Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok uzaklarda çam ve kayın ağaçlarıyla ünlü, çilekleriyle, böğürtlenleriyle ünlü bir orman varmış.
Bu ormanda kendi halinde, sessiz sakin, kendi işinde gücünde yaşayan, bir tavşan ailesi varmış. Baba tavşan ormanda çalışır, ailesine yiyecek getirirmiş. Anne tavşanda evde çok güzel yemekler yaparmış. Günlerden bir gün baba ve anne tavşan öğle uykusundayken, minik tavşan evden dışarıya çıkmış. Gökyüzü pırıl pırılmış. İki hoplamış, iki zıplamış, kelebekleri izlemiş. Çiçekleri koklamış. Sağa sola bakınırken birde ne görsün az ileride, hemen önünde koskoca bir havuç tarlası ve içi havuçlarla dopdolu. Hemen havuç tarlasına doğru koşmuş. Sevinçten minik tavşanın gözleri parlamış. Sanki, çevresine ışık saçıyormuş. Tam havuçlara uzanırken: arkadan tatlı bir ses
-" Mini tavşan! Minik tavşan. Ne yapıyorsun?" demiş. Bizim sevimli minik tavşanımız önce irkildi. Sonra sesin geldiği yöne baktı. Bir de ne görsün? Çok güzel bir orman çiçeği, kendisine gülümsüyor.
-"Hey! Minik tavşan, sen ne yapıyorsun? Burada
Sevimli minik tavşan;
-"Bak, Şirin Çiçek ben burada geziyorum. Oyun oynadım. Karnım acıktı. Havuçları da bir güzel yiyeceğim."
Orman çiçeği;
-"Peki tamam ama minik tavşancık ailen nerede? Nasıl geldin? buralara. Annenin, babanın haberi var mı? Buraya geldiğinden. Senin gibi minik tavşanlar için orman çok tehlikeli." demiş.
Minik Tavşan;
-"Hayır annemin babamın haberleri yok benim buraya geldiğimden." Şöyle bir çevresine baktı. Her yer kendisine yabancı, hiç de tanıdık değil. Biraz ürkek, kaygılı bir ses ile "Hayır ben evimin nerede olduğunu da unuttum. Şimdi ben ne yapacağım. " derken,
Anne ve baba tavşan da gelmişler. İkisinin de çok korktuğu yüzlerinden ve konuşmalarından belli oluyormuş. Minik Tavşana sarılmışlar ve bir daha izinsiz ve yalnız başına evden dışarı çıkmamaları konusunda uyarmışlar. Minik tavşan da bir daha izinsiz, yanında bir büyüğü olmadan dışarıya çıkmaması gerektiğini, anladığını söylemiş.
Anne, baba ve minik tavşan evlerinin yolunu tutmadan önce Orman Çiçeğine yaptığı uyarılar için teşekkür etmişler.
-" Beni ormanda karşılaşabileceğim tehlikelere karşı uyardığın için teşekkür ederim. Biz eve gidiyoruz hoş cakalınız."
-"Aferin sözümü dinlediğin için, ben de sana teşekkür ederim. Sen çok akıllı bir tavşansın, yolunuz ormana düşerse, ailece görmek isterim, sizi. Güle güle gidiniz."
Anne, baba ve minik tavşan evlerinin yolunu tutmuşlar. Güle oynaya evlerine ulaşmışlar.
Yazan : Selçuk KOÇ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖYKÜ BAHÇESİ#WATTYS2015
HumorÖykülerle anlatabiliriz hayatı. Duygularımızın çeşitliliği yansımalı yüreğimizden geçenlerle dilimizden dökülenlere. Güzel öyküler anlatmalıyız genç yüreklere. Biraz gülümseme biraz umut, biraz hayret kalmalı taze yüzlerde. Bu bahçe öykü bahçesi, ne...