Bölüm 3

9.3K 23 1
                                    

Kapının önündeki kalabalığı minyon olmamla ya da tamam küçük olmamla geçip en öne geçmiştim. Bir tarafım kapıyı açıp içeri dalmamı ve ne olup bittiğini öğrenmemi istiyor, diğer yanımda Güz'den korkuyordu. Hemen yanımda da şirkette dedikoduda nam salmış olan Sinem duruyordu.

"Sinem, sen bilirsin ne oldu da böyle kavga ediyor Güz?"

"Güz mü? Patronla pek samimisin bakıyorum? İlkokul arkadaşın falan mı?"

"Aman işte ha Güz ha Güz Bey ne fark eder? Sen asıl olaya gel."

"Valla bende malzeme çıksın diye kapı önlerinde sürünüyorum. Olayları bilsem burada işim ne değil mi? Hem zaten neredeyse tüm şirketle birlikte öğreneceğim olan biteni. Pek de dedikodu malzemesi sayılmaz bunlar."

Sinem'e en ihtiyaç duyduğum anda hiçbir şey bilmez çıkar zaten. Güz kapısının önündeki hayran kitlesini pek fazla bekletmeden odanın içinden bir hışımla çıktı ve kalabalığı iteleyerek merdivenlerden hızla indi. Herkes bir 5-10 saniyelik bir afallamışken ben hızlı davranıp koşarak Güz'ün arkasından gittim. Niye böyle bir şey yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yok ama bugün şirkettekilerin ilgisini baya bir çekmiştim. Sabah patronla birlikte gelmeler, ismiyle hitap etmeler ki bunu Sinem'e söylediğim için yarın şirket gündeminin manşeti olabilirdim. Tabii o sırada ben ne bunları düşünüyordum ne de yaptıklarımın bilincindeydim. Sanki hipnoz edilmiş gibi Güz'ün peşinden gidiyordum. Arkasından iki üç kere seslendiğim halde duymazlıktan gelip durmayınca bende biraz daha hızlanıp kolundan tuttum.

"Şimdi hiç konuşacak halde değilim Birkan. Ben ararım seni." Diyip arabasına bindi ve son hız uzaklaştı. Ne olup bittiği içimi kemirip duruyordu ve bana böyle davranması beni biraz bozmuştu. Olduğum yerde bir dakika kadar falan kaldıktan sonra bende şirketten çıkıp eve gittim. Hiç akşam yemeği yiyecek halde olmadığımdan kendime mısır gevreği hazırlayıp TV karşısına geçtim. Kanallarda da hiçbir şey olmaması daha çok sinirimi bozuyordu. Her kanalda finallerini ezberlediğimiz klasik Türk dizileri vardı. Arkadaş yabancılar gidip GOT yapar, My Mad Fat Diary yapar efendime söyleyeyim Looking yapar bizimkiler de aşiret dizileri, komik olmayan komedi dizileri yapar durur. Ben bir yandan mısır gevreğini yiyip diğer yandan kanalları zaplarken kapım birden kırılacak gibi vurulup zili çalınmaya başladı. Çok korktum tabii. Açıp açmamak arasında baya düşündüm. Kapının deliğinden baktığımda Canan olduğunu gördüm. Canan benim üniversiteden arkadaşım. Kütüphanelerde sabahladığım, aşk acılarımı ve diğer tüm dert ve sıkıntılarımda yanımda olmakla görevliydi 4 yıl boyunca. Üniversite bitince de bağları koparmadık tabii. Canan deli dolu bir kızdır. Çok akıllı olmasına rağmen dili biraz fazla sivridir. Eğer huylarını bilip tanımıyorsanız size verdiği selam bile küsmenize sebep olabilir o derece. Neyse Canan'ı fazla bekletmeden kapıyı açtığımda birden eve daldı.

"Sen ne vefasız bir arkadaşsın öyle anlatsana ya. Beyefendiye bak sen! Magazinlerin sayfa sayfa haberlerini yapalım diye uğraştıkları Güz Emiroğlu ile benim güya en yakın arkadaşım Birkan akşam yemeğine çıkıyorlar ve ben bunu sosyal medyadan öğreniyorum!"

"Bekle bir saniye, sen nereden öğrendim dedin? Göstersene bana şu gördüğün kaynağı?"

"Al işte burada! İyi bak ama olmaz olsun daha senin gibi arkadaş!" diyip telefonundan facebook'taki bir gönderiyi açıp telefonu bana verdi.

İş dünyasının genç yakışıklısını nihayet bir akşam yemeğinde yakalayabildik! Güz Emiroğlu kim olduğunu öğrenemediğimiz bir erkekle romantik bir akşam geçirirken bize yakalandı. O restoran ayırtılmış olsa bile kameralarımız sizler için ulaştı. Bilgiler oldukça yazacağız takipte kalın.

Sonradan Aşk (Gay Hikaye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin