"Belki biraz uzun sürdü ama benim de kalbimin senin için attığını fark ettim. Seni seviyorum Güz."
"Seni seviyorum Birkan."
* * *
Önelikle söyleyeyim ki bu bölümün sonlarında smut içerikli kısımlar var.
Köfteciden çıktığımıza otobüs saatini kaçırdığımız için arabayı getirmediğimize pişman olmuştuk. Taksiyi çağırmak için köşeye kadar yürüdük. Güz önce beni eve bırakacak, sonra kendi evine gidecekti. Takside hiçbir şey konuşamadık. Apartmanın kapısının önünde Tunç vardı. Eline de bir demet gül almış. Güllerden nefret ederim ama sanırım o bundan habersiz. Her yerde neden aşkın sembolü güldür ki? Ben laleleri daha çok severdim. Her buluşmamızda da sevdiğim laleleri almaktansa gül alırdı. Bana kalırsa saçmalık. Neden çiçek? Daha anlamlı bir çok hediye var. Ama klişeler hep çiçek. Neyse geri dönebiliriz. Ben Tunç'u görünce bir an oturduğum yerde kaldım. Güz arkasını dönüp inmeyecek misin diye sorunca inmek zorunda kaldım. Güz'e iyi geceler dileyip kapıyı açtım. Tunç da beni görünce yanıma doğru geldi tabii ki. Taksi iki adım gitmeden durdu ve Güz de indi. Al işte. Bunların şimdi karşılaşması gerekmiyordu. Ben tam ağzımı açacakken Güz yanımıza gelip kolunu bana attı.
"Evet arkadaşım, bir sıkıntı mı var?" dedi Güz.
"Senden büyük sıkıntı mı var lavuk?!" dedi Tunç.
"Bak doğru yere ayak bastın. Ben büyük sıkıntıyım. O yüzden bir pürüz çıkmadan ikile bakalım."
"Senden mi korkacağım lan züppe? Sen gidip lüks arabalarınla falan oynasana. Büyük gelir sana bu atarlar."
"Sen böyle gevşek gevşek konuşunca ben bir gıcık oldum ya." Diyip bir tane yumruk attı Tunç'a. Artık araya girmem gerektiğini anlamıştım. Tam araya dalacakken Güz beni kolumdan tutup biraz ileriye gönderdi. Tunç da bu aradan istifade edip Güz'e bir yumruk atmıştı. İkincisini de atmak için kolunu kaldırdığında Güz kolunu tutup arkaya doğru çevirdi. Tunç'un canı yandığı yüzündeki ifadeden belli oluyordu. Güz o kadar sıkı tutuyordu ki kımıldaması pek mümkün değildi. Debelenebildiği kadar debeleniyordu.
"Seni bir daha Birkan'ın yakınlarında görürsem bu kolu kıvırmakla kalmam sokarım sana. Anladın mı? Yaylan şimdi." Diyip Tunç'u itti. Tunç yere düşüp Güz'e pis bir bakış attı. Daha sonra yerden kalkıp gitti. Baya korkmuştum. Bu korkuyu yaşamayalı çok olmuş. Küçükken de babam annemi döverken odamın kapısının yanına çömelip sessizce ağlarken hissederdim bu korkuyu. Dayaktan kavgadan nefret ederdim. Güz'ün yanına gidip baktığımda burnunun feci kanadığını gördüm.
"Gel benimle. Tampon yaparız burnuna. Kırılmış falan gibiyse hastaneye gidelim."
"Bu o dangalaktı değil mi? Şu seni... Bilirsin işte..."
"Aldatan. Evet oydu. Şimdi onu boş ver. Benimle geliyorsun dediysem benimle geliyorsun." Dedim. Güz'de kurtulamayacağını görünce çaresiz peşimden geldi.
"Sen salona geç, ben de pamuk falan getireyim." Dedim. Banyodaki dolaptan gerekenleri aldım ve salona gittim. Güz bana ters bir şekilde bakıyordu. Ne olduğunu anlayamamıştım ama bakışları korkutuyordu.
"Bir şey mi oldu Güz?"
"Bana anlatacak mıydın?"
"Neyi anlatacak mıydım? Neden bahsediyorsun sen?"
"Dün geceyi mesela? O herifin gelip burada problem çıkardığını mesela? Hastanede geceyi yanında geçirdiğinizi falan? Yiyiştiniz mi bari? İyi miydi hastane fanteziniz?"
![](https://img.wattpad.com/cover/45771298-288-k863359.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonradan Aşk (Gay Hikaye)
Storie d'amoreAşk nedir? Aşk bazen bir bakıştaki derinliktir. O derinlikte kaybolup gitmektir. Aşk bazen masmavi bir deniz, bazen de yemyeşil bir bahçedir. Aşk bir kadının saçlarındaki nefes, bir erkeğin sesindeki huzurdur. Aşkı bazen bir denize bakınca görür...