3.

24 3 0
                                    







                                          Biraz kitapları karıştırdım. Zil sesi ne benzer ses daha bir net kulağıma geldi. Ürperiyorum kendime de kızıyorum bir yandan nedir bu halin diye. Burada ilk defa kalmıyordum ya... Bu ev Ermenilerden kalmış savaş zamanı bırakıp gitmişler. Tabi teyzemler bir banka vasıtasıyla kirasını ödüyorlardı. Düşündüm ki bu kocaman üç katlı binada kimler kimler yaşamış. Benim gibi kimler doğmuş. Kim bilir bazıları da can vermiş.





                                  Soğuktan mı düşüncelerimden mi bilmem üşümeye başladım. Hemen bana verilen mis gibi sabun kokulu geceliği giyerek yatağıma girdim. Hiçte uykum yoktu ki, yarını düşünmeye başladım. Buradan hangi otobüsle iş yerime varabilirim diye ya da: "Taksi dolmuşlamı gitsem daha çabuk giderim acaba?" Yarın işlerim çok yoğun birkaç toplantı var şirkette. "Önce eve gidip şık bir şeyler mi giysem acaba? Yok yok geç kalırım o zaman..." diyerek.





                                İşte yine duydum o sesi. Tanrım ben iç dünyamda uydurup kendimi mi korkutuyordum yoksa hayalet falan mı var buralarda? Yok canım böyle şeyleri biri anlatsa çok gülerim. Saçmalama diye kendimi teskin etmeye çalıştım ama olmadı. Işığı açtım çantamdan bir sigara çıkarıp yaktım, perdeleri açtım sakinleşmeye çalıştım. Ya da tıpkı çocukken yaptığım gibi "ben korktum" diye Mahinur teyzenin koynuna mı girsem gene diye düşündüm. Tabi otuz yaşıma yakıştıramadığım için hemen vazgeçtim.





                                Ama korkunun da yaşı olmaz ki!" diye söylenerek. Çok yakından gelen bir ayak sesiyle iyice titremeye başladım. Evler de birbirine o kadar yakındı ki ayak sesi bu binadan mı yoksa yan binadan mı geliyor o da belli değildi doğru dürüst.

KACIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin