| Adelina'nın Anlatımı
Savaş Günü.
Hava bugün extra karanlıktı. Kuşlar ötmeyi kesmiş, ağaçlar ise sallanıp duruyordu. O geliyor, gelmek üzere, çok yakın dediğimiz savaş gelmiş çatmıştı artık.
Draco ile son günlerde hep birlikte yatıyorduk. Uyanıp yanağını öptüm ve saçlarını okşayıp sarıldım. "Günaydın aşkım."
Uykulu sesiyle mırıldanıp bana sarıldı ve kafasını boynuma gömdü.
Yaklaşık yarım saat sonra zorda olsa draco'yu kaldırmayı başarmıştım. Hazırlanmış yatakta oturup draco'nun hazırlanmasını bekliyordum. O da hazırlanıp yanıma oturdu ve saçlarımı okşadı.
"Örmemi ister misin bebeğim?"
Kafamı salladım "olurr."
Saçlarımı nazikçe örmeye başladı. "Bugün büyük gün, sende biliyorsun güzelim. Asla korku veya telaşa kapılmaya gerek yok. İhtiyacın olduğunda ben her zaman yanında olucam." Örmeyi bitirince saçıma bir öpücük bıraktı ve ayağa kalkıp elini uzattı. "Hadi gidelim."
Elini tutup kalktığımda belki de son kahvaltımızı yapmak için odadan çıkıp ortak salona gittik.
Pansy ve Astoria ile sohbet ediyorduk, herkes tedirgin ve solgundu.
***
Öğlene doğru dışarıdan çığlığa benzer sesler geldiğinde herkes ne olduğunu anlamış bir o tarafa bi' bu tarafa koşuyordu. Kimi sevgilisiyla vedalaşıyor kimi ise arkadaşlarını bulmaya çalışıyordu. Draco elimi sıkı sıkı tutuyordu. "Sakın elimi bırakma sevgilim."
İkimizde hızla merdivenlerden inerken Draco bir anda duraksadı, sanki yaptığı bir hatayı hatırlamış gibi.
"N'oldu?"
"Sen gelmiyorsun."
"Ne? Ne demek gelmiyorum sevgilim? Seni yalnız mı bırakıcam?"
"Evet Adelina. Seni görmemesi lazım!" Tuttuğu elimi çekiştirip tekrar merdivenleri çıkartmaya çalıştı.
"Hayır Draco! Bende seninle gelicem saçmalama!"
Draco beni kucağına alıp götürmeye başladığında çok acıtmadan göğsüne vuruyordum.
"İndir beni hain! Ben de seninle gelicem! Seni yalnız bırakmıcam!"
Cevap vermeden koşarak odaya çıkarttı ve beni yere indirdi. Cebimde ki asayı kaptığında şaşırmıştım. "Draco! Asamı ve-" dudağıma yapışmıştı. Bir kaç saniye sonra geri çekildiğinde konuşmama fırsat vermeden "seni seviyorum sevgilim." Dedi ve kapıyı kapatarak çıktı. Duyduğum son şey "Colloportus! (Odayı mühürleyen büyüdür. Mühürlendikten sonra dışarıdan Alohomora ile açılmaz, içeriden ise açılabilir.)" oldu. Bu yüzden asamı almıştı... Pf zekâ böyle bir şey işte.
Oflayarak yatağımın üstüne oturduğumda boş boş yere bakıyordum, dışarıdan gelen sesleri duymamazlıktan gelmeye çalışıyordum.
Nasıl yapabilirdim ki ama? Böyle bir vicdana sahip miydim?
kafamı odanın camına çevirdim. Dışarıya baktığınızda bahçeyi rahatlıkla görebilirdiniz. Hızla ayağa kalkıp dışarıya baktığımda babam oradaydı. Hem de tüm ordusu ile birlikte. Nasıl savaşıcaktık?
"ADELİNA'YI VE POTTER'I VERİN BANA! BUR'DA OLDUĞUNU BİLİYORUM, SON UYARIM!" Dediğinde kimseden çıt çıkmıyordu. O an pencereden dışarıya atlamayı istesem de aklımı kullanıp çok yüksekte olduğumun farkına vardım ve kapıya yoneldim.
![](https://img.wattpad.com/cover/372244701-288-k868774.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görev | Draco Malfoy
FanfictionÖlüm yiyen dövmesini almak için görevi yapacaklar mı? "Hep aydınlığım olarak kalır mısın Adel?" "..."