****
ZeynepAradan iki gün geçmişti. Annem ikna olmuş artık benimle gelmeyi bırakmıştı. Yazık oluyordu ona da hem evde hem börekçi de işleri varken bir de beni getirip götürmekle uğraşıyordu. Sınıftakiler artık bana o kadar kötü bakmıyor, en azından rahatsız etmiyorlardı. Sinan ile konuşmuyorduk açıkçası bir kız ile sıra arkadaşı olmayı beklemiştim.
Bizde herşey ayrıydı. Öyle alışmıştım ama gidip de şikayet etmezdim. Sinan ile konuşmuyorduk, bazen hangi soruda olduğumuzu soruyor, ben de parmağım ile işaret edip ağzımı bıçak açmıyordum. Sanırım Sinan, Eda, Kerem, Osman ve Işık bir arkadaş grubulardı. Işık cana yakın bir kızdı. Benimle konuşmaya çalışmıştı birkaç defa. Terslemedim bende zaten yapmazdım öyle birşey.
Bana benziyordu. Saçları sarı gözleri renkliydi ama bana fiziksel olarak değil huy olarak benziyordu. Oda dersleri dikkatlice dinliyor ve bu zamana kadar gözlemlediğime göre yüksek notlar alıyordu.Ben bunları düşünerek okula yürürken adımın bağrıldığını duyunca arkama baktım. Işık'tı. Bana gülümsüyordu. Hızlıca birkaç adım atıp yanımda bitti ve elini omzuma atarak konuştu.
"Günaydın nasılsın? Niye yanlız gidiyorsun?""Hayırlı Sabahlar. Arkadaşım yok ki kiminle gideyim?" Sorusuna soru ile karşılık vermiştim. Birkaç saniye konuşmadan yürüdük. "Eeee arkadaşın olsun o zaman! Ben seninle arkadaş olurum"dedi. Gülümsedim onun bu hallerine. Çok heyecanlıydı, çocukluğumu anımsattı bana. Yedi yaşında yitirdiğim çocukluğumu. Buruk bir şekilde gülümsedim ona.
"Bilmem, bir defa arkadaşım oldu benim. Memlekette komşumuzdu..." Sustu. Işık ise Zeynep ile arkadaş olmak istiyordu ve bunun peşini bırakmaya niyeti yoktu. Kendi gibi bir insana ihtiyacı vardı.
"Bunu evet olarak algılıyorum Zeynep. Hem sende bizimkiler ile takılırsın biz çok eğleniriz hem seni de gezdiririz?
"Olmaz! Babam kızar, Annem kızar okulda görüşürüz ama başka türlü kimseyi görmem ben...Bak 17 yaşındayım ama sor hangi arkadaşım ile dışarıda oynamışım, hangi arkadaşımın evine gitmişim?" Bunları sinirden çok nefret ve hüzün ile söylüyordum bunları.Babama kızgındım ben ona duyduğum nefret.... Dergahtaki diğer çocuklar oynardı oysa, ben gidemezdim bir yere. Ben dokuz yaşımda belki görücü gelir diye kahve yapmayı öğrenmiştim. Annem beni bazen talihsiz kuzum diye severdi. Eh ne diyeyim haklıydı oda...
Sustu bir süre Işık bana üzülmesini asla istemezdim ama elimden birşey gelmezdi. Benim hayatıma her insan acırdı.
"Peki. Okulda görüşürüz" dedi. Başımı salladım ona. "Üzgünüm sana değil benim öfkem" sorun yok dedi gülümseyerek. Birlikte sınıfa geçince o kendi sırasına bende kendi sırama geçtim. Sinan henüz gelmemişti.Bana ne gelmesin, rahat rahat otururum bende.
İlk dersimiz bitti. Sinan hala gelmedi. Başına birşey mi geldi diye düşünmeden edemedim. Bana ne? Geldiyse geldi.
İkinci dersin sonlarına doğru kapı çaldı. Hoca girmesi için izin verince kapı açıldı ve içeriye Sinan girdi. Gözlerinin altı simsiyahtı, kaşı yarılmıştı. Forması da her zaman olduğu gibi dağınıktı.
Hoca ile konuşup yanıma oturunca korkmuş gözlerle ona baktım. Şansım o ki hoca başka bir işle uğraşırken fısıldayarak "İyi misin?' diye sordum Sinan'a. Omuz silkti, bende önüme döndüm.
Son ders bitince herkes çantasını toparlayıp çıktı. Sınıfta yalnız ben kalmıştım. Feracemi giyip çantamı sırtıma taktım. Sınıftan çıkarken kapının önünde durmuş bana bakan Sinan'ı gördüm. Ne olmuştu buna?
"Zeynep?" Dedi.
"Efendim" dedim.
"Bu zamana kadar yani en azından bu haftaki gözlemime dayanarak anladım...hislerin güçlü senin, sence ben iyi bir insan mıyım?" Aniden gelen bu soru ile şaşırmıştım. Bunu bana mı soruyordu. Kereme yada Osman'a değil de bana.
Selam aşk kuşlarım!
Bu hikayeyi niye az okuyorsunuz? Üzülüyorum bakkk
Işık cana yakın olacak biraz daha, ama Eda asi aynı Eda yani. Zeynep ile bir süre anlaşamayacak.🎀🧿💝😌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARE • SİNZEY
Short Story"Biz farklıyız Sinan! Ben hür kalmak için çırpınan bir güvercin, sen istediği zaman istediği yerde olabilen bir bülbül..." İşte şimdi ne olacağını ikisi de bilmiyordu. Zeynep hayatının acı bir gerçeğini daha Sinan'ın yüzüne acımasızca vurmuştu.