•Felix sabah uyandığında güzelce gerindi.
Yatağının sağ tarafı boştu. Ama uzun bir geceden sonra epeyce bir uyumuş ve kahvaltı saatini kaçırmış olması doğaldı.
Zaten yatağının yanındaki not kağıdından ve küçük kahvaltı tepsisinden terk edilmediğini de anlıyordu; Hyunjin'in onu artık terk etmeyeceğini de.
Ağrıyan belini tutarak kenara uzandı, onun için hazırlanmış tepsiyi alıp kucağına koydu, afiyetle yemeye başladı.
Bir süre sonra alt katta başlayan bir karışıklığın seslerini duydu. Kısa bir süre sonra ise yatak odasının kapısı tıklatıldı.
Üstündeki pikeyi hızlıca çıplak vücuduna sardıktan sonra konuştu. "Girin."
Her zamanki hizmetçilerden birisi yüzünde gülümseme ile içeri girip karşısında saygı ile eğildikten sonra konuştu. "Eğer müsaitseniz sizinle görüşmek isteyen birisi var."
"Benimle mi?" Derken Felix şaşırmıştı. "Arkadaşlarımdan birisi mi geldi? Ama onlara buranın yerini söylememiştim ki."
"Hayır efendim." Dedi hizmetçi. "Bay Hwang'ın arkadaşlarından birisi."
"Nasıl yani... Benimle ne konuşmak istiyor olabilir ki?"
"Hazırlanın da aşağıya inin efendim. Ben de bilmiyorum."
Hizmetçi odadan çıkarken Felix şaşkınlıkla perdenin desenine bakıyordu. İçinden bir ses bunun hiç hayra alamet olmadığını söylüyordu...
Şoku bittikten sonra hızlıca hazırlanıp aşağıya indi.
Geniş salonda onu koltuklara oturmuş birisi bekliyordu sahiden. Etrafında aynı Hyunjin'in korumaları gibi takım elbiseli 6-7 tane adam sıralanmıştı.
Felix salona girdiğinde içerideki tüm gözler ona doğru döndü. Felix ise çaresizce Hyunjin'i arıyordu ama onun evinde olmalarına rağmen o yoktu.
Gülümseyerek içeri geldi, onu bekleyen adamın karşısındaki koltuğa oturdu. Adamın bir el hareketiyle o ve Felix dışındaki herkes salondan çıktı.
Adam baştan aşağı onu süzerken o da adama bakmıştı. Uzun boylu, keskin bakışlı, kızıl saçlı epey yakışıklı bir adamdı. Alnını kapatan saçlarından pek belli olmasa da kaşları çatıktı, aşağı yukarı Hyunjin'le aynı yaşlardaydı.
"Merhaba efendim." Dedi Felix çekinerek. "Hoşgeldiniz."
Adam samimiyetsiz bir tebessüm verdi. "Merhaba. Sen Felix olmalısın. Ben de Minho."
"Ah sizi duydum!" Dedi Felix heyecanla. "Siz Hyunjin'in en yakın arkadaşısınız. Sizden çok bahsetti."
"Şöyle ki, ben Hyunjin'in tek dostuyum." Derken Minho eğilmiş, ortadaki sehpanın üzerindeki şarap kadehini eline almıştı. "Uzun zamandır beraberiz."
"Evet. Sizin sektörde... Güvenilecek adam bulmak zor. Ama birbirinize sahip olduğunuz için mutluyum."
"Hı-hm." Minho şaraptan bir yudum aldı, yüzünü buruşturdu. "Yeterince yıllanmamış."
Felix heyecanla ayağa kalktı. "Sizin için daha iyisini bulabilirim!"
"Otur Felix."
Felix irkildi. Adamın sesi derinden ve epey soğuk gelmişti. Felix oturduğunda Minho devam etti. "Ben müşterin değilim, beni memnun etmek zorunda değilsin. Eski alışkanlıklarınla karıştırma."
Minho'nun lafları bittiğinde Felix göğsüne saplanan bir ok hissediyordu. Bu lafları eden yalnızca Hyunjin'in en yakın arkadaşı değildi, aynı zamanda onun evine elini kolunu sallayarak girebilecek kadar yakınıydı. Ayrıca söylediği şey ne yazık ki doğruydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Money | Hyunlix
Fanfiction24.11.2024 - ? ✓ Para karşılığı bedenini satan bir adam ve artık ondan başkasını arzulayamayacak hale gelmiş mafya babası. 『 hyunlix, minsung, +18 ögeler içerir, texting, düz yazı, daddykink, sugar daddy 』