ONE

85 13 0
                                    

"Chloe beni dinliyor musun?"

Şu sıralar herşeyden nefret ediyordum. Okuldan,derslerden,olmayan ailemden, şu an bana bağıran Bayan Çok bilmiş Monnathan'dan..
Siktiğimin Edebiyat dersinde,siktiğimin sesi kulaklarımda yankılanıyordu. "Chloe kendine gel!" dedi kalçalarını sallaya sallaya yanıma gelirken. "Peki Bayan Monnathan" demekle yetindim. Çünkü bu kadınla cidden yüz göz olmak çok berbattı. Tabiki 8.sınıfta yaşadığım o olaydan bahsetmiyorum(!).
Gözlerimin içine iğneli bakışlarından birini atarken ,arkasından dilimi çıkardım. Tamam fazla çocukça ama dil çıkarmayı cidden seviyordum. Bu hareketimden dolayı bikaç kıkırtı duyunca kendimi kazanmış gibi hissetmekten alamadım. "Sayfa 136'daki denemeyi okumak ister misin Adams?"

Tanrım bu kadının benle derdi neydi? Cidden son 2 gündür benle kafa buluyormuş gibi hissediyordum.
Yüzüme epey yapay bir gülümseme yerleştirip "Elbette" dedim. Dediği sayfayı okumaya başladım. Metnin fazla uzun olduğu söylenemezdi. Zaten bittiğinde de zil çalmıştı. Tam çıkmadan Bayan Monnathan "Chloe sen kalıcaksın" dedi. Sesi kararlı ve pürüssüz çıkmıştı.
Kalçalarının o güzel siyah elbiseyi yırtmaması için Tanrı'ya epey yalvarmıştım. Tam anlamıyla herkes çıktığında o sesi duydum. Kararlı,otoriter,kendine olan güven..
"Son zamanlarda çok dalgınsın Adams" dedi. Sesindeki soğukluk heryerden farkedilirdi. Zaten bana sıcak olmasını isteyen kimdi. " Evet,efendim" dedim. Yetmemiş gibi yüzüme beklenti içinde bakınca devam etme gereği duydum. "Bilirsiniz üniversite sınavı yaklaşıyor."

YALAN!

Söylediğim şey kesinlikle yalandı. Tek derdim bu lanet liseden kurtulmaktı. Üniversite sınavımın iyi geçeceğine adım gibi emindim. Tamam derslerim kötüydü ama sınav zamanı çalışırsam elbette iyi bir not alırdım. Üniversite için sadece para gerekiyordu. Bu yüzden haftalardır Target'ta çalışıyordum.

-----

Daha bugün gelen çömezlere dikkatlice baktım. Genelde kızların çalıştığı bir yerdi Target ama şuan karşımda 15 erkek dikiliyordu aralarında mor renk gormeyi beklemiyordum .Kesinlikle çalışmaya geldiklerine emin değildim ama kendine emin duruşlar ve patrona yalanmaya çalışmalar. Hepsini ben de yapmıştım. Zaten çalışan sayısı çok azdı. Büsbüyük bir mağazada sadece 5 kişi çalışıyorduk. Tabiki daha fazla para alıyorduk ama şuan karşımda duran erkek sürüsüyle bunları düşünmek cidden zordu.

Arkadan kararlı adımlarıyla Bay Colleman gelirken iki parmağıyla yaptığı hareketten beni yanına çağırdığını anlamıştım. Hızlı adımlarla yanına gittim. "Depoyu biliyorsun değil mi Adams?"
Tabiki biliyordum. O depoyu çalışan herkes bilirdi. Yani biliyorlardı heralde. "Evet ,efendim." dedim. "Oradaki önlük sepetini getir. Hemen!" dedi otoriter ses tonuyla. 50'li yaşlarda olduğuna emindim.
Cidden bazen oldukça kaba, bazen de oldukça kibar olabiliyordu.

Depoya gidip Target önlüklerinin olduğu sepeti sürükleyerek kasaların bulunduğu yere götürdüm. Dağıtmamı anlatan bir işaret daha yapınca cidden ne kadar çok işaret dili kullandığını düşünüyordum. Cidden bu adam çok değişikti. Aslına bakarsanız cidden bir okul müdüründen farkı yoktu ve de cidden cidden kelimesini fazla kullanıyordum.

Kel ve göbekli bir okul müdürünü aratmıyordu. Mesela bir insanı kel ama göbeksiz gördüğümü sanmıyorum. Ya keldir ya da göbekli diyemezsiniz. Çünkü bir insanı tamamlayan şey kelliği ya da göbeğidir. Ayrılmazlar. Kel ve göbek ; süt ve kahve gibi ya da ne biliyim sutyenle külot gibi. Tamam fazla abartmış olabilirim. Ama kesinlikle ayrılmaz ikili olduklarıni açıklamaya çalışıyordum.
Bu sırada herkese önlükleri dağıtıp Bay Colleman'ın yanına geçtim.
"Burası ciddi bir müesese beyler. Burada çalışmak herkesin arzuladığı bir şeydir." Cidden de öyleydi. Başka mağazalarda da çalışabilirdim ama Target'ın cazibesine kapılmamak mümkün değildi. Eminim herkes Target önlüğü giymek isterdi."... 500 küsür kişinin arasından burda olmayı hak ettiniz. Tebrikler. Her mağazada olduğu gibi Target'ta da bazı kurallar vardır. Kurallara uyulmazsa arkanızdaki kapıyı veya benim arkamdaki kapıyı kullanabilirsiniz. Daha önce hiçbirinizin bir mağazada ya da herhangi bir yerde çalışmadığınızı biliyorum. Target yıllardır kendi çalışanlarını kendi yetiştiriyor. Kurallar ise öncelikle Target'ı ayakta tutan şey olan sadakat, özveri..."

Artık dinlemeyi kesmiştim çünkü beni ilk işe aldığında da bişeyler vırıldamıştı. Cidden dedikleri o gün de bugünde hiç umrunda olmadı. Önümde duran topluluktan kimsenin bu konuşmayı dinlemediğini biliyordum. Çünkü herkes biyerleriyle oynuyor ya da etrafa göz atıyordu ya da sadece başlarını sallıyorlardı. Ben dahil. Ama ismimi duyunca dinlemeye başladım. Zorunda kaldım da diyebiliriz. "Chloe, Mike sende" Öncelikle şunu söylemeliyim ki demek istediğini cidden anlamamıştım ama bana arkasındaki çocuğu işaret ettiğinde yanına gittim. Sırıtıyordu. Kelimenin tam anlamıyla sırıtıyordu ve sanırım fazla şirindi. Onun bu kadar şirin olması benim de yok yere gülümsememi sağlıyordu Tüm sevecenliğiyle " Target'a hoşgeldiniz" dedi.
"Sesini kes!" Dedim.

INFINITY ||Michael CliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin