BÖLÜM 2: Nasıl da Güzelsin

728 69 5
                                    

ADALET

Yazar: Eliz

BÖLÜM 2: Nasıl da Güzelsin

"İyi akşamlar sayın seyirciler ben LACN TV akşam haberleri haber sunucunuz Kim Seok Jung.Bültenimizi bütün ülkeyi yasa boğan bir haber ile açıyoruz.Bu gece üç sularında,ülkenin muhalefet partisi üyesi Çinli milletvekili Xiao Huang ve ailesi vahşice katledilerek öldürüldü.Yapılan araştırmalarda ve CCTV kayıtlarında hiç bir bulguya rastlanmazken,küle dönen evde ki tespit edilemeyen iki cesedin külleri adli tıp merkezine gönderildi."

Kasvetli bir ev.

1940'lardan eşyalarla süslenmiş,şehrin dışında büyük bir ev..Kırmızı kadife,ceviz ağacının harikulade renginin oyularak elde edildiği desenler..

Ürkütücü bir ev.

Genç adam eve geleli henüz çok olmamıştı.Belki bir kaç saat..Gün doğmak üzereyken duşa girmiş,bozulan şofbenin azizliğine uğrayarak soğuk suyla duş almak zorunda kalmıştı.Sorun değildi.Önemli olan üzerine,kıyafetlerinde ki her bir detaya sinen kan kokusunun defolup gitmesiydi.

Genç adam yaktığı sigara ile evinin duvarını kaplayan camdan dışarıya,karşısında ki,köse sık çam ağaçları ile bezenmiş ormana bakıyordu.O kutsal çıplak beden,vücuduna çarpan soğuğa aldırış etmiyor;sigarasının ucunda yanan kör ateşle ısınıyor gibiydi.Genç adam sessizliği severdi.Karanlık ve sessiz..Bu şehvetli birleşimi bozan tozlu parkelere basarak,krem rengi duvara çarpıp da yankılanan miniğin ayak sesleriydi.Pencereye yansıyan küçüğün bedenine baktı..

Onu neden dünya yaşamı boyunca kendisinden başka kimsenin girmediği bu kasvetli eve getirdiğine dair hiç bir fikri yoktu..Ya da vardı kim bilir.

Gecenin ayazına adım atmadan önce küçüğü telle bağladığı dolaptan çıkarmış,şehri aydınlatacak kudrette bir ateş atmıştı o gösterişli eve.Gecenin bilmem kaçında evine gelmişti,küçük çocuk belki gördüklerine belki de uzun yolun yorgunluğuna dayanamadan uyuyup kalmıştı.Şimdi,gün sabah olmuşken küçük uyanmış,o hiç korkmadığı adamın çıplak vücuduna arkasında durmuş da bakıyordu.

Genç adam yüzünü küçük çocuğa döndü.Gözlerinde çakmak çakmak yanan parıltıları seviyordu.Çocuk henüz küçüktü,ince ve cılız..Ama cesurdu.Alev alan gözlerinde ki cesurluğu görüyordu genç adam.Bu ufak çocukta bir farklılık olduğunu,kendisinden korkmamasının elbet bir sebebi olduğu biliyordu.Emindi.

Çocuk masumluğunu hat safha da tutan renkli arabalarının bulunduğu pijaması ile öylece koca salonun ortasında daha da küçülüyor gibiydi.Genç adam ağır ağır çıplak vücuduyla adeta podyumda ahengi ile küçüğüne doğru yürüdü ve tam önünde durdu.

Bir kaç yeri çatlamış ve sert görünümlü elleri ile o yumuşacık yanaklara dokundu.Küçüğün çenesinden tutup kendisine bakmasını sağlarken,yüzüne yerleşen anlamsız gülümsemeyi durduramadığı için kendi kendine kızdığı da bir gerçekti.

"Adın ne?" Geceden beridir duyulmayan sert ve kalın ses..

"Luhan,efendim."

Nasıl da güzelsin..Gencin tek düşündüğü buydu.Çocuğu görmeden önce önünde bir et yığını gibi sallanan penisi,yavaşlamış ağır ağır sertleşiyordu.Genç adam düşündü;henüz çok erken.

"P-peki ya sizin adınız efendim?"

O kırmızının en parlak tonuna sahip olan dudaklardan çıkan 'efendim' kelimesi..Genç adam sol tarafından duyduğu boynuzlu şeytanın sesine aldırış etmemeye çalıştı.Küçüğünü;Luhan'ı cevaplamalıydı.Çünkü biliyordu ki bu minik beden,bu evin uzun vadeli misafiri olacaktı.

ADALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin