ÖLÜM OYUNU - Başlangıç

45 2 2
                                    

Uykudan uyandığımızda etrafımıza bakındık. Ormana benzer bir yerdeydik ve yanımızda sadece üç tane küçük sırt çantası vardı. Hemen içlerine baktık. Benim çantamda bir uyku tulumu, iyileştirici bir merhem, tahtadan bir yay, ok kılıfı, on veya onbeş tane ok vardı ve içi boş bir su matarası çıktı. Louis (Luis)' in çatasında ise bir avcı bıçağı, sıcakta soğuk, soğukta ise sıcak tutan bir ceket ve dalga geçer gibi bir çift çorap çıktı. Francis (Fransis)' in çantasında ise kurutulmuş bir biftek, küçük bir savaş baltası ve -benimkine benzer ama daha gelişmiş- bir uyku tulumu çıktı. Acaba en mülakatta en çok puan (97 puan) alan Adam (İdım)' in çatasında ne çıkmıştı. Bizim karnımız açtı ve kötü de olsa bir barınak yapmamız gerekiyordu. Louis (Luis) ve Francis (Fransis) barınak için malzeme toplamaya gittiler, beni ise avlanmaya gönderdiler. Hayatımda hiç avlanmamıştım. İlk önce bir ağaca nişan aldım yayımı gerdim ve ağacı hedef alarak oku bıraktım. İlk atışta ağacı vuramadım. Sonra tekrar yayımı gerdim ve oku bıraktım. Ağacı vurdum. Sonra gidip attığım iki oku aldım ve geri kılıfına koydum. Bir av aramaya koyuldum. Gözlerime inanmıyordum önümde bir ceylan vardı. İçimden "Acaba vurabilecek miyim?" diye geçirdim. Yeniden yayımı gerdim -bu sefer canlı bir hedef için- ve okumu bıraktım. Okum hızlı bir şekilde ceylanın sırtını sıyırarak geçti. Ceylan kaçıyordu. Artık vurmam imkânsızdı. Bende ormanının derinliklerine doğru yürümeye başladım. Bir tavşan sürüsüyle karşı karşıya kalmıştım. Çok hızlı olmalıydım çünkü birine ok attığım anda öbürlerinin kaçmaması gerekiyordu. Hemen yayımı gerip hızlıca ardarda üç atış yaptım hiç nişan alamadığım halde gayet iyiydim. İlk atışta bir tavşan, ikincisi fiyasko oldu ama öyle birşey oldu ki inanamadım. Son ok iki tavşanı birden vurmuştu. Okları tavşanların içinden çıkardım. Okları toprağa silip kılıfına koydum. Geri bölgemize dönerken yolumu kaybettim, kaybettiğim için sevinçliydim çünkü bir göl bulmuştum. Gölden matarama su doldurdum. Sudan çok küçük bir yudum aldım. Su temizdi içilebilirdi. Suda bir sürü balık vardı. Okun birini mızrak gibi kullanarak üç tane balık yakaladım ve oku kılıfına koydum. Hiç okum eksilmemişti. Ben bu kadar iyimiydim diye kendi kendime konuşuyordum. Zar zor kendi bölgemizi buldum. Louis (Luis) ve Francis (Fransis) çoktan gelmişlerdi. Francis (Fransis) bana gelip "Nerede kaldın John (Con)" dedi. "Johns (Cons)" dedim. "Anlamadım" dedi. "Asıl adım Johns (Cons)" dedim. "Pardon bilmiyordum." dedi. Louis (Luis) bizi çağırdı ve barınağı yapmaya başladık. Bambuları dizip sarmaşıklarla bağladık ve ormanda buldukları dev gibi yaprağı Louis (Luis) ile ben barınağın üzerine koyduk. Barınak çok iyi değildi ama yine başımızı sokacak bir yerimiz vardı. Avladığım tavşanları ve balıkları pişirip yedik. Vakit çok geçti. Uyumadan önce Bulduğum gölü anlattım. İkiside "Çok iyi" dedi. Louis (Luis) ise "Bu yiyecekler ve malzemeler bize yetmeyecek" dedi. Francis (Fransis) de "Bir gruba saldırsak yiyecek ve malzemelerini alsak olur mu?" dedi. Benim aklıma bir fikir gelmişti. Hemen söyledim "Bir gruba saldırmak yerine ittifak kuracağız ama sahte bir ittifak olacak bu" dedim. İkiside şaşkın şaşkın bana baktı. "Tamam" dedim ve devam ettim "İttifak kurduğumuz grupla birlikte bir kaç saldırı yapacağız ve en sonunda onları da öldüreceğiz ve herşeyi ellerinden alacağız sonuçta savaşta herşey mübahtır." dedim. İkisinin de hoşuna gitti yüzlerinden belli oluyordu. Ben "O zaman yarın erkenden kalkıp planı devreye sokuyoruz tamam mı?" diye sordum. Onlarda"Tamam" dediler ve uyumaya başladık. Sabah uyandığımızda Daker (Dekır) karşımızdaydı. Bize bakıp pis pis sırıtıyordu. Ne yapacağımızı bilemedik. Bir anda sıçrayıp koşmaya başladım. Kaçarken şansım varmış ki elektrik yüklü bir avcı bıçağı yanımdan geçti. Hâlâ kaçıyordum. Bir an için "Acaba Daker (Dekır)' ın bir zayıf yönü var mı?" diye düşündüm. Daker (Dekır) iri yarı bir insandı -insana benziyordu- gövdesi çok büyük olduğu için belki ağaca çıkamazdı ama bu sadece bir öngörüydü. Bir umutla ağaca çıktım. Tahmin ettiğim gibi Daker (Dekır) ağacın yarısına kadar çıktı ama daha fazla çıkamadan aşağı düştü ve bana dönüp "Bu iş burada bitmedi!" diyerek bağırdı. Artık onunla düşmandık. Bir kaç saat ağaçta oturduktan sonra bölgemize geri döndüm. Francis (Fransis) ve Louis (Luis) yoktu. Onları bulmak için bağırmaya başladım. Francis (Fransis)' in ormandan ağlama sesi geliyordu. Hemen sesin geldiği tarafa doğru yürümeye başladım. Okum ve yayım elimde tetikteydim. Oraya gittiğimde Francis (Fransis) bana dönüp ağlayarak "Louis (Luis) öldü, Daker (Dekır) öldürdü. Hiçbirşey yapamadım." dedi. "Üzülme" diyerek ona sarıldım. Louis (Luis)' in çantasınıda alıp bölgemize döndük ve uyumaya başladık.

ÖLÜM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin