5. Bölüm

58 6 1
                                    

5. Bölüm

"Esila!" "Hadi uyan!" diye bağıran Kayla'nın sesiyle uyandım.

Yatağımın başında uyanmamı bekliyordu. "Hadi uyan bugün yapılacak çok işimiz var." Dedi ve odadan çıktı.

O çıkınca bende kalkıp banyoda elimi yüzümü yıkadım. Sonra yatağımı topladım.

Çantamdan zaten az olan kıyafetlerimi dolaplara yerleştirdim. Altımdaki eşofmanı çıkartma gereği duymadım bu yüzden sadece üzerimdeki tişörtü değiştirip aşağı indim.

Aşağıda çok güzel bir kahvaltı beni bekliyordu. "Çok güzel görünüyor." Dedim. "Biliyorum çünkü ben yaptım." Gözlerimi devirip masaya oturdum. Ve tam anlamıyla yemeğe gömüldüm.

*

Kahvaltımızı yapıp masayı toplamıştık. Şimdi de salonda oturuyorduk.

"Esila, bir şey konuşmamız lazım." Dedi Kayla.

"Tamam."

"Bak, bu kimyasal madde sadece Türkiye'ye değil, tüm Dünya'ya yayıldı."

Bunu duyunca yaşadığım şokla gözlerimi büyüttüm.

"Şaşırman normal tabii. Ben de bu haberi başka bir ülkede yaşayan benim gibi doğuştan güçlere sahip olan bir arkadaşımdan öğrendim. Ancak orada insanlar bu duruma çabuk adapte olup güçlerini kullanmayı öğrenmişler. Kendini kontrol edemeyenleri zindanlara atıyorlarmış zaten."

"Yuh!"

"Yavaş. Her neyse benim diyeceğim o ki; ticarette yavaş, yavaş devam etmeye başlamış. Ben de oraya yola çıkıp bize bu süre boyunca gerekebilecek şeyleri alacağım. Sana da kıyafet alırım hem."

"Ne yani bu süre boyunca evde tek başıma mı kalacağım?"

"Evet. Ama..." dedi ve ayağa kalkıp yukarı çıktı. Sonra çok geçmeden elinde bir kutu ile aşağı indi.  Gelip yanıma oturdu ve kutuyu açtı. İçinde bir sürü kristal taş vardı. İçinden bir taneyi aldı bu sırada taşı havaya kaldırdığı için ipleri yeni gördüm ve bunların birer kolye olduğunu fark ettim.

"Bunlardan bir tane sen bir tanede ben takacağız. Bu sayede iletişim kuracağız."

Anlamayan gözlerle ona baktım. Gerçekten hiçbir şey anlamamıştım.

"Bak şimdi bu tak ve mutfağa git daha sonra taşa dokunup bana bir şeyler söyle. Telefon gibi."

Dediğini yapıp kolyeyi taktım ve mutfağa gittim. Kolyenin ucundaki taşı elimle kavrayıp, "Ses deneme..." dedim.

"Esila?" diye bir ses duydum. Taştan geliyordu bu ses.

Hemen salona koştum. "Bu inanılmaz bir şey!"

"Evet, evet, biliyorum." Dedi ve ardından sözlerine devam etti "Ben hazırlanayım. Malum, bu gece yolculuk var."

"Ne? Bu akşam mı gidiyorsun?"

"Evet. Acele etmem lazım. Eğer benimde güçlerim olduğunu öğrenirlerse buraya baskın yapabilirler. Oradan silahta alacağım."

"Peki!" diyip odama çıktım.

*

Neredeyse akşam olmuştu ve Kayla hala odadan çıkmamıştı. Neredeyse sıkıntıdan patlamıştım. Bu süre boyunca odamdan hiç çıkmamıştım. Odada sıkıldığım için salona geçmiştim bende en sonunda. Şimdi de boş, boş salonda oturuyordum.

Yukardan gelen tıkırtılarla başımı merdivenlere çevirdim. Kayla sonunda inebilmişti.

Sırtında kocaman bir sırt çantası vardı. "Hemen gidiyor musun?" dedim.

"Evet. Ne kadar erken çıkarsam o kadar iyi. Bir şey olursa benimle mersy taşı sayesinde iletişime geç. Baskın yapmaya gelirlerse, Tüm kapıları ve pencereleri kilitle."

Sonra dış kapının yanındaki kırmızı düğmeyi gösterdi. "Sonra da bu düğmeye bas bu sayede evin savunma mekanizmasını çalıştırmış olursun. Tüm bunları yaptıktan sonra bodruma git ve kendini oraya kilitle."

"Tamam." Dedim.

Sonra kapıya doğru yürüdü. Bana el salladı ve gitti.

*

Kayla gideli tam bir hafta olmuştu. Resmen sıkıntıdan patlıyordum. Bu süre boyunca Kayla ile iki kez konuştuk. İşleri uzayabilirmiş.

Ben yine düşüncelere dalmışken kapı çaldı. Birden endişelenmiştim. Kim olabilirdi ki? Kayla olamazdı. En son dün konuşmuştuk. Dönmesi bu kadar kısa süremezdi. Çünkü oraya gitmesi bile iki gün sürmüş.

Ben bunları düşünürken kapı ısrarla çalmaya devam ediyordu. Kapıya doğru gidip delikten baktım. Biri kız diğeri erkek iki kırmızı saçlı genç vardı kapıda.

"Kimsiniz?" diye sordum güçlü tutmaya çalıştığı sesimle.

"Ben Ekim. Yanımdaki de kardeşim Eylül." Dedi erkek olan.

"Eee? Bana ne bundan burada işiniz ne?"

"Ailemiz bizi sana yönlendirdi buraya."

"Bekleyin." Dedim ve kapıdan uzaklaştım.

Boynumdaki mersy taşına elimle dokunup "Kayla?" dedim.

"Evet? Ne oldu?"

"İki genç geldi. Onları buraya aileleri yönlendirmiş. Ne yapmalıyım?"

"Demek öyle... Soy isimlerini sor."

Tekrar kapıya yaklaştım ve "Soy isminiz?" dedim.

"Taşdelen." Dedi yine erkek olanı.

Bu sırada elim hala taşta olduğu için Kayla da duymuş olacak ki, "Al onları içeri." dedi.

"Şimdi işlerim var, sonra konuşuruz." Dedi ve kapattı. Kapattığını taşın tekrardan açık mora dönüşmesinden anladım.

Daha sonra derin bir nefes alarak kapıyı açtım...

*

Herkese merhaba! Oy gelmesine rağmen bölümü yayınlayamadım. Bu yüzden çok üzgünüm. Hikaye gittikçe büyüyor ve ben çok mutluyum. Hikayenin kitlesi biraz artınca hikayeyi düzenlemek için ara vereceğim bilginize. Yeni bölüm her zamanki gibi +1 oydan sonra gelir. 

Görüşmek üzere!

Dışlanmış(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin