibi bir ses çıktı. Bu ne halin varsa gör demekti. Dilara "Dikkat et sadistler kesmesin." dedi. Gamze'nin tepkisine bakarken. O sadece "Ece yengem gelirken iki kilo patlıcan alın diyo" dedi.
Gözlerimi devirip arkamı döndüm tam gidecektim ki bir şey hatırlamış gibi geri dönüp telefonu kapatmış olan Gamze'ye

"Gamze lütfen bidaha böyle birşeyi sadisterin,mazoşistlerin yan masamızda olduğu bir zaman sesli  söyleme." diye fısıdadım.

Topuklarımın üzerinde geri dönüp henüz kahve alıp kantinden çıkan benimkini takip etmeye balşadım. Gitse gitse sınıfa gider diyip arkasında ilerledim. Ama o sınıfa gitmek yerine koridordan sol tarafa bir yere saptı. Bende ordan dönmek ya da dönmemek arasında kaldım ama herzamanki gibi arembi şeytanımı dinleyip köşeyi döndüm fakat dönmemle bir bedene çarpmam bir oldu. Hadi ama bu kadar klişe olamayız di mi? Sanırım  olabiliyomuşuz. 'Benimki' kolları bağlı bir şekilde ifadesiz bir suratla bana bakıyordu. Yüzümü incelemesi bittiğinde yavaşça tek kaşını kaldırdı.

RUH ÖKÜZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin