saat: 10.30 pm.
Semih&BarışBarış:
Uyudun mu?Semih:
bu mesajın sonu her yere çıkabilir
uyumam mı gerek uyumamam mı?Barış:
uyuma
yarın yolda uyursun zaten
çık odadan koridorda bekliyorum seniSemih:
koridorda?
çık odadan?Barış:
kalın giyin
hızlı ol.
görüldü.📵📵
"Antrenmana mı gidiyoruz?" Semih'in odadan çıkıp, benim yanıma gelmesiyle sorduğu ilk soru bu olmuştu. "Yok, dinlenme vakti." dedim elimdeki küçük bez çantayı gösterirken. Bir sürü soru ile karşı karşıya kalmamak için asansöre doğru ilerledim.
Literatürde Semih'i ufak bir date'e çıkartıyordum ama tabii bundan onun haberi yoktu. Aklı da pek hoş, akılsız iki arkadaştan, ki bunlar Arda ile Kenan oluyordu, almıştım. Romantik anlar için pozisyon yaratmak gerekirmiş ve en sonunda da gol atılırmış. Topçulardan alınabilecek maximum ilişki tavsiyesini de böylece almış bulundum.
"Abi iyi hoş da nereye?" dedi Semih, benim aklımda hâlâ bu küçük oyunun planlaması ve Arda ile Kenan'ın saçma konuşmaları dönerken. "Çok uzağa değil." demekle yetindim. Ne diyecektim ki başka? Asansöre binip en üst katın düğmesine bastığımda Semih dikkatli dikkatli beni seyrediyordu. Sorusuna düzgün bir yanıt beklercesine yüzüme baktı. "Bakma öyle, çatıya çıkıyoruz."
Asansör büyük binanın en üst katına bizi çıkarttığında kafamdaki o deftere tik attım:
Date yerine başarı ile ulaşıldı. ✔️
Çatının köşesinde kalan, asla amacını bilmediğim ama kolon olduğunu düşündüğüm hafif yatay yükseltiye Semih'ten önce çıkmış, üzerime giydiğim hariç koluma taktığım ceketimi ikimizin oturacağı yere sermiştim. Centilmenlik yapıp kendi ceketimi çıkartıp sermek gibi bir plan aklıma hiç gelmemişti çünkü güneş battığında burası cehennem soğuğu oluveriyordu.
Ben oturduğumda Semih beni takip edip oturdu. Etrafa bakındı. Şehrin noktasal ışıkları ayaklarımızın dibindeyken gökyüzü bir çok yıldızla kaplıydı ve bu kalbime bir ürperti vermişti. Semih'in her şeyi yanlış anlayıp -ki yanlış anlayacağı türden şeyler yaptığımı da itiraf etmeliyim- benden uzaklaşma ihtimali yüzündendi bu ürperti.
"Burası çok güzelmiş be abi!" Kafamı etrafa parlayan gözlerle bakan Semih'e çevirip güldüm. "Sadece güneş battığında. Gündüzleri çekilmez bir yere benziyor."
"Nasıl keşfettin burayı?" dedi. Omuzlarımı silktim "Bir yere ilk geldiğimde her zaman bir kaç saat olsun yalnız kalabileceğim yerler bulmak ilk işim oluyor." dedim. Karşılık vermediğinde gülümseyip lafıma devam ettim. "Senin gibi."
Semih'i bir öğle arası izlerken onun da binanın arka tarafındaki deponun merdivenlerinin arkasında kalan tahta bir banka gittiğine şahit olmuştum. Evet, baya baya takip etmiştim.
"Sen beni mi takip ediyorsun?"
"Ben mi? Ne münasebet? Geçerken gördüm."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ne alaka abi? | barsem
Roman pour AdolescentsKerem: Şu şarkıyı kim açtıysa ACİLEN ACİLEN KAPATSIN hangi salak saatlerdir AYNI ŞARKI DİNLİYORSA SİNİR HASTASI ETTİ BENİ Merih: ne şarkısı? Semih: abi sen üst kattasın diye duymuyorsun ama bu koridor saatlerdir sarışınım şarkısı ile yıkılıyo Mert:...