~The Weeknd / Die for you ~Hava bu gün soğuktu ve yağmurluydu Ocak ayındaydık ve sert bir soğuk hakimdi böyle havalarda ayrı bi hüzünlü olurdu yada ben öyle hissederdim. Batın ise toprak kokusunu ve yağmuru sevenlerdendi sonrasında çıkan gökkuşağını gösterirdi bana bu havaları sevemem için elinden geleni yapardı gerçi o her durumda beni mutlu etmeye odaklıydı. Ben ne kadar umutsuz, mutsuz ve negatif bir insansam o ise benim tam tersim pozitif olayların olumlu yönüne bakan ve her şeyden bir ders çıkararak iyi yönlerine odaklanırdı banada bunu aşılamaya çalışırdı ama sanırım pek başarılı değildi. ben hala aynı kişiydim ve o yanımda yokken daha da umutsuz bir insandım.
Pazar günü eve geldiğimde yine geç gelmişti ve yüzüme bile bakmamıştı aramızdaki bu mesafe beni mahvediyordu. Benimle konuşmasını geçtim yüzüme bile bakmıyordu yanına gitmeye çalıştığımda ise kapıyı yüzüme çarpmış ve def ol diye bağırmıştı kapının arkasından. Bir şey demeden gözümden akan yaş ile odama geri çıkmıştım ve bütün gece yatakta dönüp durmuştum ve kafamda kurmuştum. Cesurun söyledikleri de bir yana her defasında beni tanıyor gibi konuşması ve hakkımda bu kadar bildikleri fazlaydı.Hakkımda bu kadar şeyi nerden biliyordu ,annemin bir kaç davetinde görmüştüm onu ama yanıma gelmeyi geç yaklaşmamıştı bile uzaktan bakmıştı sadece.
Düşüncelerimi bir yana bırakarak yattığım yerden kalktım ve saate baktım sabahın beşiydi ve ben hiç uyumamıştım hızlı bir duş alarak formamı giymiş ve saçlarımı yapmıştım sonrasında her zaman ki yaptığım makyajımı yaparak aşağı inmiştim. Mutfağa giderek kendime bir kahve yapmıştım ve sandalyelerden birine oturarak onu içerken telefonumdan sosyal medyada gezinmiştim. Saat yediye geldiğinde batın inmişti. 'Günaydın kahve içer misin?' diye sordum.O ise yine bana bakmadı ve cevap bile vermedi çaprazımdaki sandalyeye oturdu ve telefonuna bakmaya başladı. Pes etmeyerek 'Batın daha ne kadar konuşmayacaksın benimle ? Çok üzülüyorum bu durumumuza' dedim o ise 'evet belli oluyordu dün' diyerek laf sokma fırsatını kaçırmadı.
'Ben senin ikizinim nereye kadar konuşmayacaksın ki' dedim bilmiş bir şekilde ama unuttuğum şey Batını ters tarafıydı onun kinci bir tarafı vardı ve istemsede banada gösteriyordu bu tarafını daha öncede böyle olmuştu ve üç hafta konuşmamıştık, koskoca üç hafta belkide bu yüzden ondan bu kadar çekiniyordum ve ona karşı aklıma estiği gibi konuşamıyordum .
'Bilemiyorum Mira belki de Cesura sormalısın baya yakınsınız son zamanlarda halbuki yeni tanışmıştınız siz değil mi?' diye iğneleyici laflarına devam etti.
Yutkunarak 'ondan neden bu kadar nefret ediyorsun anlamıyorum kötü birisi değil o 'dediğimde 'sen onu ne kadar tanıyorsun ki hakkında çıkarım yapıyorsun ' dedi sert bir şekilde.
'Tanımıyorum ama hissediyorum iyi davranıyor bana kimsenin bilmediği şeyleri biliyor hakkımda ve emin ol bana karşı çok kibar en önemliside beni anlıyor 'diyerek onu savunduğumda.
'Aptalsın sen aptal süzme bir salaksın her defasında bunlara kanmandan bıktım seni kaybedemem anlıyor musun? Sen benim ikizimsin ve eğer onunla konuşmaman için senin yüzüne bakmamam gerekiyorsa bunu yaparım, seni korumak için her şeyi yaparım onunla arana mesafe koyana kadar sakın benimle barışmayı bekleme o manipülatif piç ile konuşmayı bırakınca gel ' dedi ve yerdeki çantasını aldı. Afallayarak arkasından baktım ve koşarak yanına gittim 'bensiz mi gidiceksin okula ?' diye sorduğumda 'onunla konuşacak mısın?' diye sordu.Bir an sorusuna bir şey diyemedim o ise sessizliğime karşılık 'o zaman şöförle gelirsin' diyerek üstüne ceketini attı ve direk çıktı kapının aralığından onu almaya gelenin Atlas olduğunu anladım onun arabası burdaydı kapıyı çekti ve beni yalnız bıraktı.
YOU ARE READING
On ikiden önce
Teen FictionHayatımıza giren insanlar hep kalırlar mıydı? . . . . Ben anlatmak istemiyorum bir şey olmadı 'dediğimde bana biraz daha yaklaştı ve iyice bacaklarımın arasında yerini aldı . Öpücek miydi beni? Şu anda ,hemen heyecan titreyen ellerimi saklam için yu...