Bölüm 3: Gölgelerde Kaybolanlar

1 0 0
                                    

Asya, Demir'in teklifine dair düşüncelere dalmışken, Cem'in son söyledikleri zihninde dönüp duruyordu. Cem, "Beni takip et, sana her şeyi göstereceğim," demişti. Ama Demir'in teklifini de göz ardı edemezdi. Her iki adamın da dünyası, artık Asya'nın dünyasının çok ötesindeydi. Ve her geçen gün, bu dünyada kaybolan bir şeyler olduğunu hissediyordu.

O akşam, Asya kafenin kapanışını yaptıktan sonra, bir süre odasında kalıp karanlıkta düşünmeye karar verdi. Saatler geçtikçe, karar vermek gitgide zorlaşıyordu. Demir'in sözleri, ona güçlü bir cazibe sunuyordu: Güç, kontrol, her şeyin kendi ellerinde olması... Ama bunun bedeli ne olacaktı? Cem'in koruması altına girip, karanlık dünyada kaybolmak mı? Yoksa Demir'in sunduğu güçle birlikte daha tehlikeli bir yolun başlangıcına adım atmak mı?

Birden kapı çaldı. Asya, bu kadar derin düşüncelere dalmışken kapısının çalındığını duymamıştı. Hızla kapıyı açtı ve karşısında Cem'i gördü. Cem, her zamanki gibi ciddi bir ifadeyle içeri girdi ve hemen Asya'nın önüne geçerek onu dikkatle inceledi.

"Hazır değilsin," dedi Cem, gözlerinde bir parça endişe vardı. "Ama seninle konuşmamız gereken bir şey var."

Asya, kafasını sallayarak, "Benim bir karar vermem gerekiyor Cem," dedi. "Ama, seni dinlemeye çalışıyorum. Ne yapmalıyım?"

Cem, derin bir nefes alarak yere doğru bakıp, sonra Asya'ya döndü. "Bu işler kolay değil, Asya. Hangi yola gidersen git, bir bedel ödeyeceksin. Ama şunu bil ki, Demir'e yaklaşmak, seni her şeyin içine çeker. O bir tuzak kuruyor, ve seni bu tuzağa sokmak istiyor. Bunu yaparsan... Kendisini bir şey sandığın her şeyin arkasındaki adam o olacak."

Asya, Cem'in söylediklerini sindirmeye çalışarak kafasında her şeyi hızla sorguladı. Cem ona yardım etmek istiyordu, ama Cem'in de kendi karanlık geçmişi vardı. Bu dünyada kimse tamamen masum değildi.

Cem, Asya'nın düşüncelerini fark edip, "Biliyorum," dedi. "Ama birlikte hareket etmenin başka yolu yok. Senin gibi biri, Demir'in dünyasında tek başına var olamaz. Çünkü o her şeyi kontrol eder ve seni istediği gibi oynatır. Hangi tarafa gidersen git, seni o karanlık dünyaya çekmek için her yolu deneyecek."

Asya, bir süre sessizce Cem'e baktı. "Bunu kabul edemem," dedi. "Bana sadece tehdit ediyor. Benim burada tek bir isteğim var. Ailem ve benim hayatım. Başka hiçbir şey."

Cem, sessizce başını salladı. "Herkesin bir hayatı var, Asya. Ama bu hayat, seni koruyacaksa doğru yoldur."

Ertesi gün, Asya'ya bir teklif daha geldi. Bu kez Demir'in bizzat kendisi kafenin önünde, siyah arabasında bekliyordu. Gözleri, Asya'yı gördüğü anda keskin bir şekilde parladı. Yanında, Cem'in söylediği gibi, onu kontrol etmek isteyen adamlar da vardı. Ancak Demir, her şeyin oyun olduğunu bilerek, Asya'ya kendini sunmak istiyordu.

"Asya," dedi Demir, Arabadan inerek ona doğru birkaç adım attı. "Düşünmeni istiyorum. Sana bir şans veriyorum. Tüm bu karanlık dünyada sadece senin gibi biri, bana yardımcı olabilir."

Asya, Demir'e dikkatlice bakarak, "Sana inanmak için hiçbir nedenim yok," dedi. "Ama, Cem'in söylediklerini de duydum. Beni yavaşça köşeye sıkıştırıyorsun. Bu karar, senin kontrolünde değil, benim."

Demir, Asya'nın sözlerine karşılık vermedi. Yalnızca gözlerinde bir parıltı belirdi. "O zaman, hiç düşünme. Teklifim hala geçerli. Ama unutma, burada hayatta kalmak bir tercih meselesi değil. Bir savaş bu. Kimse senin gibi birini susturamaz."

Asya, yavaşça başını çevirdi. Artık kararını vermek zorundaydı. Cem ile birlikte hareket etse, Demir'in planlarıyla karşı karşıya kalacaklardı. Ama Demir ile birleşirse, belki de her şey kontrol altına alınabilirdi. Ancak, Asya bir şeyi fark etti: Kendi kimliğini kaybetmeden bu yolda ilerleyemezdi.

Gölgelerin ArdındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin