Çoğu insan için sıradan sayılabilecek bir güne uyanmıştım. Annemin ölümünün üzerinden iki sene geçmişti, normal '18 sendromu'ndakiler ne yapıyorsa benim de onları yapmam gerekiyordu.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabımın karşısına geçip okul için hazırlandım. Zaten hazır olan çantamı da alıp aşağı kahvaltı sofrasına indim.Babam erkenden işe gitmişti bile, onu özellikle şu günler daha az görüyordum.
Kahvaltımı bitirdikten sonra montumu giyip okul çantamı da aldıktan sonra okula doğru yürümeye başladım. Aslında babam bana özel bir şoför tutmayı ya da kendisinin okula bırakmasını daha önce teklif etmişti ama ben o kadar kısa bir yol için arabaya binmek istemiyordum. Hem yürümek bana iyi geliyordu.
Kulaklıklarımı takıp okula yürümeye başladım. Okula vardığımda yine her zamanki lise ortamını görmeye alışık olduğum için sınıfa doğru yürüdüm. Sırama oturup çantamı boşaltacağım sırada Derin geldi.
"Günaydın canım."
"Günaydın tatlım." diye cevap verdim. Derin benim en yakın arkadaşımdı ve oldukça güzel bir kızdı.Yüzüme baktı ve sanki sorması gereken bir soruyu sormaya tereddüt edermiş gibi konuşmaya başladı.
"Sizin evde işler nasıl ? Hala babanla çok konuşmuyor musunuz ?"
Derin de son iki senedir olanları biliyordu ve annemin ölümünden sonraki depresyon dönemimi atlatmamda çok yardımcı olmuştu.
"Normal konuşuyoruz. İkimizde gereksiz konuşmalardan uzak durmaya çalışıyoruz denebilir. Çünkü ne zaman konuşmaya başlasak konu dönüp dolaşıp yine anneme geliyor."
"Babana kızmamalısın. Sonuçta o da senin kadar zor zamanlar geçirdi ve onun da hala bakması gereken küçük bir kızı var."
"Biliyorum, biliyorum. Hatta sırf bu yüzden babama yük olduğumu da düşünmüyor değilim. Ama sanırım gittiğim her yerde insanlara yük olacağım için şimdilik bizim evde kalsam iyi olur." dedim sıkıntıyla.
"Ya babana yük olmak da ne demek ? Sen böyle bir olayda oldukça normal tepkiler verdin bence. Her insan senin gibi şeyler yaşayabilirdi."
Derin her zaman yaşadıklarım karşısında 'olaylar' demeyi tercih ederdi çünkü 'depresyon' diyince yeniden depresyona gireceğimi falan sanıyordu. Aslında çok da haksız sayılmadığı için bende onun konuşmasına karşı çıkmıyordum.
Sessiz kaldığımı ve konuşmam gerektiğini fark ettiğimde iş işten çoktan geçtiği için Derin konuşmaya başlamıştı bile.
"Herneyse. Bugün son iki ders klüpler var biliyorsun. Kütüphanecilik ve spor klüplerini seçtiğin için ilk klüp dersinde bahçeye, ikinci klüp dersinde de kütüphaneye gideceksin. Son ders haricinde beraberiz." dedi sırıtarak ve önümdeki yerine oturdu. Bende sırıttım ve hocamızın gelmesiyle derse başladık.
Klüp dersine kadar günüm oldukça sıradan geçti. Derslere girip çıktım, yemekhaneden yemeyimi yedim ve Derin'le vakit geçirdim. İlk klüp dersine geldiğimizde Derin'le soyunma odasına gidip spor kıyafetlerimizi giydik. Bugün hava çok fazla soğuk olmadığı için dersi bahçede yapacaktık.
En sevdiğim spor hocamız geldi ve herkesi voleybol oynaması için eleşleştirdi. İlk önce kendisi yapacağımız temel hareketi gösterdi sonra da her birimizi izlemeye başladı. Bizde Derin'le gayet uyumlu bir çift olarak oynamaya başladık.
İşte o zaman oldu. Yine yapmıştım. Biz farkında olmadan rutin hareketlerle voleybol oynarken biraz ileri atmamla Derin karşılamak için topu biraz sert attı. O sırada tek gördüğüm kafama doğru gelen sert bir voleybol topu olduğu için bende ellerimi çapraz yaparak kafamın üstünde birleştirdim.
Böylelikle kafamı koruyacağımı sanıyordum ama nasıl yaptıysam top kafama bile gelmedi. Sadece ellerimin biraz ilerisinde bir güç dalgası hissettim, ardından da topun düşme sesi. Topa hiç dokunmadan bir güç dalgası oluşturarak topu geriye tepmiştim.
Daha önce bikaç sefer buna benzer açıklanamayacak türden olaylar yaşamıştım ama her seferinde bunu nasıl yaptığımı daha da merak ediyordum. Bu özel güç her zaman olmuyordu, sadece tehlike arz ettiği zamanlarda meydana çıkıyordu. Tabiki bu sadece 'kendini koruma gücü'yse. Başka güçler de vardı.
"Alya! İyi misin ?"
Derinin sesiyle kendime geldim ve başıma toplanan bikaç arkadaşımla öğretmenime açıklama yapmaya çalıştım.
"İyiyim ya. Sadece kollarımı çapraz yaptığım için kollarıma geldi bir sorun yok."
Öğretmenim betimin benzimin attığını anlamış olacak ki beni lavaboya elimi yüzümü yıkmaya gönderdi.
Lavaboya gidip yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım. Annemin ölümünden beri böyle tuhaf olaylar yaşadığım oluyordu. Açıklayamadığım olaylar. Çünkü nedenini bende bilmiyordum. Neden böyleyim, güçlerim nasıl ortaya çıkıyor, benim gibi başka insanlar da var mı soruları beni hep mağlup ediyordu. Bazen bunun ödül mü ceza mı olduğunu da kestiremiyordum çünkü insanlardan saklamak için fazla zahmete girmiştim.
Ellerimi kurulayıp lavabodan çıktığımda tenefüs zili çoktan çalmıştı. Bende üzerimi değiştirip kütüphaneye gitmiştim.
Ders zili çaldığında öğretmenimiz geldi ve bugün istediğimiz kitabı okuyabileceğimizi söyleyip bizi serbest bıraktı. Bende her zamanki yerime geçtim.
Burası kitap raflarının arasında kalan ve önden gözükmeyen çok güzel bir yerdi. Elime bir kitap aldım ve okumadan önce camdan dışarıyı izleyip düşüncelerime odaklandım.
Acaba neden annemin ölümünden sonra böyle şeyler yaşamaya başlamıştım ? Annemle ya da ölümüyle bir alakası var mıydı ? Peki ya annemin bana verdiği bu taş ne işe yarıyordu ? Beni nasıl koruyacaktı ? Daha önce aklımdan bu sorulara birçok cevap vermiştim ama yinede kesin bir şey söyleyemiyordum.
Hava spor dersinden sonra bozmuştu ve gökyüzünde kara bulutlar dolanıyordu. Yağmurun ve yağmurun getirdiği huzurun üstümde bıraktığı etkiyi seviyordum. Uykumun gelmesiyle birlikte hırkama daha da sokuldum ve dışarda koştuşuran insanları izlemeye koyuldum.
İşte tam o sırada siyahlara bürünmüş bir insan gördüm. Yüzü siyah kapşonundan dolayi gözükmüyordu ama vücut hatlarından erkek olduğunu anlayabiliyordum. Ve siyahlara bürünmüş kişi doğrudan bana bakıyordu. Bende biraz ona baktım, sonra yüzümü çevirdim. Tanımadığım insanlar bana baktığında oldukça rahatsız olurdum. Ama bu gördüğüm insanlar içinde bana en uzun süre bakandı. Acaba beni tanıyor muydu ?
Multimedya : Alya'nın okulu
Bu bölümde konuyu biraz daha belli etmeye çalıştım, zamanla bütün sırları anlayacaksınız keyifli okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ
Chick-Lit"Biz neyiz biliyor musun ?" dedi kulağıma fısıldayarak. "Neyiz ?" dedim. "Gri'yiz." dedi. "Ben zifiri bir siyah, sen parlak bir beyaz. Öyle ki ikimiz de bu özelliğimizi hiç kaybetmeyeceğiz ve birbirimize karışarak Gri olmaya devam edeceğiz." Gözle...