CAMİİ

109 6 6
                                    

Kollarımı masaya yaslamış, sağ elimde çatalla yemeğimi yerken tam karşımda oturan anneme baktım. Ağzı kulaklarındaydı canımcımın. Annemi böyle görmek beni çok mutlu ediyordu.

Açıkçası ben de çok şaşırıyorum kendi halime. Canan'ı tanımadan önce dinimle ilgili hiçbir şey bilmezken, dini bir şey konuşmazken şimdiki halime gerçekten şaşırıyorum. Bu kız çok etki etti benim hayatıma. Ve etki etmeye de devam edecek gibi görünüyor.

"Ellerine sağlık anneciğim, her zamanki gibi çok güzel olmuş"

"Afiyet olsun oğlum" dediğinde yüzü gülüyordu annemin. Elimdeki kitabı gördüğünden beri hep böyle gülüyordu annem.

Masadan birkaç tabak alıp mutfağa bırakıp öyle geçtim odama. Masanın üzerindeki kitabı aldım elime. İçini karıştırmak hiç aklıma gelmemişti. Dış kabı pembemsi bir renkti ve kocaman yazıyla yazılmış, peygamberimiz yazısı direkt göze çarpıyordu. Sayfalarına şöyle kabaca bir göz attım ama bir şey çıkmadı. Zaten ben de ne çıkmasını bekliyorsam. Tekrar kitabı okumaya devam ettim.

Peygamber efendimiz, onu o kadar güzel anlatıyordu ki yazar. Yaşadıklarını, İslamiyet için nelere katlandığını o kadar muhteşem anlatıyordu ki kitabı o gece bitirdim. Saate baktığımda 23.12 olduğunu farkettim. Baya da geç olmuş.

Sırf ona daha yakın olabilmek, onun ilgisini çekebilmek için bu kitabı okudum sanırım. O bu kadar dinine bağlı biriyken benim de onun gibi olmam lazımdı. Onun ilgisini çekebilmek için...

Kitabı yarın sahibine vermek üzere kitaplarımın arasına koyarken uykum yavaş yavaş gelmeye başladı. Ben de hiç itiraz etmeden yatağıma geçtim ve tatlı bir uyku dilekleriyle gözlerimi kapadım.

Sabah annemin tatlı nidalarıyla gözlerimi açtım.
"Hadi bakalım Selim efendi, öğlen olmadan kalk" diyordu. Belli ki bu öğlen oldu muhabbetini annem iyice abartmış.

"Anne, saate baktın mı acaba sen? Henüz 7 olan saate bir baksaydın iyi olurdu sanki. Bunun neresi öğlen. Ben sabah oldu mu acaba diye düşünüyorum şu an." dedim birazcık alay eder gibi.

"Hadi hadi, çok konuşma da ekmek al gel, kahvaltımız hazır"

Aklıma Canan'la dünkü karşılaşmamız geldi ve bir anda kalbim normalinden biraz daha hızlı atmaya başladı. Hemen üstümü değiştirip çıktım evden. Dün de aynı bu saatlerdi sanırım diyerek tekrar karşılaşmamız için dua etmeye başladım. Markete yaklaştığımda biraz yavaşladım ki belki erken gelmişimdir diye düşündüm. Ama ortalıklarda kimse yok. İçeri girince de göremedim Canan'cımı. İçimden ona böyle hitap etmek geldi ben de ettim diye vicdanıma hesap verdim sanki. Bugün tek ekmek aldım. Canan olsaydı belki de yine iki ekmek alacaktım. Ama yoktu. Bütün hevesim kursağımda kalmıştı bu sabah. Güne böyle başlamak hiç istemezdim. Oysa onu görseydim ne kadar da güzel olurdu.

Yolda yaşadığım hayal kırıklığıyla mutsuz bir şekilde yürürken, ellerimin boş olduğunu farkettim. Bu kız benim aklımı başımdan alıp götürmüştü resmen. Hemen geri döndüm ve ekmekleri almak için tekrar markete girdim. Aklımdaysa bu sefer bu olayı Fatih'e anlatmamaya karar verdim çünkü onun diline dolanmak istemiyordum.

"Hayırlı sabahlar" derken biraz alaylıca güldüğünü farkedebiliyordum Fatih'in.

"Hayırlı sabahlar" diyerek aynı şekilde karşılık verdim beyfendiye. Hayır bunun nesi komik ki...

"Kızma oğlum ya, şaka yapıyorum şurda. Şaka da mı yapmayalım" derken hala gülüyordu.

"Ee, naber?" diyerek konu değiştirdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 03, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HELÂLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin