Buz gibi suyun başımdan aşağı dökülmesiyle uyandım. Etrafa baktığımda önümde iki tane adam vardı yana baktığımda ise bir tane masa vardı masanın üzerinde ise kesici aletler vardı. Elinde kova olan adam birini arayarak uyandığımı söyledi.
Etrafı incelemeyi bıraktıktan sonra kendime baktım. Sandalyenin üzerinde zincirle bağlanmış bir haldeydim üzerimde balodan kalan elbise vardı ve kurumuş kan lekeleri vardı. Orospu çocuğu o kadar çok tırsıyordu ki benden zincirle bağlamıştı beni.
Bir kaç dakika zincirden kurtulmaya çalıştım ama imkansızdı sinirlendiğim için bağırmaya başladım. "Nerde lan o orospu çocuğu" adamlar bön bön bana baktılar "götü yemedi diğmi gelmeye" öyle bir bağırıyordum ki sesim odanın içinde yankılanıp tekrar bana geliyordu.
Bişey demek için tekrar ağzımı açtığımda odanın kapısı açıldı içeri giren tabikide o pislikti. "Bakıyorum da ayılmışsın Laura Guy" dedi pis pis gülüyordu. Zamanı gelince bende sana gülcem bekle sen. "Yoksa sen mi gerçek kimliğini söylemek istersin" yanıma gelip çenemi tutu ve kaldırdı hemen çenemi onun elinden çekerek bir küfür savurdum.
"Bir daha bana dokunursan o ellerini kırarım senin" hâlâ gülüyordu "Bu haldeyken mi kırıcaksın" derken eli saçıma gitti saçıma dokunduğunda yüzüne tükürdüm.
O ise çok sakin bir şekilde arkadaki adamların bir tanesinden peçete alıp yüzünü sildi peçeteyi adama geri verip arkasını döndüğünde yüzüme yumruğunu geçirdi. Ağzıma gelen kan tadıyla yüzümü buruşturdum.
Hemen yanıma gelip saçıma yapıştı, saçımı geriye doğru çekti bunu yapmasıyla kafam geriye gitti. "Bana bak" diyip saçımı dahada çekiştirdi. "Ben senin gibi yüzlercesini öldürdüm lan , istesem şimdi burda sıkarım kafana" dedi bunu demesiyle onu onaylamayan sesler çıkarttım. "Bende senin gibi yüzlercesini öldürdüm ama aramızdaki fark şu ki biz ölmeyiz şehit oluruz, siz leş olursunuz"
Saçımı bırakıp bi iki adım geriye gitti. "Siz Türkler çok aptalsınızı bir insan şehit olmak için yanıp tutuşur mu" dedi ben ise güldüm. "Sen bu duyguyu asla anlıyamiyacaksın o yüzden şimdi öldürmek istiyorsan bir saniye bile durma eğer ölmezde burdan kurtulursam o zaman kork benden"
Sırıtarak geri geri yürüdü "zevkini çıkarta çıkarta öldürücem seni hiç merak etme" masanın oraya gidip bi bıçak aldı...
(1 saat sonra)
Bilincim kapanmak üzereydi bana yaptığı işkencelere daha fazla katlanabilecek halim kalmadı. Kaç kere boğduğunu kaç kere elektro şokladığını, kolumda ve bacaklarımda sayamadığım bıçak izleri vardı ve artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Bilincimin kapanıcağını anladığında tekrar elektro şokla yerine getiriyordu bu döngü haline gelmişti.
"Gösterimizin son kısmına geldik" hiç bişey demeden öylece baktım hiç bu kadar ölümle burun buruna olmamıştım ve evet öleceğime iliklerime kadar hissediyordum.
Eline aldığı uzun demiri ateşle ısıttı.
Yavaş yavaş bana doğru geliyordu.
"İnsan yaşattığını yaşamadan ölmez derlermiş" bana bakarak sırıttı "çok doğru bi söz" demiri yavaş yavaş gözüme götürüyordu "son sözlerini söylemek ister misin""Eşhedü enla ilahe illallah" dememe kalmadan içere bi adam girdi "abi Türk askerleri geliyo acilen çıkmalıyız burdan" Şefki bir küfür savurdu "senle sonra görüşücez" bu sefer ben ona sırıtarak baktım "her zaman beklerim" elindeki demiri yana fırlatarak koşar adımlarla çıktı odadan. Bense daha fazla dayanamadım.
(Yarbay Teoman Savaş Tozlu)
"Karabasan Timine söyle hemen toparlansınlar bizim olanı almaya gidiyoruz" oradaki bir tane asker emredersiniz komutanım diyerek çıktı odadan yarbay Teoman ise uzun uzun düşündü o adamı yakaladığı yerde ona öyle bir işkence yapıcaktı onun kızına yaptığı bunun yanında hiç bişey kalıcaktı.