| Draco'nun Anlatımı
Canım hiç yanmamıştı, ta ki Adelina'nın çığlığını duyana kadar. O an çok canım yansa da toparlanıp ona sakinleşmesi için yardım edememiştim. Profesör gelip beni götürmüştü, gerisini hatırlamıyordum.
Gözlerimi açtığımda revirdeydim, başımda şiddetli bir ağrı vardı. Gözlerimi kısık şekilde açtım.
Ancak bir şey sağ elimi sıkıyordu, kafamı eğip baktığımda bende elini sıkıca tuttum.
"Madam, Uyandı!" Sevinçle karşısında başka bir hastayı tedavi eden Madam'a seslendiğinde, ben ona bakıyordum.
Kafasını bana çevirdiğinde gözlerinin dolduğunu gördüm, tuttuğum elini okşadım. Boynuma sarıldığında saçlarına öpücük bıraktım.
Madam gelip kontrol ettikten sonra istersem bugün revirden çıkabileceğimi fakat derslere girmememin daha iyi olduğunu söyledi ki zaten derslerin yarısını kaçırmıştık. Adel'e de refakatçim olduğu izin bugünlük yazdı.
Daha sonra madam bana bir kaç uyarı cümleleri söyledikten sonra gittiğinde oturur pozisyona geldim.
"Hoopp! Bir yere gitmek yok, bugün burdayız beyefendi."
Kaşlarımı kaldırarak gözlerine baktım. "Ama iyiyim, bir şeyim kalmadı."
"Emin misin? Bak bir yerin falan ağrıyorsa söyle."
Kafamı salladım. "Eminim güzelim, eminim." Kolumdan tutarak kalkmama yardım etti. Aslında kendimi normal hissediyordum ama Adel'in yardım edişine karşı çıkmak da istemiyordum.
Odaya gidene kadar herkesin bakışları bizim üzerimizdeydi, anlaşılan dedikodu çabuk yayılmıştı.
Odaya girdiğimizde Adel benim yatağa uzanmam için biraz ısrar etti, biraz sürükledi, biraz sinirlendi sonra bütün çabalarına rağmen hâlâ olduğum yerde durduğumu görünce tekrar sinirlendi.
"Kaç biberon sütü aynı anda içtin sen küçükken ya!?"
Gülümseyerek yatağıma uzandım. O da yanıma oturdu. Gözlerine baktığımda tüm yaşananlar tekrar aklıma gelmişti, kaşlarım istemsizce çatıldığında meraklandı.
"N'oldu birden?"
"Artık tüm okulun haberi var birlikte olduğumuzdan."
"Farkettim..."
"Dumbledore yarın odasına çağırabilir, sorguya çekebilir. O zaman n'apıcaz?"
"İnkâr edersek durum ciddi olduğu için vesitaserum içirir. Bu yüzden..." Biraz düşündü ve devam etti. "Ama bizi neden sorguya çeksinler ki? Onlar her şeyi biliyorlar zaten."
"Nasıl yani güzelim?"
"Hatırlarsan okula ilk geldiğimde beni konuşturmak için seçmen şapkayı kullanmışlardı ama hepsi de gerçeği biliyordu, bu yalanı onlara yutturmak mümkün müydü? Hayır tabii ki. Fakat amacımızın kötü niyetli olmadığını ve iyi tarafı tuttuğumuzu bildikleri için ses çıkarmadılar. Bak, okula geldiğimden beri bir kere bile profesörlerin odasına çağrılmadım, sen de öyle. Onlar da bize yardım etmeye çalışıyor, hatta profesör snape.. o da bu lanetten kurtulmak için bizim önümüzü açmaya çalıştı, bize yardım etti."
"Yani.."
"Yani, onların tüm planımızdan başından beri haberleri vardı zaten, şimdi duyulan şeyde planın bir parçası değil mi? Neden bildikleri şey için bizi çağırsınlar?"
"Nasıl yani bizim sevgili olmamız planın parçası mıydı!?"
Güldü. "Gülme adel!" Bende gülmeme engel olmaya çalışıyordum.
"Hayır tabii ki sevgilim ama haklısın, kardeş yalanının doğrusu sevgili olmamalıydı, işte bunu kaldıramayabilirler." İkimizde sırıttığımızda aklıma gelen şeyle yanlışlıkla dilimi ısırdığımda ağzımdan bir küfür çıktı.
"N'oldu?" Derken bu halimden keyif almış olacak ki sırıtmaya devam ediyordu.
Oturur pozisyona geldim, Adel ayağa kalkınca bende kalktım. "Bugün malikaneye gitmem lazımdı benim, acilen gitmem gerek."
"Ama-"
Dudağına kısa bir öpücük kondurdum. "geldiğimde telafi etmeye çalışıcam güzelim. Unutma, seni çok seviyorum."
"Bende senii" dediğinde biraz geri çekilerek malikâneye cisimlendim. Sevgilim diye demiyorum sağı solu bazen belli olmuyor, tam cisimlenirken elimi tutsa birlikte gidicez. Neyse ki tek beni çağırdılar, Adel'in daha fazla baskı altına girmesini istemiyordum.
Malikâne'ye cisimlendiğimde kapıyı çaldım, ev cini beni karşıladıktan sonra içeri girdim. Annem ve babam salonda oturuyordu. Babam sinirliydi, her zaman ki gibi.
"Geç kaldın. Greengrass ailesi çoktan gittiler, senin yüzünden onlara mahçup olduk!" Annem babamın elini tuttuğunda nefret kusmayı bırakmıştı.
"Geçmiş olsun oğlum, olanları duyduk. İyisin değil mi?"
Kafamı salladım ve çaprazlarında ki tekli koltuğa oturdum. "İyiyim, greengrass ailesi neden gelmişti?"
Babam birden mutlu olmuştu. "Gelecekte ki gelinim ile aranı düzelt."
Kaşlarımı çattım. "Adelina ile aram iyi zaten?"
"Aptal! Astoria'dan bahsediyorum, Adelina'yı unutacaksın artık!"
"Ne unutmasından bahsediyorsun baba? Astoria'yla aramı düzeltemem, Adelina'yı seviyorum ben!"
"Eğer o beynin biraz olsun çalışsaydı sevgili olduğunuz an gelip Lord'a söylerdin. Ben istemiyor muydum onunla evlenmeni zaten?! Lord'un arkadasından iş çevirdiğiniz için size ceza!"
"Evlenmeyi çocuk oyuncağı mı zannediyorsunuz?! Ceza mı olur bundan?!"
Annem ortamı yumuşatmak için konuştu. "Draco, aslında Lord iki seçenek sundu, Astoria ile okul bitince evlenmeyi kabul etmezsen ölüm yiyen olmak zorundasın canım..."
Ölüm yiyen mi? Ölüm yiyen olursam Adelina'ya nasıl yardım edicektim ki... Uzaktan da olsa ona yardım etmek istiyorum, en azından biz birbirimizi sevdiğimizi biliyoruz ve bunu bilerek hareket edersek...
"Tamam, kabul... Okul bitince Astoria ile evlenicem."
Babam sırıtmaya başlarken annem beni rahatlatmak adına sıcak gülümsemesini sunuyordu.
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görev | Draco Malfoy
FanfictionGörevi başarıp ölüm yiyen olmaya hak kazanacaklar mıydı? ... yoksa bir delilik mi yapacaklardı?