,
Emniyet müdürlüğü devlet binası"Ne, nasıl olur? Müttefikler anlaşmayı mı bozdu? Hemen özel timlere haber verin. Savunmaya geçsinler!"
Konuşma sonrasında kapanan telefon ile adam özel askerlerine emirler yağdırmaya başladı.
Herkes telefonlara doğru yöneliyordu. Özel timlerin görev almış olduğu gizli
çatışmalardan biri gerçekleşecekti. Müttefikler sözünde durmamıştı anlaşılan. Savunmaya geçilmesi kaçınılmazdı
Yardım talep ettikleri komşu ülke anlaşmayı bozup saldırı planlamışlardı aldıkları habere göre. Ülkenin finansal durumu pek iyi sayılmazdı. Üstelik onca ölümü nasıl göze alacaklardı.Timler harekete geçirilmişti. Tekrar telefondan yükselen ses etraftaki endişheli kalabalığın sükut bulmasına yardımcı oldu.
"Ateşkes mi, dalga mı geçiyorsun? Timler yola çıktı bile...
Yok edin derken?"
Korkulu gözlerini ona bakan meraklı yüzlere çevirdi telefona bakan adam. Anlamsız bir bakış atarak gözlerini kaçırdı."Çatışma olmayacak. Yalnız küçük bir işimiz var.Müttefikler onlara yaklaşan timleri öğrenmemeli. Sınır kapısına varmadan onları yok edin. Hadii !!!"
Askerler korkularını şaşkın simalarına gizlemiş, görev sorumluluğu içinde yola çıktılar. İsteseler bile bu emre itiraz edemezlerdi sonuçta bu adam onlara yüklü paralar veriyordu. Bunu kim yapardı. Nasıl itiraz edebilirdi.
Evet ,bu yapacakları kendi askerlerine bir ihanetti. Ama başka seçenekleri olmadığına kendilerini inandırmışlardı. Nasıl olsa kimse bilmeyecekti.
Küçük ve yalan tesellilerle kendilerini avutuyorlardı sadece... Düşünceleri " eğer onlar yok edilmezse, müttefiklerin devlete verdiği paraları kesecekleri" yönündeydi.
Bunu önlemeleri gerekiyordu çünkü komşu ülkeyi kızdırırlarsa yaşadıkları altın saraylardan! odalardan vazgeçip dört duvar arasına sıkışmaktan korkuyorlardı.Varlık içinde yaşamışlardı hep, birden fakir olmayı kaldıramazdı yürekleri. Çünkü para için yaşar, para için ölür, para için öldürürlerdi.
Yola çıkmıslardı. Kardeşlerini, meslektaşlarını öldürmeye gidiyorlardı gözletini kırpmadan. Ne yazık ki hiç biri bir saniye bile tereddüt etmemişti. Görev adı altına gizlenmiş bir cinayetin saklı kalabileceğini düşünüyorlardı.Asker yeşili bir otobus girmişti şimdi görüş açılarına. Arkadan yaklaştıklarında beş otomobil ile otobüsün etrafını sarmıştı bile. Onları farketmelerine bile izin vermeden üzerlerine ateş saçtılar. Her arabadan silah sesleri yükseliyordu.
Kısa bir sürede otobüsü delik deşik ettiler. Ateş etmeyi durdurmalarını işaret etti biri.
Ardından gözleriyle ölüp ölmediklerini kontrol etmek üzere birini görevlendirdi. Adam içeriye göz attı yüreğindeki soğukkanlılığı koruyarak. Ve duygusuzca görev tamam işareti yaptı koparılası başıyla.
Digerleri de apar topar arabalarına bindiler. Vatan koruyuculuğu altında işledikleri cinayeti saklı tutmalılardı çünku.Olası bir görgü tanığı ile karşılaşabilirlerdi. Kararmış kalplerini es geçerek etrafa bakındılar.
Bitmiş olan bir görevin verdiği mutluluktan başka bir duygu barındırmıyorlardı gözlerinde. Ne bir korku, hüzün... Ne de bir suçluluk duygusu.
Hayasızca atışına son verdikleri yüreklerin, fedakar bedenlerin acısı bile yoktu içlerinde.
Para uğruna söndürdükleri hayatlar vardı farkında olmadıkları düzeyde vahşice..Sükut çökmüştü sınır kapısı yollarına.. Ölüm kadar sessiz, esaretine gizlenmiş cinayetlerin kulak yırtıcı sessizliği..
Ama bilmedikleri birşey vardı. Hiç yanmamış bir meşaleyi ateşe vermişlerdi. İntikam yüklü bir çiçeğe su vermişlerdi farkında olmadan. Bir ülkeyi bile patlatabilecek olan bir bombanın pimini çekmişlerdi. Bir katilim gücüne güç katmışlardı.
Bilmiyorlardı ki güç ; intikam ve nefrette saklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAKTÜL
TerrorŞaşırmayın! Ben bir katilim.İnsanları öldürmeyi zevk haline getirmiş,intikam ile yaşayan, psikopat bir katil.. Korkulası karakterini, şirin yüz çehresi ardına gizlemiş olan kız. işte bu benim hikayem. Katillerinin gözünden kurbanların hikayesi...