Gökyüzü mavidir.Denizler mavidir.Ağaçlar yeşildir ve topraklar kahverengidir.Yani hayatta bazı şeyler sabit ve kesindir.O zamana kadar benim de sabitlerim vardı.Kesin kararlarım asla vazgeçmeyeceğim altın kurallarım ama o gün bir çift göz bütün otoritemi yıktı. En başta kabullenmek istemedim.Direndim.Sonraysa onun rüzgarına kapılıp gittim.Pişman mıyım? Asla.Tanıştığımıza memnun oldum.Ben Süreyya...
Normal bir sabah.Saat yedide kalktım.Yediyi on geçe banyodaki işlerimi halletim.Yedi buçukta kahvaltım bitti.Sekizde hazırlanmış bir şekilde evden çıkıp arabama atladım.Çalıştığım şirket çok uzakta değildi.Pardon babamın şirketi yani azıcık hissem olduğu için aynı zamanda benim de şirketim evime çok uzak değildi.Sekizi çeyrek geçe kartımı okutup içeri girdim.Girişte bulunan güvenliklere başımla bir selam verip odama ilerledim.Önüme aldığım dosyalara kafama gömdüm.Sonrası benim için hipnoz gibi bir şeydi zaten.Konu iş oldu mu etrafla ilişkimi keser ve sadece konsantre olurdum.Kısaca otoriter bir iş kadınıydım.En azından öğle yemeğine kadar...
Öğle yemeği için genelde tercih ettiğim restoranta ilerledim.Çok dolu olmazdı genelde ama bugün bi farklıydı.Kalabalığı sevmezdim bence tenha yerler daha huzur vericiydi.Adımlarımı sıklaştırıp birkaç sokak aşağıda olan restoranta ilerledim.Topuklular çok yardımcı olmuyordu maalesef.Kendimi restoranta atar atmaz bir masa buldum ve menüyü alıp siparişimi verdim.Yemeğimi hızlıca yedim geç kalmaktan hiç hoşlanmazdım çünkü.Kasada işimi halledip kapıdan çıktım.Karşıya geçtim ve doğruca şirkete gittim.
Babamın beni odasına çağırmasıyla masamdan kalktım ve yanına gittim. "Beni çağırmışsınız Ferhat Bey." İş yerinde laubalilik en son hoşlandığım şeydi ve bu babam olsa dahi değişmez bi kuraldı.Tabii sadece benim için. "Güzel kızım gel bakalım.Seninle konuşmam gereken önemli bir konu var." Kafamı devam etmesini istercesine salladım. "On dakika sonra konferans salonuna misafirlerimiz gelecek.Bu senin yeni tasarladığın pırlanta setin tanıtımı için.Bu senin için çok büyük bir fırsat olacak.Şirket ön planda olmayacak.Altında sadece senin imzan olan bir koleksiyon olacak." Bu önemliydi hemde çok.Tasarım okumuştum ve şimdi aile şirketimizde takı tasarımı yapıyordum.Ama ayrılmak ve kendi yolumu bulmak en büyük hayalimdi. "Çok sevindim Ferhat Bey.Çok teşekkür ederim.Ben hemen haber vereyim konferans salonuna ufak bir stand kursunlar." Babam başıyla onayladı.Adımlarımı hızlandırıp haber verdim ve konferans salonuna doğru ilerledim.
Koltuğumda oturmuş babamla misafirlerimizi bekliyorduk.İşin aslı tasarımlarım bir defilede tamamlayıcı parça olarak kullanılacaktı ama altında sadece benim imzam olarak.Kapının açılmasıyla kafamı oraya doğru çevirdim.Kapıdan üç tane adam girdi normal adamlar.Ve sonra o girdi kapıdan çok normal olmayarak...Sunuma odaklanmaya çalışıyordum.Ne zaman bir işi tamamlasam hemen sunumunu hazırlardım.Bu bana ilk kez bir artı olarak yansımıştı.Sunumlu bir tanıtım sunumsuz tanıtımdan daha etkiliydi elbet.Ayrıca koleksiyonun örnek parçaları da bir stand üzerinde duruyordu.Ayrıntılı incelenebilmesi de benim işime gelirdi.Öyle de olmuştu.Sunuma odaklanmaya çalışmaya devam ediyordum.Çünkü bir çift kahverengi göz dikkatimi acayip dağıtıyordu içeri girdiğinden beri.Bu uçsuz bucaksız bir kahverengiydi.İçine hapsolup orada kalmak isteyeceğiniz türden bir kahverengi.Ve o rengi tamamlayan aynı renk kıvırcık saçlar...Ama şuan beni en son ilgilendirmesi gereken şeydi.Keşke bu düşüncem sadece teoride kalmasaydı.Kazasız belasız sunumu atlattım.Aldığım alkışlar beğeni kazandığımın bir göstergesiydi.Kendi bireysel ofisimi açıp özgür olma düşünceme biraz daha yaklaştığımın kanıtıydı.Sonra beş kişilik grubun içinden bir el havaya kalktı.İnce ve zarif parmaklar...Başımla onayladım. "Buyrun." dedim. Bunu dememle yan tarafındaki adama dönüp ellerini oynatmaya başladı.Adam hemen açıkladı. "Yağız bey merak etmiş.Bu koleksiyonda ilham kaynağınız neydi?"