1. Bölüm

93 5 0
                                    

Multimedya Mira

            Babamın işi yüzünden devamlı taşınmak zorundayız. Bu iğrenç bir durum ama bu sefer farklı olucak. Bu sefer bir daha taşınmayacağız. En sonunda uzun süreli arkadaşlığım olabilicek. Adım Mira kısacası bana önceki arkadaşlarım Mir derdi. 18 yaşındayım. Arkadaşlarımın hepsi taşındığımı duyunca arkadaşlıklarını bozdukları için hiç arkadaşım yok. Yarın okulun ilk günü.

**********************************

          Annem başımda dikilmiş bana uyanmam için bağırıyordu.

- Miraaa! Şimdi uyanmazsan başka türlü uyandırmak zorunda kalıcam seni.
Diyince yataktan homurdanarak kalktım. Banyoya girip yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım. Iyk sabahları çok çirkinim. Odama gidip üstümü değiştirdim. Yırtık kot, üzerine yarım t-shirt giydim. Ayağıma ise siyah spor ayakkabımı giyerek aşağı indim. Annemin hazırladığı kahvaltıyı yerken okulumu düşünmeye başladım acaba nasıl bir yer. Doyunca kahvaltıdan kalktım. Odama çıkıp saçımı düzleştirdim. Sonra makyaj yaptım. Çantamıda sırtıma takıp evden çıktım. Okula doğru yürümeye başladım.

Okula adım attığımdan itibaren herkesin gözü üzerimdeydi. Erkekler yiyecekmiş gibi bakarken kızlar ölümcül bakışlar atıyordu. Hiç birini önemsemeden kıvırtarak binaya girdim. Müdür odadını aramaya başladım. Müdürün odasını ararken nereye geldiğimi bilmediğim !!için bir odaya girdim ve gördüğüm şeyin etkisinden çıkarak arkama dönüp yürüyecekken çocuğun sesini duyduğumda kafamda bir ağrı hissettim.
- Herşeyi gördü yakalayın!!

          **********************
           Gözlerimi açtığımda güneşten gelen ışıkla aydınlanan bir odadayım dememi beklerken penceresiz, duvarları siyah olan bir odayla karşılaştım. Ayağa kalkıp kapıyı yumruklamaya başladım.
- Çıkarın beni burdan, Çıkarın!
Ses yok. Daha sert kapıya vurmaya başladım.
- Kimse yok mu? İmdat!
Yaklaşan bir ayak sesi duydum. Kapıya vurmayı ve bağırmayı keserek kapıdan uzaklaşmaya başladım. Kapının kilit sesi tüm odada yankılanırken kapının açılış cızırtısı kulağa rahatsızlık veriyordu. Kapıdan içeri giren çocuk o gün okulun bodrum katındaki çıldırmış bir şekilde bağıran çocuktu. Bana her adımında ben bir adım ondan uzaklaşırken sonunda sırtım duvarla birleşti. Sesli bir şekilde yutkundum. O an çocuk kahkahalarla gülmeye başladı.
- Benden korkuyor musun?
Ondan korkmuş olamazdım, olmamalıydım. Kendimden emin bir şekilde bir adım öne gittim.
- Senden niye korkayım?
- Bilmem korkmuş bir halin vardı da az önce ondan sordum.
Dedi ve sinsice sırıtıyordu.
- Beni buradan dışarı çıkart. Hemen!
- Bana Emir Verme!
Resmen kükremişti. Şuan korkudan yerin dibine girebilirim. Ama ona belli etmemem lazım.
- Bana Bağırma!
Diye bağırmıştım. O anda çocuk üstüme üstüme yürümeye başladı.
- Seni uyarıyorum küçük kız. İleride bu okula gelmemek için dua ediceksin.
- Ben küçük kız değilim.
Diyebilmiştim sadece o ise bu söylediğime gülmüştü. Sonra kolumdan tutup dışarı çıkarttı. Beni arabaya fırlatarak oturtturdu. Ama bildiğiniz fırlattı. O da sürücü koltuğuna binip arabayı çalıştırdı. O kadar hızlı gidiyorduk ki. Korkudan gözlerimi kapatıp çığlık atmaya başladım. Koltuğu tırmalamaya başlarken araba birden fren yaptı.
- İyi misin?
Salak birde iyi misin diye soruyor. Ben burada ölüyordum be. Gözlerimi açamıyordum. Üstümde bir ağırlık vardı. Allah kahretsin benim araba fobim vardı. Araba hız yapınca sinir krizi geçirirdim.
- İyi misin? Cevap versene. Allah'ım çıldırıcam. Cevap versene kızım.
Diye bağırırken zar zor cevap verebilmiştim.
- S...sinir kı..krizi
- Hastaneye falan götürmem mi gerekiyor seni
- E..evet
Diyebilmiştim. Benim için niye bu kadar endişelendi ki şimdi bu anlamadım. Belki de bana birşey olursa kendi suçlu çıkmasın diye yapıyordur. Arabayı sürmeye başladı ama bu sefer yavaş gidiyorduk. Araba durunca kapı açılış-kapanış sesi duydum. Ondan sonra da benim kapım açıldı. Ve beni kucağına aldı!! KUCAĞINA ALDI!! Sesimi hiç çıkarmadım. Hastaneye girdiğimizi anladığımda çocuk bağırmaya başladı.
- Doktor yok mu bu hastanede ne biçim hastane len bu bi hemşirede mi yok.
Dedikten sonra beni sedye diye düşündüğüm şeyin üzerine koydu. Bir süre sonra koluma iğne girdi. Anlaşılan serum taktılar. Serum taktıktan sonra gözlerim yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Odada göz gezdirdikten sonra odada doktor ve benden başka birisi yoktu.
- Sevgiliniz sizi çok önemsiyor.
Dedi. Gözlerim bir an yerinden fırlayacakmış gibi oldu.
- Niye?
Diyebildim.
- Onu odaya almadığımız için herkese bağırıp çağırıyor. İkide bir odadan çıkan herkese durumu nasıl diye soruyor. Kapının önünden ayrılmıyor.
Doktor bunları anlatırken kıkırdıyordum.
- Ama o benim sevgilim değil.
- Peki niye sizi önemsiyor?
- Bana birşey olursa ondan hesap sorulacağını bildiği içindir belkide.
Deyip gülümsedim.
- Su verir misiniz?
- Tabikide.
Deyip bana su verdi.
- Ben çıkıyım. Arkadaşınız girsin.
Diyince kafamı salladım. Doktor çıktıktan 2 saniye sonra o çocuk girdi. Gözlerinde telaş ve korku vardı.
- İsmin ne?
Dedi ne kadar öküz bu çocuk ya.
- Mira senin?
Dedim.
- Aral. İyi misin peki Mira?
- İyiyim de sen niye bu kadar telaşlısın.
Elini ensesine koyup. Gözlerini benden kaçırdı.
- Yo telaşlı falan değilim sadece başıma kalmandan korktum.
- Hıhı öyledir.
Dedim bende alaycı sesimle. Sonra doktor girdi odaya.
- Çıkış işlemlerinizi yaptık. Yani çıkabilirsiniz.
Doktor dediğim aslında stajyerdi ve oldukça gençti. Aral'la birlikte doktora tamam anlamında kafa salladık. Doktor odadan çıktıktan sonra kalkmak için hareket ettiğimde Aral yanıma gelip yardım etti bana bu hareketleri beni çok şaşırtmıştı. Dışarı çıktığımızda bu sefer arabaya beni Yavaşça oturtturmuştu. O da binince arabayı yavaşça sürmeye başladı. Okulun önüne gelince arabadan tam inicekken arabayı kilitledi.
- Sakın bu olanları kimseye anlatma.
- Tamam da okula nasıl gireceğiz.
- Sen onu bana bırak hangi sınıftasın?
- 12/B
- Aynı sınıftayız. Sınıfa girerken hocanın yüzüne bakma sadece yanımda yürü ama sakın yanıma oturma.
Dedi.
- Tamam Aral.
Dedikten sonra arabadan ikimizde indik. Sınıfın kapısına kadar hiç konuşmadan yürüdük. İçeri girince tüm sınıfın bakışları bize döndü. Aral hocada dahil herkese bağırdı.
- Önünüze dönün LAN!
Sonra yerine oturdu. Ben etrafıma bakındım oturucak bir yer var mı diye o anda bir ses geldi.
- Yanıma oturabilirsin.
Seslenen kişiye baktığımda bir kızdı. Hemen yanına geçip oturdum. Hemen elini uzatıp konuşmaya başladı.
- Adım Sinem
Bende elimi uzatıp konuştum.
- Adım Mira ama sen Mir diyebilirsin.
Deyip gülümsedim. Aynı şekilde o da gülümsedi. Sonra ikimizde dersi dinlemeye başladık. Zil çaldığında Sinem'le dışarı çıkacakken kolumdan birisi tuttu. Tutan kişiye baktığımda ise derste Aral'ın yanındaki kızdı bu.
- Derdin ne?
Dedim kolumu elinden kurtarmaya çalışarak.
- Sevgilimle naptınız çabuk söyle.
- Hiçbirşey sadece aynı anda sınıfa girmiş olamaz mıyız?
- Pekala öyle olsun.
- Kolumu bırak artık.
O anda kızın kolundan birisi çekiştirdi. Baktığımda bu Aral'dı.
- Tuğçe kızın kolunu bırak.
- Aral sana inanamıyorum. Bana karşı kızımı koruyorsun.
- Hayır da kızla derdin ne?
Ben onları izlerken artık sıkılmıştım.
- Kolumu bırakırsanız artık gitmek istiyorum. Sizin karı koca gibi kavgalarınız çok sıkıcıda.
O anda Aral'ın tüm arkadaşları gülmeye başladı. Aral onlara ters ters baktıktan sonra hepsi sustu.
- Tuğçe Mira'nın kolunu bırak.
- Yuh Aral yuh ne ara öğrendin kızın ismini.
Bu durumu acilen kurtarmam lazım.
- Tuğçe misin nesin kolumu bırak yoksa şuan ki gibi sakin olamam biraz sonra.
- Miracım sen bana ne yapabilirsin ki.
İşte öfke kontrolü sorunum kendini belli etmeye başladı.
- Orasını sen düşün.
Dedikten sonra saçını tuttuğum gibi duvara yapıştırdım onu. Gözüm kararmaya başladı. Ne yaptığımı bilmiyordum. Etraftan çığlık sesleri geliyordu. Gözümün kararması geçince etrafıma baktım. Aral hariç herkes bana korku dolu gözlerle bakıyordu. Aral ise kimsenin göremeyeceği bir şekilde gülümsüyordu. Tuğçe'ye baktığımda dudağı patlamış, gözü morarmış ve burnundan kan geliyordu. Birisi beni kucağına aldı. Alan kişiye baktığımda bu Aral'dı. Kulağıma eğilip.
- Seni bu kadar güçlü zannetmemiştim.
Psikopat falan mı bu çocuk sevgilisini dövdüm orada. Arkamıza baktığımda Aral'ın arkadaşlarıda bizle beraber geliyordu. Onlarda bana endişeli bir şekilde bakıyorlardı. Aral'ın kulağına gidip.
- Nereye gidiyoruz.
Dedim.
- Gerçek yüzünü sana göstericem.
- Benim gerçek yüzüm ne?
- Onu birazdan öğreniceksin.
Arabaya bindik hepimiz. Aral arabayı son sürat sürmeye başladığında kasıldım.
- Aral yavaş.
Dedim. Arabayı yavaşlattı. Arkadaşları ise bize anlamamış bir şekilde bakıyorlardı. Aslında hepsi birbirinden yakışıklıydı. Ama Aral hepsine fark atardı. Araba durunca nereye geldiğimize baktım. Burası ormanlıktı. Arabadan inince hemen Aral'ın koluna yapıştım. Biraz yürüdükten sonra bir kulübenin önüne vardık. Kapıyı çalmadan içeri girdi Aral. Bizde girdik tabi. İçeride bir yaşlı nene vardı. Aral'la konuştuktan sonra bana tip tip bakmaya başladı. Ondan sonrada hafif tebessüm etti.
- Bende korkma yavrum sana birşey yapmaya kalkışsam bile sen buna engel olabilirsin.
Bu ne demek istedi şimdi ya.
- Ne demek istediğimi mi merak ediyorsun.
O benim aklımı okudu.
- Evet şuan senin aklını okuyorum.
- Bunu nasıl yapıyorsun?
- Bunu belki sende yapabiliyorsundur belkide başka birşeydir senin özelliğin bunu denemeden öğrenemeyiz.
- Yani benim özel güçlerim mi var şimdi.
- Evet ama o özel güçlerini kimseye söylemeyeceksin. Yoksa kötü şeyler olabilir. Sana birşey sorucam.
- Evet sorun.
- 18 yaşına girdiğin gün birşey oldu mu?
- Evet. Yutkunduktan sonra devam ettim. Öylece dururken bir anda sinir krizi geçirdim ve ellerim..ellerime birşey oldu. Tırnaklarım birden uzadı, ellerimin üstünde şekiller oluştu.
- Bu senin ve senin gibiler için normal birşey canım şimdi gel ve ellerimi tut. Sana birşey söyleyeceğim.
Yanına gidip ellerini tuttum. İçinden birşey şey söylüyordu ama tam anlaşılmıyordu. En son anladığımda şok geçirdim. Ellerimi ağzıma götürüp çığlığımı bastırdım. Çünkü kadın bana.
- Seni herkesten ayıran bir özelliğin var bu ise VAMPIR olman.

Vampir KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin