-Taehyun-Anama söverek gelen Beomgyu'nun sesiyle kafamı telefonumdan kaldırdım. Geldiği gibi enseme şaplağı geçirmesi bir olmuştu. İyi davranıyım diyorum yok haketmiyo paşam.
"Ooo beomgyu bey gelmeye tenezzül ettiniz bakıyorum."
"Taehyun bak sus yorgunum zaten bide uğraştığım şeylere bak aglicam." Dedi mızıklayarak.
"Kes ağlama dibimde bak tam elimin tersindesin zaten döverim çocuk."
"Hih çok korktum." Dedi abartılı bri tepkiyle. Tatlı.
"Of hadi gidelim bir an önce eve geçmek istiyorum."diye ekledi.
"Hayırdır evde kumdakta bebeğin mi bekliyo ne acelen var?"
"Off sana ne Taehyun hadi gidelim."
"Tamam tamam ağlama." Önden hızlı adımlarla ilerlemeye başlamıştım. O ise arkamdan bana çemkirmekle meşguldü
"Beklesene hayvan."
"Valla hızlı hareket etmem lazım Beomgyu hazretlerinin evde önemli işleri varmış."
"Ya pislik yapma bekle!"
Bir anda durup arkamı döndüğümde koltuğu için duramayıp göğüsüme çarpmıştı. Umarım şuanda kalbimin ne kadar hızlı attığını hissetmiyordur. Bende refleksen hemen kolundan tutmuştum düşmemesi için. Kolunu hızlıca benden çekip dağılan kestane rengi saçlarını düzeltmeye başlamıştı. Çatık kaşlarıyla cidden korkunç göründüğünü düşünüyosa yanılıyordu...Oldukça ponçikti şuan gözümde.
"Hayvan o nası bi karın kası amına koyim kafam kırıldı."
"Koşmasaydın ben mi dedim sana koş diye?"
"Hızlı yürüme sende ben o kadar atletik değilim yetişemiyorum!"
"Bi sorsana ne kadar umrumuzda." Bunu derken parmağımla 'orayı' işaret etmiştim.
"Ciddiyetsiz yavşak herif ya!" Yol boyunca önümden bana söverek veya en ufak hareketime kızarak yürümüştü. Sonunda markete geldüğimizde farkında olmadan yürümeye devam ediyordu. Onu arkasındaki çantasından tutup markete doğru çekiştirmeye başladım.
"Bana söveceğine azıcık etrafına bak."
"Tamam be bırak." Diyip ellerimden kurtarmıştı kendisini. Bir market arabası alıp alışveriş listesini Beomgyu'nun ellerine tutuşturdum.
"Olum bune lan kaç aydır alışveriş yapmıyosunuz eve?!"
"Keste yürü hadi. Daha bunları eve taşıycaksın."
"TaşıyacağıZ demek istedin heralde taehyuncum?" 'Z' harfini bastırarak söylediğinde kıkırdadım. Umursamaz bir tavırla "Yooo." Desemde ikimizde tüm poşetleri ona taşıtmayacağımı ikimizde içten içe biliyorduk.
Bi kaç adım attıktan sonra bi anda cips reyonun koşmaya başladığında yüzümde bir tebessüm oluştu istemeden.
"Beomgyu napıyosun amına koyim?"
Poşete bir sürü abur-cubur doldururken konuştu; "o kadar poşet taşicaz enerji lazım bizede."
"İyi öyle olsun bakalım." Normalde olsa kızacağım şeye kızamamıştım. Ben listedeki şeyleri koyarken o ise alışveriş arabasını sürüyor. Daha doğrusu arabaya asılıp hava kalınca ilerliyordu. Kendi kendine 3 yaşındaki çocuklar gibi oyun oynuyordu.
Kasada birlikte ürünleri poşetlerken konuştum; "Çok yardımcı oldunuz Beomgyu bey!" Dedim imalı imalı. O ise aldığı lolipopu açıp yerken bana sinirli bakışlarını gönderiyordu. Poşetleme bittikten sonra Beomgyu tüm poşetleri eline almaya çalışırken onu durdurdum. Poşetlerin yarsını hatta belki daha çoğunu elime aldım ve önden yürümeye başladım.
"Hey beklesene! Sizin evin yolunu bilmiyorum."
Umursamadan ilerken o ise arkamdan paytak paytak koşarak yanıma yetişmişti. 1-2 dakika sonra eve gelmiştik. Zile bastığımızda kapıyı annem açtı. Beomgyuyu beklemediği için şaşırmıştı. Beomgyu ise ufak bir baş selamı verip poşetleri kapının kenarına koyup gitmeye yeltenmişti.
"Taehyun! Ayıp değil mi çocuğa poşetleri taşıtmışsın! Gel yavrum buraya nereye gidiyosun acelen mi var?"
"Aaa yok ne acelesi rahatsızlık vermeyeyim." Son iki kelimesini bastıra bastıra bana bakarak söylemişti.
"Anne beomgyunun bi işi vardı aslında evd-"
"Yavrum hadş içeri geç bina soğuk." Annem emrivaki yaparak Beomgyu'yu içeri almayı başarmıştı.
"Hadi siz arkadaşınla odana çıkın taehyuncum bende bize kek falan hazırlayayım şöyle güzelce."
"Peki anne." Diyip bıkkınlıkla beomgyuya benimle gel diye işaret verdim. Beomgyu şuanda tam olarak süt dökmüş kedi gibiydi. Nerde o çingene her şeye çemkiren beomgyu!
"Annen çok tatlı keşke biraz ona çekseymişsin."
"Tatlı olsaydım bu kadar karizmatik ve cool olamazdım canım."
-Beomgyu-
Odasına girdiğimizde odası hiç beklediğim gibi çıkmadığı için ağzım bir karış açılmıştı. Taehyun malı ise buna kahkaha atmaya başlamıştı. Odası beyaz ve krem renklerinden oluşuyordu. Ve oldukça düzenli görünüyordu. Ayrıca köşede yeşil bitkilerinin yanında birkaç spor aleti duruyordu.
"Noldu bi şaşırdın çok mu beğendin?" Dedi yatağa otururken ben ise ayakta kalmayı tercih etmiştim. Şimdi ne olur ne olmaz!
"Senin gibi ayı bir heriften bu kadar zarif bi oda beklememek benim suçum değil."
"Ayı falan ayıp oluyo yalnız." Diyip yatakta yanını patpatlamıştı. "Otursana beomgyu yemem merak etme." Buna neden bilmiyorum ama kahkaha atmıştım. Ben oturamadan Bayan Kang bizi çağırdı. Masada kek ve süt duruyordu. Taehyun oturduktan sonra ben oturmuştum. Ve kekten minik bir ıssırık almıştım. Açıkcası kektem nefret ederim ama bu hayatımda yediğim en iyi şey falan olabilirdi.
"Beğendin mi beomgyu yavrucum?"
"Ellerine sağlık Bayan Kang! Çok güzel olmuş." Bayan kang şevkatle saçlarımı karıştırmıştı.
"Eve giderken bi kaba koyayımda annelerede götür bebeğim."
"Oluur!" Biraz daha bayan kang ile sohbet ettikten sonra ben gitmek için hazırlanıp Taehyunlardan çıkmıştım. Annesi çok tatlı bi kadındı. Keşke biraz annesine çekseymiş.
-Taehyun-
"Ay taehyun oğlum ben çok sevdim bu çocuğu. Hep getir buraya."
Gülümsedim dediğine. "Evet tatlı bi insan."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Populer Enemies -Taegyu
FanfictionAynı okulun iki farklı bölümündeki -spor ve sanat- popüler arkadaş grupları birbirlerinden nefret ediyorlar Mı acaba?