Bütün kamp heyecanlıydı, uzun süredir o kadar kalabalık takımlar halinde Bayrak Yakalamaca oynanmamıştı.
Herkes kılıçlarını biliyor, zırhlarını kontrol ediyordu.
Bayrak Yakalamaca'ya 4 saat kala Romalılar geldi. İki kamp hemen kaynaştı, yolda neler olduğunu, nerede kalacakları, Bayrak Yakalamaca'da kullanılacak taktikler, savunma ve saldırı yöntemleri... Herkes konuşur ve zırhlarıyla uğraşırken aynı zamanda savunma mekanları konusunda da uğraşılıyordu.Bunlarla uğraşırlarlen Annabeth ve Percy de listedeki dostlarının çoğuna haber verebildiler, önlem olarak da listedeki kişiler dışında kimseye söylememeleri için Styks Nehri üzerine yemin ettirdiler. Sadece Nico, Hylla, Reyna ve Frank'e söyleyememişlerdi, diğerleri düşüneceklerini söylemişlerdi.
Nico ve Hylla'ya kampta olmadıkları için, Reyna ve Frank'e de Praetor olduklarından çok meşgul oldukları için söyleyememişlerdi. Neyse ki Reyna ve Frank'in işleri çok uzun sürmeyecekti, Hylla ve Nico ise zaten kampa gelecekti.
Percy, "Kıvırcık, Tyson ve Bayan O'Leary'nin gelemeyeceğine inanamıyorum." dedi üzüntüyle. "Burada işleri olduğunu biliyorum ama onları gerçekten çok özleyeceğim..."
Annabeth, "Evet ama onları suçlayamazsın. Hem belki tekrar görüşebiliriz... Hey bak, Reyna ve Frank buraya doğru geliyorlar! Hadi onlara da haber verelim." dedi.
Onlara söyleyince bir süre hiçbir şey söylemediler, kuşkulu görünüyorlardı.
Annabeth, "Biz kontrol ettik, harika bir yer. Gelmesini bile kesinlikle görmelisiniz." dedi.
Reyna, "Eğer Percy'nin rüyasında konuşan adam gerçekten Evren'in Yaratıcısı Lord Kaos ise ve gerçeği söylüyorsa gerçekten muhteşem olmalı ve bende gelmeyi çok isterim ama Nico'nun da geleceğinden emin olmak istiyorum, gidersek ve o da gelmezse tekrar gölgelere dönmesini istemem," dedi. Son zamanlarda o ve Nico çok yakınlaşmışlardı.
Frank, "Bende Hazel'ın geleceğinden emin olmak istiyorum. Gelmek isterim ama Hazel gelmezse kesinlikle gelmem." dedi.
Percy, "Frank, düşüneceğini Söylerken Hazel da aynı şeyi söylemişti. İstersen gidip onunla konuş. Reyna, henüz Nico'ya söylemedik çünkü daha kampa gelmedi..." dedi ama Nico'nun bahsederken diplerinde durduğu belli olan birisi onun sözünü kesti.
"Yeni geldim ve kesinlikle gelmek istiyorum!"
Nico Percy'nin gölgesinin içinden çıkmıştı!
Annabeth, "Ödümüzü patlatın Nico! Bir dahakine haber verip de gelsen?!" dedi.
Nico, "Afedersin, biraz eğlenirim diye düşünmüştüm. Bu arada söylediğiniz her şeyi duydum ve bende geliyorum. Merak etmeyin, Styks Nehri üzerine yemin ederim ki siz istemediğiniz veya çok acil bir durum olmadığı sürece onaylamadığınız kimseye söylemeyeceğim." dedi.
Percy, "Peki o zaman, gece yarısında -gelecekseniz tabi- Poseidon Kulübesi'ne gelin. Reyna, Hylla'ya sen sorar mısın? Beni öldürmesini istemiyorum." dedi.
Reyna sırıtıp, "Tamamdır. Bu arada, Avcılar ve Amazonlar neye uğrayacaklarını şaşıracaklar! Son oyunun anısına harika olmasını istiyorum!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Percy Jackson - Kaos'un Oğlu
Fanfiction2 Büyük Kehanet'te, onca görevde, katıldığı onca savaşta , savaştığı onca canavarla hep babasının Poseidon olduğunu sanan Percy, asıl babasını, gücünü, kim olduğunu ancak beş yıl sonra keşfediyor. Tabi keşfettikten sonra bütün hayatı da değişiyor. B...