Bölüm 2: Derinleşen Gölge

1 0 0
                                    

Bölüm 2: Derinleşen Gölge

Asya, kafedeki sabah telaşını sonlandırarak, siparişini alıp köşede bulunan penceresinin yanına oturdu. Her zamanki gibi, kitaplarını çıkarıp ders çalışmaya başladı. Fakat içindeki huzursuzluk bir türlü geçmek bilmiyordu. Gölgelerde kaybolan şehir, kafede oturan tek tek yabancılaşmış yüzler arasında ona en tanıdık olan şeydi. Yine de, içindeki sıkışmış hislere ne yapması gerektiğini bir türlü çözemedi.

O sırada, kapı çaldı. Yavaşça arkasına dönerek bakarken, gözleri tanıdık birini buldu: Demir. Bu kez yanındakilerle değil, tek başına gelmişti. Bakışları sertti, ama Asya bir şekilde bu sertliği tuhaf bir şekilde çekici buluyordu.

Demir, başını hafifçe eğerek Asya'nın oturduğu masaya yöneldi. Asya, donakalmış bir şekilde bir an için ne yapması gerektiğini düşünse de, bir şekilde ona yer açtı.

Demir, masaya otururken gözlerini Asya'nın üzerine dikti. "Merhaba," dedi, sesi derindi ve bir o kadar da güven verici.

Asya'nın kalbi biraz hızla çarpmaya başladı. "Merhaba," diye karşılık verdi. İçindeki gerilimi gizlemeye çalışarak.

Biraz sessiz kaldılar. Demir, Asya'nın kitaplarını ve notlarını göz hapsinde tuttu. "Hukuk okuyorsun," dedi. Cümlesi bir soru değil, bir tespit gibiydi. Asya, başını hafifçe salladı.

"Seninle tanışmamıştık," dedi Demir, bir yudum kahve aldıktan sonra. "Demir," diye tanıttı kendini.

"Asya," dedi Asya, gülümseyerek. İçinde, bu kadar karanlık bir adamla tanışmanın ne kadar garip olduğunu fark etti. "Sadece biraz çalışıyorum," diye ekledi. "Burası biraz dağınık sanırım."

"Çalışmak için sessiz bir ortam bulmak zor," dedi Demir. "Ama yine de seni rahatsız etmeye niyetim yok."

Asya, yüzünde istemsiz bir gülümseme belirdi. Bu adamın sakin tavrı ve huzur veren sessizliği, kafede geçen bu kalabalık saatte ona bir nebze olsun rahatlık vermişti.

"Teşekkür ederim," dedi Asya, tam o sırada gözleri, Demir'in yanında oturan bir adamın yüzüne takıldı. Cem'di bu. Onu daha önce, Demir ile birlikte bir kaç kez görmüştü. Ama Cem'in bakışları, çok farklı bir şekilde, Asya'nın içine işliyordu. Kafasında, bir şeyler uyanmıştı.

Göz göze geldiler, ama Cem hemen bakışlarını kaydırarak, sipariş vermek için bara yöneldi. Asya'nın yüreği hafifçe hızlanmıştı, ama bunu fazla önemsemeden, derslerine geri döndü.

Demir'in sakin tavırları, Asya'nın kafasında karışan düşüncelerle bir yanda çatışıyordu. O kadar tehlikeli biriyle bu kadar huzurlu bir ortamda bir arada olmak, başını döndürebilirdi. Ama aynı zamanda, Demir'in varlığı ona bir tür güven veriyordu.

Demir, gözlerini tekrar Asya'nın üzerinden kaydırarak, "Seninle birkaç işim var," dedi.

Asya, şaşkınlıkla başını kaldırdı. "İşim?"

"Bir süre sonra çok daha fazla karşılaşacağımızı hissediyorum. Bu kadar tesadüf olamaz," dedi Demir, içinden bir gülümseme süzüldü. Ancak o gülümseme, Asya'nın içini ürpertmişti.

Asya, gergin bir şekilde kolunu sıvayarak, "Yani beni tanıyorsun?" dedi.

"Henüz tanımadım," diye yanıtladı Demir, ancak yüzündeki gülümseme bu sözlerle uyum göstermiyordu. "Ama tanımak istiyorum."

O an, Asya bir şeylerin değişmeye başladığını hissetti. Gölgenin ardındaki tüm sırlar, yavaşça ışığa çıkacak ve hayatına dokunacaktı.

Gölgelerin ArdındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin