•KZ•BÖLÜM 2•

131 17 2
                                    

MULTİMEDYADA AYAZ VAR :*

Annemle biraz dertleşip sarıldıktan sonra saatin geç olduğunu farkettik. Annem biraz uyuyacağını söyleyip odasına gitti. Babam hala gelmemişti. Benim ise kafam hala doluydu ve bu şekilde uyuyacağımı sanmıyordum. Yatağıma uzanıp biraz gözlerimi kapatmayı denedim. Haklıydım. Uyuyamayınca çareyi telefonda buldum.
Telefonum akşam yemeğinden beri komodinin üzerinde duruyordu. Şuan ise saat gece 3'e geliyordu. Telefonumu alıp bildirimlerimi kontrol ettim. Saçma whatsapp gruplarından gelen saçma mesajlar haricinde birkaç arkadaşımdan gelen mantıklı sayabileceğim mesajlara yöneldim. Herkese gerekli mesajlarla cevap verdiğimde yeni bir mesajın geldiğini gördüm. En yakın arkadaşımdan gelmişti.

BesTuğçe : " Kanka sen bu saate kadar oturur muydun ya ?"

Haklıydı. Uykuya olan düşkünlüğümü herkes bilirdi.

Umay : " İyi hissetmiyorum sadece. Bilirsin her zamanki kavga meseleleri. Uyku tutmadı. "

BesTuğçe : " Kıyamam aşkıma. Neler oldu yine anlat hadi. "

Her zaman destek olurdu bana. Kendi derdini unutur beni dinlerdi. Nasihat doluydu hep.Herşeyimi bilirdi.

Olanları anlattıktan sonra saat 6 ' ya kadar dertleştik. Gerçekten iyi hissettiriyordu Tuğçe . Çok seviyorum çok!

**

Kulaklarımı bir melodi doldurmuştu. Beni uykumdan uyandıran ne olabilirdi ki?

Kendime geldiğimde sesin okul alarmım olduğunu farkettim. Kısa bi lanet okuyup aynanın karşısına geçtim. 2 saatlik uyku ile duruyordum. Aynadaki görüntü dehşet vericiydi. Dağılmış ve karışmış saçlarım, gözaltı torbalarım ve morluklarım , ağlamaktan şişen gözlerim, silmeyi unuttuğum ve akmasında ağlamamında payı olduğu rimelim.. Harika. Bu görüntüyle yarım saat içerisinde nasıl başa çıkacaktım ?

Hızla kendimi banyoya attım. Nasılsa geç kalacağım diye düşündüğümden kısa bir duş almaya karar verdim. Duş aldıktan sonra rimelimi iyice temizleyip yenisini sürdüm. Bir kaç kapatıcıyla gözaltı morluklarımı gidermeye çalıştım. Yeterli olmamıştı ama yapabileceğim bir şey yoktu. Hızlıca saçımı kurutup saçma okul kıyafetlerini geçirdim üzerime. Ders programına göre çantamı hazırladım. 8.30 'da okulda olmam gerekiyordu fakat şuan saat 9.15'ti !

2. dersin ortalarında sınıfa girdiğimde tahmin ettiğim gibi ders coğrafyaydı. Geç kaldığıma dair özür diledim. Maruz kaldığım bir kaç bakış eşliğinde yerime geçtim ve kafamı sıraya koyup kendimi uykunun kollarına bıraktım.

**

"Uyansana artık lan. Ne uyku varmış bunda da. "

"Aynen kanka ya. Ayı gibi mübarek. "

Suratımda bi baskı hissettim o an. Ne yani? Gerçekten çanta mı fırlatmışlardı?

"Açılın kızlar bence bunu atarsam uyanır. Çekiliiiiiin!! "

"Boran mal mısın yavrum? " dedi bir başka tanıdık ses. Sanırım bizimkiler beni uyandırmaya çalışıyordu. Kafamı kaldırdığımda elinde masa tutan bir Boran , telefonla konuşan bir Özge , tırnaklarını törpüleyen cici kızımız Eda , bıkkın gözlerle bana bakan bir Çağlar ve bana sinirli gözlerle bakan bir Tuğçe ile karşılaşmıştım.

"Noluyor lan. İki dakika uyutmadınız. Boran , kuzum iyi misin ? Siz ne yapıyorsunuz burada? Kaçıncı dersteyiz? Noluyor ? Boran neden masayı kaldırdı ? "

" Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi? " diye eklemişti Çağlar. Gülüştük bizde.

"Umay ayı mısın? Tam 4 derstir uyuyosun. Coğrafyacı farketmedi seni ama biyolojicinin dersinde uyumak nedir? Kadın çıldırdı. Uyandırmaya yanına geldi ama sen ayılığını bırakmadın tabi . Uyurken bir insan nasıl ısırır anlamıyorum. " dedi Tuğçe.

"Ne ısırması?" diye soran ve korkan gözlerle bizimkilere baktım. Hadi ama, Şukufe'yi ısırmış olamam değil mi?

"Ohooo kızlar bu ne yaptığının da farkında değil. Kızım Şukufe' nin elini ısırdın . Bilirsin titizlik hastası. Elini yıkamaya çıktı bir daha da derse gelmedi. Sayende 2 dersimiz de boş geçti." dedi Boran. Elindeki masayı bırakmıştı.

"Şukufe 2 derstir el mi yıkıyor anasını satayım? Nasıl bir titizlik anlayışı bu ? Neyse sinir oluyordum zaten iyi olmuş. Geçen dönem 48 ortalamayı 50 yapmamıştı ve yaz boyu biyoloji çalışmıştım hatırlasanıza."

"Ayy evet kızım ya. Bende onun derslerinde makyajımı silmek zorunda kalıyorum. Allah'tan kapatıcılarıma karışmıyor." dedi Eda.

"Benimde istisnasız her ders telefonumu alıp öğretmen masasına koyuyor. Çıldırıyorum. Ya orda bebeğimin başına bir şey gelse?"

"Kızım sende takıntılısın telefonuna. Utanmasan kemerine dedemin taktığı telefon kaplarından alıp bir de kilit takacaksın. Psikopat!"

"Spastik!" diye cevapladı Özge Çağlar'ı. Hep böyleydi bu ikisi. Düşününce iyi bir çift olabilirlerdi aslında.

"Umay suratın mal gibi. Ne düşünüyorsun sen?" dedi Çağlar.

"Ne , ha? Hiiç. " dedim. Sanırım bu düşünceye kaptırmıştım kendimi ve suratım beni ele veriyordu.

"Umay, unutmadan söyleyeyim. Şukufe sen uyurken tekrar sınıfa uğradı. Seni yanına çağırdığını söylememizi istedi. Sanırım özür dilemeni bekliyor." dedi Tuğçe.

Ah dertsiz başıma dert aldım resmen!

"Tamam, giderim birazdan."

Kantinde biraz oyalandıktan sonra Şukufe'yi bulmak için öğretmenler odasının yolunu tuttum. Öğretmenler odasının kapısını yavaşça tıklattım. Ses gelmeyince hafifçe kapıyı aralayarak kafamı içeri uzattım. Şukufe'nin yanında öğrencisi sandığım bir çocuk vardı. İtiraf etmeliyim ki yakışıklıydı. Sanırım Şukufe Hoca beni görmüştü.

"Hah geldi o meşhur öğrencim. Gel Umay gel.. "

Ne yani? Çocuğa benden mi bahsetmişti?

Hadi ama , bu kadar da titiz olamazsın Şuki! Isırdığım elini ilk önce peçeteyle daha sonra da streç filmle sarmıştı!

"Teyzemin elini ısıran kız sen misin?" dedi ismini bilmediğim çocuk. Hesap sorar tarzda sormuştu. Hiç sevmemiştim bu çocuğu. Demekki öğrenci değil, Şuki'nin yeğeniydi. Şukufe'nin ailesinden beklemediğim bir yakışıklılıktı bu. Her neyse.

"Evet benim. " diye sertçe cevapladım. Biyolojiciye döndüğümde çocuk hala orda dikiliyordu.

"Hocam çok üzgünüm. Son zamanlarda kafam biraz dağınık ve uykusuzum. Uyurken yaptığım şeyler de bilinçli olmuyor haliyle. " dedim.

"Tamam Umaycığım tamam. Ama bir daha olursa bu sefer yanıma değil müdürün odasına çağırırım seni. "

"Tamam hocam , dikkatli olacağım. " dediğimde göz ucuyla diğer çocuğu aramıştım. Biz konuşurken gitmişti galiba. Olanları bizim kızlara anlatmak için sabırsızlanıyordum.

Hala kantinde olduklarını düşündüğümden çabucak kantine indim. Bizimkiler her zamanki masamızda oturmuş keyiflice konuşuyorlardı. Dur bir saniye.. Masada bir de yabancı vardı. Bu.. Bu o çocuk değil miydi? Şukufe'nin yeğeni olan?

KÜÇÜK ZAVALLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin