Hikayeye başlamadan önce bu ilginizi çeker belki diye şuan yazmakta olduğum "satosugu"nun konusuna kısaca değinmek istiyorum.
Zombi salgının ile romantizmin iç içe geçtiği bir yapım olarak düşünebilirsiniz. Ana karakterlerimiz geto ve gojo. Kapakta bu şekildeHazırsanız yıllar sonra hikayize artık devam edelim değil mi?
_____________
Yüzüğü Kemanın verdiğinden emin, mutlu bir şekilde geceleyin kendimi hazırlanmaya verdim.
Sakallarımı traş edip yıkandıktan sonra hayatımdaki ennnn huzurlu uykuya daldım."Bir salon mu??" Gözlerimi açmamla kendimi klasik bir kutlama balosunda bulmam bir olmuştu. Bu da ne dedim içimden. Dans ettiğimi farketmem birkaç dakikamı almıştı. Bütün samimiyetimle yüzüme en güzel ifademi kondurup partnerim olan kenmaya baktım... Hayır daha doğrusu orada kenma olduğunu sanarak boynumu eymiştim. Kollarımın arasında bana gülümseyerek bakan bu kadını katiyyen tanımıyordum. Gözlerimle bütün salonu süzdüm. Kenma yakınlardaki bir masada üzgün bir ifadeyle bana ve sözde partnerime bakıyordu...
Mide bulantımı tutamadım.
Kanım donmuştu , sevdiğim adam ortak yüzüğümüzü takmış beni ağlamaktan kıp kırmızı olmuş gözleriyle süzüyordu . Önümdeki kadını iterek hızla ona doğru koştum ama önüme beşe yakın tanımadığım koruma geçerek bana köstek oldular. Yalvarır bir ses tonuyla çekilmelerini söylediysemde nafileydi. Tek bir adım bile kıpırdamayan bu devasa herifler duygudan da yoksundu. Çaresiz bir şekilde kemanın olduğu tarafa baktım.Babası sımsıkı bir şekilde onu omuzundan tutmuş birkaç soylu kesim züppe ile tanıştırıyordu. Neler olduğunu daha anlayamadan
"kuroo bey an itibariyle kovuldunuz, lütfen zorluk çıkarmadan bu partiyi terkedin" anonsu geçti. Ve giderek renklerden arınmaya başlayan dünyam, kadim karanlıkta boğuldu.
Sonra... Sonra garip bir şekilde balodaki hâlim önümde belirmişti. Boşluğun ortasında aynadaki bir yansıma kadar net bir şekilde dikiliyordu. Defalarca kez birşeyler söylese de duyamuyordum. Sadece şu kelimeleri ağzının hareketlerinden okuyabildim. "Kenmayla ilişkini sakın ulu orta açıklama" devamında neler gördüm, kabusum ne kadar ilerledi hatırlamıyorum, uyanmıştım....
_______Stresin beynimde oluşturduğu bir halisülasyondan ibaret olduğu aşikârdı. Ama ama bedenimden sicim sicim akan binlerce ter ve deliler gibi çarpan kalbim bunun tam tersini söylüyordu. Korkuyordum hemde çok, gerçek olsun olmasın bu olasılığın varlığı bile delirmem için yeter de artardı. Hazırlanırken çok daha yavaş hazırlandım bu sefer.
Sanki hayatımın son günüymüş gibi...
Kenma gecikmeme şaşırmış olacakki odama telaşla daldı."Neyin var? Neden gelmiyorsun!?" Sabah tekrardan duş almış olsamda yatağımdaki ter birikintisi durumu gizlememi zorlaştırıyordu. Yavaşca ellerimi tuttu. Buz gibi olan bedenim onun sıcaklığıyla huzura kavuştu.
"Hadi birkaç dakika böyle kalalım" der demez cevabını bile beklemeden ona sımsıkı sarıldım...
Herhangi bir iç çekiş yada karşı koyma yoktu. O da bu durumdan memnundu. Gözlerimden akan yaşları tutmak giderek zorlaşıyordu, ellerim titriyordu. Ona hüzünlü ve yaşlı gözlerimle bakmamak için kafamı başka bir yöne çevirdim ve evden çıkana kadar günün devamında hiç konuşmadık.Arabayı parkettiğimde etrafımızı sarmalayan gazetecilerden oluşan etten duvar bizi karşılamıştı. Evet cidden varmıştık anlaşılan. Baloya sadece yüksek kesim üyeler ve onların refakat ettiği misafirler girebildiği için ilgi oldukça fazlaydı. Tam arabadan inip Kenma'nın kapısını açmaya yeltenmiştim ki
"rahatla, beraber yapabiliriz. Yapabileceğini biliyorum!" Dedi fısıldayan ses tonuyla.
Ardından da omzuma hafifçe 2defa vurarak fiziksel olarakta desteğini göstermiş oldu. Kenma'nın önünde duran bir numaralı koruma bendim. Birçok kişiyi bir kağıt parçasıymış gibi sağa sola itmek zorunda kalmıştım.Balo salonuna ön kapıdan girmek sadece şirket varislerinin hakkı olduğu için giriş kapısına yanaştığımızda arkada durdum. Ve son defa bana bakan kenmaya güzel bir gülümseme verdim. Sonrasında bana ayrılan arka kapıya yöneldim. Gecikmemek adına acele ederken ister istemez kulağım, magazin bölümünden gelen taze eleştirilere kaydı.
"Yazık gerçekten yazık ! Şu guzelim varisin şöyle bir korumaya gönlünü kaptırması ne kadarda yazık. Galiba soyları lanetlenmiş!! Bu adam olmasa şimdiye kadar ne güzel birkaç varisi olmuştu bile!!" İçimden itiraz etmek ve bu durumu tamamen yalanlamak gelmişti.
Bu dedikoduyu bilenler kafalarıyla onaylıyor, bilmeyenlere detayları öğrenmek adına daha fazla soru soruyordu. Bakışları üzerimde hissediyordum. Ama bu bir sorun değildi.
Benim katlanamayacağım birşey değildi bu kadar küçük bir aşşağılama, ama bunu aynısını Kenma'nın yaşamasına ölsem de izin vermem!!
Denilenleri duymamış gibi yaparak arka kapıya yöneldim. Yüzümdeki ifadelerin bozulmaması adına büyük bir çaba sarf ediyordum.
Balo salonunda misafirlere ayrılan bölüme gelip birkaç şey yemeye başladım ve Kenma'nın koluna girmiş o kadını farkettim. Kız kıvırcık ve o açık kumral saçıyla âdeta bir tanrıça gibi parlıyordu. Her ne kadar itiraf etmek istemesemde onları bir an içinde olsa çok yakıştırmıştım. Yanında benim haricimde duran diğer korumaları görünce orada bulunmama gerek olmadığına karar vermiştim ki
"kuro gelirmisin?"
Dedi kenma kesin bir tonda. İstemeye istemeye yanlarına yöneldim. Ben gelirken ikimizinde güncel olarak takmaya başladığı yüzüğü gülerek işaret etti ve tamda o anda farkettim. Rüyamda ki olayların neden yaşandığını....
Bu felaketi önlemeliydim!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'am Your Bodyguard ~kuroken
Fanfic+18 ileriki bölümlerde bulunmaktadır. Liseden sonra Kuroo ve Kenma tekrardan karşılaşsaydı ne olurdu? İşte bu sorumuzu konu alan bir hikayeye sizlerleyim. Şirket patronu olan kenma ile onun koruması olan kuroo arasında geçen karmaşık olaylara ayak...