Beyoğlu Tarlabaşı bana göre efsaneler mahallesidir. Kimse sanırım Beyoğlu semti için alışveriş merkezi olan İstiklal Caddesi hariç arka mahallelere hiç iyi gözle bakmaz ve kim bilir orada da gayet nezih insanların oturabileceğini aklına bile getirmez eski, yıkık ve virane de olsa o evlerde yaşayan tatlı ihtiyarları, minik çocukları, gariban Anadolu insanını bilmez eh insanların aklında hep "Beyoğlu bitmiş, insanları tükenmiş orada ahlaklı bir hayat kalmamış" düşüncesi vardır. Haksız da sayılmazlar ama hani kurunun yanında yaş da yanar ya burada kötünün yanında iyiler tamamen yok sayılmış.
İşte bir gün yolum İstiklal Caddesine düştüğünde işlerimi erken bitirdim ve şirkete geri dönmeyeceğimi haber verdim maksadım Tarlabaşı'nda oturan çok eski aile dostumuz Mahinur Hanım teyzeyi ziyaret etmekti. Çok memnun oldu beni görünce yemeğe kalmamı istedi hatta ısrarla gece yatıya. Beni bırakmayacağını söyledi.
"Bunca zamanın hasreti ancak çıkar deli kız ne kadar uzun zaman oldu sen buraya gelmeyeli biliyor musun?" dedi ve bir kez daha sıkıca sarıldı bana. "Tonton teyzem benim seni kırar mıyım kaldım gitti." dedim. Yukarı çıkarken eski günler aklıma geldi yine bir ürperdim çünkü yüz elli senelik bu üç katlı evin ne hikayelerini dinleyerek büyümüştüm. Merdivenler tamir görmediğinden üstüne basılınca her yıl biraz daha fazla gıcırdar hatta bazılarının kenar parçaları kırıldığından içi görünürdü. Çocukken meraktan hem içini kurcalar hem de sanki bir kımıltı görmüşüm gibi çığlık atarak kaçardım.
Elbette şimdi kırık yerlerin aralarında öcü değil yılların toz birikimleri olduğunu bildiğim halde ürpermekten kendimi alamadım. Tonbiş teyzem benim her gün onca merdiveni iki büklüm süpürür de evin eskiliğinden doğru dürüst belli bile olmazdı. İlk sarmaş dolaş tan sonra hiç üşenmedi ağrıyan kambur sırtına rağmen bana mantı yaptı akşam yemeği için. Birlikte eski anıları tazelerken üzeri mis gibi kokan tere yağıyla ve naneyle renklendirilmiş bol sarımsaklı yoğurtlu, domates soslu mantılarımızı afiyetle yedik. Yoğurdu da katiyen bakkaldan almaz daima taze süt alır ve kendisi o eve gelin geleli elli yıldır kullandığı pırıl pırıl kalaylı bakır kabında yapardı. Yoğurdun üzerine örttüğü o bembeyaz tülbent hiç mi eskimezde rengi değişmez?
