Ayakkabılarıma bulaşan çamur, dinen yağmurun belirtiletini taşıyordu. Yapraklarda ki su damlaları ise destekçisiydi âdeta.
Arabamın bagajına öfkeyle fırlattım çantamı, içinde ne olduğunu önemsemeden. Şoför koltuğuna oturur oturmaz radyonun düğmesine basarak en sevdiğim şarkının başlamasına izin verdim.
Şarkının melodisi dahi, içimde ki fırtınayı haykırırcasına dolduruyordu arabamın içini.
Elimden geldikçe hız yapmıştım ki gördüğüm tabela ile birlikte yavaşlamam gerektiğini farkettim. Benım için hız vazgeçilmezdi. İşleri uzatmaktan nefret ederdim her zaman. Kısa ve kesin sonuçlu olmalıydı. Hiçbirseye değer vermezdim. İnsan sevdiği şeylere değer verirdi. Ve ben hiçbirşeyi sevemiyordum.. Yaşamayı bile... Zaten hayatım intikam üzerine kuruluydu. Ne diye birşeye karşı sevgi duyacaktım ki?Ay ışığını usulca takip edercesine ilerliyordum. Şehrin ışıklarından uzak otoban yolda ilerlerken gökyüzündeki yıldızların daha net göründüğünü farkettim.
Yolun kenarından ormana doğru gidişi olan derme çatma dar bir yolu farkettiğimde kestirme olacağına inanarak bu yolu seçtim.
Yol ıssız ve karanlık olmasına rağmen üzerimde bir etki yaratmıyordu.
Bir arabanın bile zor sığacağı dar yol, kenarlarında uzun kavak ağaçlarıyla bezenmişti. Koyu yeşil renkleri ve dallarındaki kargalarla bir mezarlığı andırıyordu.
Umursamayarak geçtim yoldan. Şaşkınlıkla duraksadığımda farlarımın bir sorunu olup olmadığını gözlerimle kontror etmeye çaliştım. Çünkü birden yanıp sönmüşlerdi.
Önümü göremediğim için arabayı durdurmak zorunda kaldım. Farları tekrar yakıp söndürmek istedim ama başaramadım. Torpidoda gizlediğim yedek led ışıkları bagajdan aldığım alet çantadıyla birlikte arabanın önüne geçerek farların önüne çömeldim.
Ve profesyonel bir tamirci edasıyla farın içindeki ampulleri değiştirdim.
İçimden kendimle gurur duyarak tekrar soför koltuğuna oturdum. Tekrar denediğimde ışıklar güzel yanıyordu. Artık yoluma devam edebilirdim. Şimdi beynime kazımış olduğum adrese doğru gidecektim. Devam ettim hiç birşeyin bana engel olamayacağına kendimi inandırarak.Ezberlemiş olduğum yolu rahatça gittim. Ve kapalı bir pizzacı dükkanının önünden köşeyi döndüm.
Aniden yapmış olduğum drift bana özgüven katmıştı. Görüş alanıma giren bir tamirci dükkanı aniden doğrulmama sebep oldu. Arabamı garaja sürmemle sert bir fren yapmam bir olmuştu.
Aşağı inip kapıyı olabildiğince sesli kapattım. Kapının sesini duyduğu için geldiğini düşündüğüm adam, bana bakarak gülümsedi içindeki pisliği göstermemeye çalışırcasına.“Buyrun ben yardımcı olayım" dedi tek seferde.
"Kaportadan cok ses geliyor, bi göz atar mısınız?"
Evet anlamında başını salladı. Yanında duran tezgahtan bir çift buğulu eldiveni rastgele ellerine geçiriverdi. Kaportanın kapağını açtığında ben de sessizce bagajdaki çantayı elime aldım. Garajın kapısına yaklaşarak etrafta kimse olup olmadığını gözlerimle onayladım. Yaklaştım adama. Çantamdan çıkardığım kıvrımlı hançeri arkamda tutarken "anlayabildiniz mi sorunu?" Dedim hiçbir sorun olmadığını bildiğim halde.
"Çözmeye çalışıyorum" dediğinde kafası içerde olduğu için sesi çok boğuk geliyordu. Arkadan yaklaştım. Ensesini parçalarcasına sıkarak geriye doğru çektim ve sağ elimdeki hançeri boynuna dayadım aniden. Adam şaşırmıştı, hem de çok. Şaşkınlığını saklayamıyordu. Korkuyordu, belli... Ama ben de korkmuştum. Küçüktüm hem de. Çok küçüktüm. Ailesinin gözlerinin önünde hunharca öldürülmesini kabüllenemeyecek kadar.
Gözümün önüne geldikçe güçlendiğimi farkettim. Nefret beni şarj ediyordu. Adam hareketsiz bir şekilde olanları anlamaya çalışırken kulagına fısıldadım."İşlediğiniz cinayetin cezasız mı kalacağını sanıyordunuz ha?!"
Adam boş boş yüzüme bakıyordu. Sanki o kadar kurşunu o yağdırmamış gibi. O böyke davrandıkça sinirim daha da artıyordu.
"Hatırlamadın değil mi? O taradığınız otobüs vardı ya..."
Suratına geçirdigim bir yumruktan sonra, cümlemi tamamladım.
"Birini öldürmeyi unuttunuz!!!" Diye bağrışımdan sonra boynuna bir çizik attım. Aslında onun o anda kafasını koparmak istiyordum ama ne yazık ki arabamı daha yeni temizlemiştim. Her tarafı kan lekesi yapmaya hiç niyetim yoktu.
Adam baygındı ve onu arabamın bagajına taşıdım. Şah damarını kontrol ettim. Ölümcül bir çizik değildi. Ona işkence ederek öldürmek daha cazip geliyordu.
Adamı bagaja yerleştirince arkamda iz bırakmadığıma emin olmak için etrafa bur göz attım. Parmak izim de olmadığına göre artık gidebilirdim.
Arabamı evime doğru sürmeye başladım, onu öldürmek için sabırsızlanıyordum ve bu, arabayı daha hızlı sürmeme yardımcı oluyordu.
Geldiğim yollardan geri dönüyordum şimdi. Evime geldiğimde araba garaja parkedip bagajdaki adamı evin bodrumuna indirdim. Evet, bodrumda çalışmayı severdim. Ellerini ve ayaklarını borulardan birine bağladım kalın bir iple. Şimdi uyanmasını beklemekteydi sıra. Karşısına oturup öylece bekleyebilirdim. Onu kolayca tek kurşunla öldürmeyecektim elbette. Yavaş yavaş ölecekti. Öyle işkence edecektim ki ona , bana onu öldürmem için yalvaracaktı.
Yapmam gereken bana yalvarmasını keyifle izlemek olacaktı.(3 saat sonra)
"Nerdeyim ben? Hey! Boynum kanıyor..."
"Emin ol şuan nerde olduğun önemli değil, ama kısa süre sonra cehennemde olacağını söyleyebilirim."
Sadece bu gamsız cümleler döküldü dudaklarımdan. Ardından adamın vicuduna bağlı olan kabloların elimde olan ucunu harekete geçirdim. Elektrik verdim, can çekişiyordu. Ama sorun değil. Ben de yıllardır can çekişiyordum. Ve ölmemiştim. Yaşadığımı yaşatıyordum binevi.
Adamın çığlikları kulak patlatacak derecedeydi. Ölmesini istemediğimden elektrik vermeyi kestim. Göz kapaklarını açtı kalan son gücünü kullanarak.
"Lütfen, yapma..." diyebildi sadece. O kadar aciz görünüyordu ki. En az kendi vatanı tarafından ihanete uğrayan bir otobüs dolusu asker kadar aciz...
Omuz silktim ve tebessüm ettim. "Peki öyleyse, seni affediyorum."
dedim ve sekiz el ateş ettim kafasına. Affettim onu, galiba sandığım kadar acımasız değildim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAKTÜL
TerrorŞaşırmayın! Ben bir katilim.İnsanları öldürmeyi zevk haline getirmiş,intikam ile yaşayan, psikopat bir katil.. Korkulası karakterini, şirin yüz çehresi ardına gizlemiş olan kız. işte bu benim hikayem. Katillerinin gözünden kurbanların hikayesi...