BÖLÜM 5: Luhan Az Önce Öldü

360 36 3
                                    

ADALET

Yazar: Eliz

BÖLÜM 5: Luhan Az Önce Öldü

Zamanın yükü var üzerimde.
Tebessümler ev sahipliğini taşıdığı kahkahalara konan gözyaşlarım..
Kırgın belki yorgun ama en çok da pişman bir insan var içimde.
Nefes almak zordur..
Bir göz at etrafına..
Boğuluyorum.
Boğuluyorsun.
Adım adım ölüyoruz halbuki..
Bir yardım elimi..?
Yok.
Karanlık mı..?
Işıkları açamazsın.

Basit kurallar vardır adaletin mülkün temeli olduğu dünya da..

Bir sabah uyanırsın gerçek veya sahte bir alem ne fark eder..
Kıyafetler önemsiz saçlar şekilsiz kimin umurunda..
Ola ki adım atarsan isimsiz caddelerin kimsesiz sokağına..
Dur.
Dur ve bak.
Bir çocuk ağlıyor..
Kimi yok meçhul..Neden canı yandı..?
Susuyor.
Evi nerede ya da annesi..?
Bilmiyor.

Menekşelerini sulayan şu kadını görüyor musun..?
Göğsüne doğru uzanan beyaz dantelli geceliği ne de hoş..
O yüzünde ki hasret kokan gülümsemeye ne demeli?
Öylesine narin öylesine zarif..
Peki biliyor musun?
O lanet mavi boyama cam kapanıp krem perdeler çekildiğinde o kadının neler yaşadığını biliyor musun?
O kadının çığlıklarını duyuyor musun?
Yalvarışlar..Yakarışlar..
O kadının bir fahişesi olduğunu biliyor musun?

İşte böylesiniz sen ve diğerleri..
Yüzünüze kondurduğunuz tebessümlerin yerini iğreti surat asmalar alıyor da farkında değilsiniz.

Siz adalete muhtaç adaletsizliğin tohumlarısınız.

...

Dikey ve yatay uzanan pencerelere tutturulmuş kahverengi tahtalara camdan daha önce vuruyordu yağmur damlaları.
Soğuk hava kasvetli evin taştan duvarlarını yıktı yıkacak..Tanrı'nın melekleri bir yol çizmiş indirirken ekim yağmurlarını rüzgar asfalta çarpıyor da kırıyor meleklerin kanatlarını.

O üşüyor.

Sen yatağında sıcacık uyurken o üşüyor.

Bir yardım eli bekliyor şu gecenin en koyu tonuna bürünen gökyüzünden..
Minicik kalbin de taşıdığı bir Tanrı'sı var onunda..
Belki çikolata belki kırmızı bisikleti belki de annesi ama onun var bir Tanrı'sı..
Yardım bekliyor.
İnce ve morarmaya yüz tutmuş narin bileklerine geçirilen prangalar var..

Ağlıyor.

Yalvarırım..

Bir yakarış bir çığlık..
Karşıda uğultuların geldiği ormanda yankılanıp da geri dönüyor sesi..
Efendisine bakan gözleri gecenin ayazına inat sıcak gözyaşları döküyor.
Çenesinde toplanan iri damlaya da bakın hele..Canı yanıyor.

Ölümden kaçarken nereye koşuyor insan biliyor mu?
Zor muydu?Yaşamın vücudunuzu döven sert rüzgarı,teninizin her bir noktasını yakan damla damla yağmurlar,bir göz genişliğini taşıyan patika da koşmak zor muydu yaşamaktan?

"Uzan!"

Duyduğu merhametsiz ses vücuduna çarpan sert rüzgardan daha çok üşütüyordu onu.Efendisi bir adım ötesinde ki yağmurun oluşturduğu küçük su birinkintisini gösteriyor ve tirtitreyen bedenden oraya uzanmasını istiyordu.Daha da doğrusu emrediyordu.

Yalvarmak ya da karşı çıkmak;merhamet dilemek için geçti.
Heybetli bedenin gözlerinde ki kızgınlığı daha fazla şahit olmadan küçük vücudunu kirli suya bıraktı.Kahverengi tonuna bürünmüş su kulaklarının hemen altında bitiyor inip kalkan göğsünü yalayıp geçiyordu.Gözlerinde ki yaş değil durmak suyun hacmini arttırmak istercesine daha da hızlı dökülüyor,morarmaya başlamış dudaklarından minik hıçkırıklar kaçıyordu.

ADALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin