Asya, Melis'in sözlerini duyduğunda bir anlığına dünyadan kopmuş gibi hissetti. Gerçekten de her şey değişmişti, ama ne kadar hazır olduğu konusunda hala bir fikri yoktu. Demir, onu gözleriyle izlerken, karanlık odadaki hava yoğunlaşmıştı. Melis'in varlığı, Asya'nın içine daha da fazla korku salıyordu.
"Bir şeyler anlatın, lütfen," dedi Asya, sesindeki titremeyi gizlemeye çalışarak. "Neler oluyor? Bu dosyalar, bu adamlar... Benim burada olmamın bir anlamı var mı?"
Melis, ona yaklaşarak, "Her şeyin bir anlamı var, Asya. Ama anlamadan önce, bu dünyada hayatta kalmanın yollarını öğrenmelisin. İstediğin kadar diren, bu yol seni bekliyor. Yapacak bir şey yok," diye yanıtladı. Sözleri, bir tehditten çok, bir uyarı gibiydi.
Demir, içindeki sertliği koruyarak, "Bunu anlaman gerek," dedi. "Bu işin içinde ne kadar kalırsan, o kadar karanlık bir tarafı keşfedeceksin. Ama artık bizimle olmalısın."
Asya, kalbinin hızla atışını hissetti. Kendisini bir anda yabancı bir dünyada, tanımadığı insanların arasında bulmuştu. Ama bir şey vardı, bir his, bir şeyler ona geri adım atmaması gerektiğini söylüyordu. Belki de bir parçası, bu karanlık dünyada bulacağı gücün, geçmişindeki zayıf yönleri silip süpüreceğini umuyordu.
Birden, içerideki hava değişti. Kerem, kapıyı hızla açtı. "Hızlı olmalıyız," dedi, sesi sertti. "Onlar bizi bulmadan buradan çıkmamız lazım."
Asya, gözlerini büyüterek, "Kim? Kim geliyor?" diye sordu. Ama Kerem, sadece başını salladı ve onları takip etmeleri gerektiğini belirten bir işaret yaptı.
Demir, Asya'yı bir an için yavaşça ama kararlı bir şekilde itti. "Gel, hemen çıkmamız gerek," dedi. O kadar kararlıydı ki, Asya'nın başka bir şey söylemesine fırsat kalmadı. Melis ve Kerem, hemen arkasından geldi.
Koridor, karanlık ve boğucu bir hale bürünmüştü. Asya, Demir'in adımlarını takip ederken, kalbinin sesi tüm vücudunda yankı yapıyordu. O kadar derin bir boşluğa düşüyordu ki, adımlarını atarken bir şeylerin geri dönüşsüz olduğunu fark etti.
Yavaşça ilerlerken, Demir aniden durdu ve kulağını kapıdan gelen seslere çevirdi. Bir anda, koridorda yankı yapan ağır adımlar duyuldu. Asya, nefesini tutarak geriye doğru bir adım attı.
"Burada ne işiniz var?" demişti bir ses, oldukça sertti. Ses, Derin'in tanıdığı birine aitti ama Asya'nın tam olarak hatırlayamadığı bir ses...
Demir, soğukkanlı bir şekilde, "Sadece geçiyoruz," dedi. "Bizi rahat bırakın."
İçeri giren adam, gülümseyerek, "Sizin gibi adamlar bu dünyada nerede olsa baş belasıdır," dedi. "Ama bu sefer, yapacak bir şey yok. Yalnızca bir yol var." Adamın tonu, tehditkar bir şekilde ağırlaşıyordu.
Kerem, gergin bir şekilde, "Hadi gidelim," diyerek kapıyı hızlıca kapattı.
"Bu kadar kolayca gidecek misiniz?" diyen adam, koridor boyunca adımlarını hızlandırarak onlara yaklaştı. Ama Demir, bir adım geri atarak, "Bir sorun yok. Yolumuza devam edeceğiz," diye cevap verdi.
Hızla ilerlerken, Asya hala ne olduğunu anlamamıştı. Her şeyin iç içe geçtiği, karmaşık bir hal aldı. Demir ve Kerem'in tavırları, Asya'yı endişelendirmeye devam ediyordu.
Asya, ne kadar korksa da, bir şekilde Demir'in yanında olmayı tercih ediyordu. Birleşen bu dünyada, bir nebze olsun korunmuş hissediyordu. Ama ne kadar güvenli olursa olsun, bilinçaltı ona yavaşça, bu yolculuğun onu nerelere sürükleyeceğini hatırlatıyordu.
Bir çıkış yolu vardı, ancak karanlık, her geçiş noktasında başka bir engel yaratıyordu. Ve Asya, artık korku ve belirsizlik arasında sıkışıp kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgelerin Ardında
RomanceGölgelerin Ardında, tehlikeli bir mafya lideri olan Demir ve idealist bir tıp öğrencisi olan Asya'nın imkansız aşkını anlatan bir hikayedir. Demir, ailesinin karanlık geçmişini devralmış, acımasız ve stratejik düşünen bir genç adamdır. Soğukkanlı ve...