Bölüm 1 ''DAVET''

65 8 12
                                    

''Düğünümde senide aramızda görmekten mutluluk duyarız .

LERZAN &MİRAÇ KILIÇHAN ''


Bir kaç kelimenin birleştirdiği bu cümle insanın bütün hayatını nasıl değiştirebilirdi ki ?

Nasıl kor gibi yanan bir alevi söndürürdü bu kelimeler ... sonuçta bu kelimelerin oluşturduğu cümle basit bir cümleydi . Türk diline göre gizli öznesi olan yüklemi olan basit bir cümle ... Evet tam anlamıyla buydu hatta bir davetiyede olması gibi yazılmıştı . Sade bir davetiyede olması gibi.

Yaklaşık bir saattir elimde tuttuğum davetiyeyi bir kenara bırakıp telefonu elime aldım . Rehbere boş gözlerle bakarken aklım bana ufak oyunlar oynuyordu . Kimi aramalıydım Miraç 'ı mı ?

Hayır !

Arayıp ne diyecektim konuşabilecek miydim ?

Konuşabilsem kelimeler bana yardım edecek miydi peki ?

Yoksa herkes gibi onlarda ihanet edip sessizliğe mi sığınacaktım yine ?


Bir kaç saniyedir M harfinde baktığım numaralardan elimi çekip A harfine geri geldim . Birisine bir şeyleri anlatmalıydım yoksa bu sıkıntı beni de içine alıp kocaman bir çıkmaz oluşturacaktı.Ve bu çıkmaz benim mezarımdan başka bir yer değildi.

Bir şeyler anlatabileceğim tek kişi Aksel ' di .

Aksel benim tek dostumdu .

Hani hayatınızda vazgeçilmez birisi vardır ya ! işte benim hayatımda vazgeçilmezi Aksel.

Parmaklarımı yavaşça sağa doğru kaydırıp telefonu kulağıma götürdüm.

'' Efendim Mihra '' Aksel 'in neşeli sesi ruhumu doldururken sanki içimde unutulmaya yüz tutmuş anılar tekrar baş gösterdi.

Neydi bu duygunun adı huzur muydu ?

Sadece babam varken tadacağı mı sanıyordum bu duyguyu ?

ve o giderken benim hayatımı da götürmüştü.

Başımı iki yana salladım akmak için çırpınan yaşları yine ama yine ruhuma akıttım.


'' Bize gelebilir misin ? '' sanki hiç bir şey olmamış gibi söylediğim kelimeler boğazımda birikiyor ve yutulması imkansız bir yumru haline geliyordu . Nefes almak imkansızlaşıyor , ruhum o kelimelerin altında ezilip yok oluyordu.

'' Bir şey mi oldu Mihra '' Aksel ' in neşeli sesinden eser kalmamıştı .

Sanki merak bütün kelimeleri çepeçevre sarmıştı . Ve ruh artık daha dikkatli kelimeler seçmeye başlamıştı. En ufak bir kelimeyi bekliyordu şimdi ruh bedendeki o merakı gidermek için.

Ruh güvenilmezdi , o bırakırdı bedeni acımadan . Ruh bize ait olan değildi .

Ve biz bize ait olmayanı sahiplendik.


'' Önemli bir işin varsa sorun değil Aksel ''

Farklı bir cevap versem '' önemli '' desem geleceğini biliyordum . Her zaman gelirdi . Ama hayat bize öyle beklenmedik olaylar veriyordu ki bu olayların rüzgarıyla alabora olup kayboluyor muyduk ?

Ve yine öyle oldu !

'' Bizim yazlıktayım söylemiştim sana ilaçlama olayı işte ama önemli bir şey konuşacaksak hemen gelirim ''

'' önemli bir konu değil sonra konuşuruz ''

'' bak sonra konuşacağız ama ''

'' peki '' diyebildim garip bir tebessüm ederken.


'' peki mi '' ne kadarda salaksın Mihra onunla bir tek daha konuşmayacağını ikimizde biliyoruz . sende o cesaret yok mihra sen korkağın tekisin . korkak ve katil dedi sol yanımda oturan mihra

gerçekleri yüzüme vuran tarafım .

vicdanımla aklım arasında kalan tarafım

'' sus ... lütfen sus '' dedim bağırarak kulaklarımı ellerimle kapattım . Çocuk gibi böyle yaparsam onu duymayacağımı düşünüyordum . Ama sorun şuydu ki o dışarıda değildi benim içimdeydi. Telefon yere düştü ... ben düştüm ve bir daha asla ayağa kalkamadım.

Belkide ellerimle kulaklarımı kapatmak yerine bir ayna bulup acınası halime derin kahkahalar atmalıydım.

Sonuçta benim bir katil olduğumu düşünen kardeşim yıllar sonra beni düğününe davet etmişti . Bu barışmak yada kendimi affettirmek için iyi bir fırsattı ama daha ben kendimi affedememişken Miraçtan bunu istemek zor olmayacak mıydı ?

Peki oraya gittiğimde unutulmaya yüz tutan anılar peşimden gelmeyecek miydi ?

Dökülen kanlar beni boğmayacak mıydı ?

Ne yapacaktım ?

Nasıl geri dönecektim ?

Her ne kadar mantığım gitmemem gerektiğini savunsa da içimde kalan son duygu kırıntıları gitmem için yalvarıyordu.

Ve o duygular beni hep yanlışa sürüklediler ve şimdide aynısı oldu.

Bedenimi biraz toparlayınca en iyisi şirkete gitmek diye düşünüp hemen hazırlanmaya başladım . nasıl olsa bir çıkış yolu bulacaktım. Bulmak zorundaydım .

şirkete geldiğimde her şey aynıydı . Ben daha bedenimi ayakta tutmaya zorlanırken insanlar nasıl oluyor da bu denli mutlu olabiliyorlardı ?

Onları benden ayıran özellik neydi ?


Şirketin girişinde durup özenle baktığım hayatlar , benim hayatım gibi acıyla tanışmamış hayatlardı .

Evet işte ayrıcı özellik buydu.

Şirketten koşar adımlarla geri çıktım . Artık bir karar vermeliydim bu karar benim hayatıma yön verecek olsa da.


Eve gelip valize bir kaç eşya koyup aceleyle geri çıktım .

Sonuçta yetişmem gereken bir düğün vardı.






DENİZ  KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin