ILK GÜN

153 23 5
                                    

Günlük değil bu, öyle olsa her gün yazarım değil mi? Bugün benim için önemli bir gün, ben de bugünü kaydetmek istedim. Öncelikle Mehmet hocama çok teşekkür ediyorum. Bana hem maddi hem de manevi çok destek verdi. Sağolsun. Annem, canım annem. Kayıt olduğumu duyduğunda ilk tepkisi biraz buruk olsa da hemen yüz ifadesini değiştirip, tebrik ederim canım oğlum diyerek boynuma sarıldı. Annemi üzmek istemiyordum ama sevmediğim, istemediğim bir yerde okumak da benim için hiç de iyi olmazdı. Sonuçta hayat benim hayatım. Annem çok anlayışlı olduğu için sanırım çok şanslıyım.

"Neyse neyse yeter bu kadar" diyerek kapattım telli defterimi. Bu defter, şey, bu benim özel defterim aslında. İçine sevdiğim şairlerin şiirlerinden yazarım buna ben. Bazen de kendim karalarım işte bir iki üç..

Annemim mis kokulu ellerini başımda hissettim bir an.

"Hadi bakalım uykucu, öğlen oldu kalk artık" diyordu sultanım. Duymamazlıktan geldim önce. Sırf o gül kokulu ellerini başımda gezdirme süresi birazcık daha uzasın diye. Ama buna biraz daha devam edersem kahvaltı yerine dayak da yiyebilirdim sanırım. Aslında şu ana kadar annemden hiç böyle bir davranış görmedim de neyse işte.

"Sana da günaydın annee."

"Hala günaydın diyor ya hu, öğlen oldu oğlum ne günaydını, hadi kalk kalk."

"Tamam sultanım tamam, geliyorum, hem de aç kurt gibi."

Hemen kalkıp üstümü değiştirdikten sonra lavaboya gidip elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı masamızın baş köşesine kuruldum. Babam erken yaşta öldüğü için başka kardeşim yok benim. Olmasını ne kadar da çok isterdim. Anneme böyle söylediğimde,

"Allah isteseydi olurdu yavrum, demek ki nasip değilmiş" demişti.

Ben de anlamsızca kafamı sağa sola sallayıp, haklısın anne demiştim. Kahvaltımı yaptıktan sonra hemen dışarı çıktım. Mustafa'ya bu haberi yani lise işini haber vermeliyim. Telefondan mesaj attım.

"Nerdesin? Sana çok güzel haberlerim var. kahveye gel."

Telefonun ekranını kilitleyip cevap gelmesini beklemek için cebime koyacakken birden mesaj sesiyle irkildim. Ahh, sevgilisi olan birinin telefon elinden düşer mi hiç.

"Tamam kanka, 5 dakkaya ordayım"

Ya hu 5 dakkaya ben gidemem oraya.

"Hamdi abi, bize 2 çay verir misin?" diye seslendim Hamdi abiye.

"Tamam gülüm, hemen getiriyorum." Şu Hamdi abinin konuşmasına hastayım ya.

"Ee, ne haberi vereceksin Selim, hayırdır?"

"Sen lise işini ne yaptın?"

"Hiç sorma be kanka, ben mesleğe gidicem sanırım."

"Hadi ya, azcık sıkamadın dişini dimi. Nolurdu şimdi aynı okulda olsaydık."

"E tamam kanka sen gel mesleğe" hafif bir tebessümle söyledi bunu.

"Oldu canım başka." Diyerek yanıtladım. Sonra devam ettim:

"Ben anadoluya gidiyorum kardeşim naaber"

"Vay canına, iyi hayırlı olsun kardeşim"

"Sağol, teşekkür ederim"

Hamdi abi boşları almaya geldiğinde 1 lirayı verip çıktık kahveden. Ağustos ayının tam ortası olduğundan olsa gerek hava aşırı sıcaktı. Bu havada dışarıda durulmaz diyip vedalaşıp evlerimize gittik. Annem işe gittiği için evde yoktu. Ben de odama çekilip biraz dinlenmek istedim.






Bir ay çok çabuk geçmişti ve artık liseye başlayacaktım. O sabah normalin aksine çok erken uyandım. Hemen kalkıp üstümü değiştirdim. Okul üstümü, üniformalarımı giydim ve sessizce mışıl mışıl uyuyan annemin odasına girdim. Yanağına yüzümde bir tebessümle bir öpücük kondurdum. Annem sabah namazından sonra pek uyumazdı ama bazı günler işler çok yoğun oluyormuş, yorgun olduğu zaman sabah namazından sonra da biraz uyuyordu. Bugün de öyle bir gün sanırım.

"Bir de sol taraftan" dedi annem gülümseyerek. Kocaman bir öpücük de sol yanağa.

"Ohooo, kalk bakalım uykucu, öğlen olmadı ama sabah oldu, sen hala uyuyorsun" dedim anneme imalı imalı.

"Emredersin paşam" deyip, besmeleyle kalktı yatağından. Besmeleyi benim duymam için biraz sesli söyledi sanırım. Söylerken de yüzüme bakmasından bana bir şeyler anlatmak istediğini anladım.

"Anne hadi, okula geç kalıcam ilk günden" diyerek odadan ayrıldım. Annemi çok seviyorum ama böyle şeyler yapması kafamı karıştırıyor.

Mükemmele bir kahvaltıdan sonra dişlerimi fırçalayıp, annemin yanağına bir öpücük kondurdum bir kez daha.

"Bana şans dile okuldaki ilk günüm için annecim"

"Allah yardımcın olsun oğlum" dedi. Olsun, sanırım bu da güzel.

"İstersen seni ben bırakayım okuluna" diyerek yüzünde sevimli ve alaylı bir gülümseme belirdi annemin.

"Seni seviyorum anne" diyerek çıktım evden.

"Evet, okulun ilk günü, sakin ol Selim, artık bir liselisin. Ona göre davran, sakin ol" gibi sözlerle heycanımı yatıştırmaya çalıştım. Ve evet artık okuldayım. İlk günüm olduğu için okul çok büyük ve kalabalık gelmişti. Belki de ilkokulumun tek katlı ve 50 kişilik olmasından kaynaklanıyordu bu durum. Kayıt olduğum gün sınıfımı öğrenmiştim. Sakin adımlarla koridorda sınıfıma doğru yürüyorum şimdi. Umarım bi salaklık yapıp rezil olmam ilk günden. Koridorun köşesinden dönerken aniden önüme çıkan bir kıza çarptım. Al işte şom ağzım.

"Pa, pardon, ben özür dilerim seni görmedim yani şey istemeden oldu canın yanıyor mu?" kızın elinde sınıf defterleri vardı ve hepsi birden ayağının üstüne düşmüştü.

Hala yüzünü göremediğim kız yerden defterleri toplayarak söyleniyordu bana.

"Biraz dikkatli olsan sanırım daha iyi olur. Neyse önemli değil. Şimdi izin verirsen yoluma devam etmek istiyorum."

Son cümlesini kurarken bana bakmıştı ve bakmasıyla gözlerini kaçırması bir oldu. Ve o anda şunu farkettim, ben annemden sonra ilk defa birine kapalılığı bu kadar yakıştırdım. Şaşkın bakışlarım arasında gözden kayboldu. Ben hala çarpışmanın şokundaydım ve olduğum yerde duruyordum. Ta ki öğretmenlerden biri gelip,

"Hadi ne bekliyorsun çocuğum yürüsene" diyene kadar. Öğretmeni başımla nazikçe onayladıktan sonra sınıfa doğru yöneldim.

Sınıfa geldiğimde hiç arkadaşımın olmadığını farkettim. İlk defa kendimi bu kadar yalnız hissediyordum. Boş bir sıra baktım. Cam

kenarında, arkadan 3 önden 2. Sıra boştu. Hemen oraya oturdum. Cam kenarı en sevdiğim yerdi benim. Zira ilkokulun tamamını cam kenarında oturarak geçirdim. Herkesin bir arkadaşı vardı. Herkes birbiriyle muhabbet ediyordu. Bense zavallı kedi yavrusu gibi milleti izliyordum. Herkes tam heralde diye düşünürken gıcırdayarak beni kendine ilk günden gıcık eden sınıfın kapısı açıldı. Bu ikinci karşılaşmamız. Evet yine o kız, hani şu koridorda çarpıştığım, kapalı kız.

Evet arkadaşlar, bu da ikinci bölüm. İnşallah beğeninizi toplar. Sizden gelen yorumlara göre devam edip etmeyeceğime karar vericem. Lütfen yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin :) hepinize çok teşekkür ederim.. :))

HELÂLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin