Hislerim birden resmen tersine dönmüştü. Gördüklerim bana yetmiş miydi, bilmiyordum ama rahatsız olmuştum ve biliyordum ki, bir kadının rahatsızlık duyduğu, hissettiği şey asla yanılmazdı.Yutkundum, onlar çoktan masaya gelmişti. Ben biraz soğuktum ama o da öyleydi. Mesafeliydi, gördüğümü anlasın, biraz tutuşsun istiyordum ama pek de oralı değildi. Derin bir nefes aldım, Defne ve Emirhan sohbet ediyordu.
Çaktırmadan Defne'ye, kalkmamız gerektiğine dair bir mesaj atmıştım. Beni bozmayacağını ama biraz daha oturmak istediğini söylediği için bir şey diyememiştim. "Yorgun musun?" onun sesini duyduğumda gözlerimi telefondan ayırıp, ona baktım. Tebessüm etmedim bu sefer, başımı salladım.
O tebessüm etti, ben etmedim. Neden hiçbir şey anlamıyordu? Derin bir nefes aldığımda tekrar telefona dönecektim ki, daha yarım saat önce kapıda onun sarıldığı kızın bizim masamıza geldiğini gördüm.
"Selam," dediğinde gözlerimi ona çevirdim, "Mina, güzelim..." yutkundum, kötü hissediyordum. "Arkadaşlarınla, eski arkadaşını tanıştırmayacak mısın?" dediğinde, "Emirhan Abiyi tanıyorsun, Kayra arkadaşım, Defne'de Kayra'nın arkadaşı." dediğinde gözlerim Defne'ye döndü. Birkaç defa kırptım, beni anlıyordu.
Gözlerim Emirhan'la kesişti, o da beni anlıyordu, görüyordu. Görmemek için kör olmak lazımdı.
Mina, masaya oturduğunda ellerim titremeye çok yakındı. Burada kalmak istemiyordum, "Kayra, sen nerede okuyorsun?" Mina'nın sesini duydum, derin bir nefes aldım. "Özyeğin, psikoloji. 2. sınıfım." dediğimde başını salladı.
"Ne güzel," dediğinde ona sahte bir şekilde gülümsedim. Defne, "Aslında biz kalksak iyi olur, hem yarın doktor randevun var." dediğinde aslında doktor randevum yoktu. Onun bunu neden yaptığını biliyordum. Merak etsin, sorsun diyeydi.
"Ne randevusu?" Semih, hızla sordu. Ben bir şey diyecekken, Mina, "Sana ne Semih, özeldir belki." dediğinde Semih'e baktı, ilk defa gözlerimin içine özür diler gibi bakıyordu. "Önemli bir şey değil." diyerek ayaklandım. Semih ayaklanacakken, "Hiç kalkma, çok öpüyorum hepinizi." Diyerek yavaşça arkamı döndüm, Defne de kalkmıştı.
Sesini duydum, "Kayra," dediğinde omzumun üstünden ona baktım. "Eve gidince haber ver, lütfen." dediğinde bir şey demedim, bir tepki de vermedim. Kırgındım, hem de çok.
Hiçbir şey demeden yürüdüm, Defne ile onun arabasına binene dek konuşmadık. Ön koltuğa oturduğumda, o da arabayı çalıştırdığında karanlık İstanbul'u izledim. "Kayra güzelim," dedi Defne, naif sesiyle.
"Efendim?" dedim bilmezce. Derin bir nefes aldı, "Bak bunu sakın kafana takma, tamam mı? Bir daha görüşme onunla. Öpüştükten sonra arkadaşım diye senden, senin yanında söz etti. Olmaz bebeğim, ondan olmaz. Dediğimi es geçme, kendini de üzme, tamam mı?" Yutkundum, başımı salladım.