Money | Hyunlix

13

•

Felix kapının önünde onu bekleyen arabaya binmişti. Yan koltuğunda oturan Hyunjin ise ona bakarak gülümsedi. "Çok güzel olmuşsun."

Felix baştan aşağı süzüldüğünün farkındaydı. Ona bakan zeytin gözlere kızararak tepki verdi. "Teşekkür ederim."

"Seni böyle görünce ne düşündüm biliyor musun?"

"Hm?"

"Oyuncak bir bebek gibisin Felix. Seni güzelce süsleyip karşına geçip saatlerce izlemek istiyorum. Evet, sanırım tam olarak bunu istiyorum."

Felix yine kızardı.

Hyunjinse daha fazlasını görmek istercesine devam etti. "Hatta seni pahalı yemeklere götürüp şımartmak istiyorum. Sakıncası var mıdır Felix?"

"Yok..."

"Öyleyse gidelim mi?"

Hyunjin tebessüm ettikten sonra arabanın anahtarını çevirip motoru çalıştırdı.

Felix düşünmeden edemiyordu şimdi. Önceden bu hayatın çeyreğine bile sahip olmadan berbat bir hayat yaşıyordu. Önceden defalarca kez reddettiği kişi ise şimdi ona çok güzel bir gelecek sunuyordu.

Ona güvenmeyi çok istiyordu.

Bakışlarındaki ateşin hiç sönmemesini, sonuna kadar burada kalabilmeyi çok istiyordu.

Sessizce karanlığın çökmeye başladığı sokakları izlerken büyük ve pahalı bir restoranın önünde durduklarını fark etmemişti.

Hyunjin ona doğru döndü. "Yemeğe gitmeden önce ufak bir atıştırmalık alabilir miyim bebeğim?"

Felix şaşırarak ona doğru baktı. "Arabada mı? Ama etraf çok kalabalık."

"Ufacık bir öpücük kimsenin gözüne batmaz ki."

Öpücük... Felix ne düşünmüştü, Hyunjin ne diyordu.

Sarışın da yavaş yavaş anlıyordu Hyunjin'in yalnızca onu arzulamadığını, sahiden sevdiğini...

Tebessüm ederek emniyet kemerini çözdü. Ardından yaklaştığı ateşten vücudun dolgun dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu.

Sarışın kaçarcasına arabadan inerken Hyunjin kendi kendine mırıldandı. "Kızarınca çileğe benziyor..."

•

Özel bir odadalardı. İkisi baş başa lüks bir mekanda oldukça pahalı bir akşam yemeği yemişlerdi. Şimdiyse etin yanında tercih ettiği kırmızı şarabın son yudumlarını içiyorlardı.

Hyunjin kenardaki buz dolu kovaya uzanıp içindeki şarabı aldı. "Doldurayım mı?"

Felix başını aşağı yukarı salladı.

Hyunjin şişeyi bardağa boşaltırken konuştu. "Biliyor musun Felix, seni sarhoş etmek istiyorum."

"Öyleyse afiyetle içeceğim."

"Nedenini sormadın."

"Hm... neden?"

"Çünkü sarhoş halini görmek istiyorum. Sarhoşken, ayıkken, çıplak ya da en güzel kıyafetlerin içindeyken, utandığında, kızdığında... her halini görmek istiyorum sarışınım."

"Hı-hm..."

Felix parmak uçlarıyla kibarca tuttuğu kadehi kaldırdı. Gülümseyerek Hyunjin'in bardağına hafifçe değdirdikten sonra birkaç yudum aldı.