Sıradan. (son üç)

281 25 10
                                    

Multimedia ; Asya.
Elimden geldiğince bölümleri sıkmadan yavaş yavaş uzun yazacağım, okumaktan vazgeçmeyin..
(desteğinizi yapmayı unutmayın lütfen🙏)

Lisedeki kaydımı yenileyip Dilek Abla ile birlikte yurda (yetimhane) geri döndük. Saat öğleden sonra 4 civarıydı. Bina eski ama büyüktü. Duvarları yıkık dökük, boyası yer yer kalkıktı. Fayansları eskiydi. 3 katli olan binanın ikinci katında kalıyordum. Merdivenleri çıkıp yatakhanenin bulunduğu tarafa yöneldim. 15 yataktan pencere tarafında baştan ikincisi benimdi. Üstümü değiştirmeye üşenip direk yatağa sırt üstü uzandım. Yatak eski olduğundan gıcırtı sesi çıkıyordu. İrem'in yatağı hemen yanımdaydı, ama boştu muhtemelen bahçedeydi. Yataktan kalkıp ayakkabılarımı sürterek koştum bahçeye. Ona ihtiyacım vardı. İrem'den bahsetmedim öyle değil mi?
İrem benim buraya getirilişimin 1 yılı dolduğunda geldi. Babası, annesi İrem'i bırakıp kaçtığı icin evlenmek istemiş ve üvey annesi Irem'i buraya getirmişti. Kimse kimseyi tam anlamıyla sevmez korumazdı burada. İkimiz hariç. O benim aramızda kan bağı olmayan kardeşim.
Bunları iç sesimle tekrarlarken bahçeye ulaşmıştım. İkimizin sıkılınca sığındığı nar ağacının olduğu tarafa, bahçenin arka tarafına,
yöneldim. Tahmin ettiğim gibi İrem buradaydı.
Beni görünce gözleri gülümsedi kenara kayıp ağacın yılların yaşanmışlığını gösteren kalın gövdesinde yer açtı. Yanına çöküp,

"Naber ?" dedim bi yandan kayan pantolonumu düzeltirken.

"İyi ya senden ? N'aptın kaydını yeniledin mi ?" dedi.
O benden ay olarak küçük olduğu için bu yıl 11.sınıftı. Yani okula yeniden başlamam onun içinde iyi olacaktı. Sıkılmayacaktı, aynı sınıfta olmamız için Dilek Abla konuşacaktı zaten hocalarla. Ama o şu an bilmiyordu benim bir yıl tekrardan okuyacağımı.

"Yeniledik. Ne sandın yalnız bırakır mıyım seni daha fazla. Birde.. " dedim ve sustum meraklandırmak için. İşe bi hayli yaradı çünkü,

"Kızım söylesene bide ne ? Ya noldu ? " dedi peşi sıra sorarak.

"Tamam bağırma lan. Meraklı melahat gibisin be. Hemen herşey ilgi alanına giriyor anasını satayım. Müdüre hanım 11.sınıfı tekrardan okuyacağımı söyledi. Yani seninle aynı sınıfta olabiliriz, Dilek Abla halledecek. " dedim kıkırdayarak.

Sevinçten gözleri pörtlemiş bana bakıyordu.
"Ne oha ya! Lan bundan güzel haber mi olur ? Özürlü gel buraya sarılacam! " diye cırlarken beni kendine çekip nefessiz bırakana kadar sarıldı.

"Lan bırak daha okula başlayamadan öldüreceksin beni. Nefes alamıyorum öküz! " diye depindim. En sonunda bıraktı ve masum bir kız gibi gözlerini kırpıştırarak baktı.

"Bakma öyle. Daha çok aptal gibi görünüyorsun" dedim kahkaha atarak.
Yanında gülebildiğim kız,  iyi ki varsın. İçimden söyledim bunu tabiki, duygusala bağlamaya gerek yok.

Şebekliğimize bi süre devam ettikten sonra yatakhaneye geri döndük.
Saat 5 buçuktu. Yemek için inmemiz gerekiyordu. Üstümdekilerden kurtulup pandalı pijamamı ve beyaz bir tişört giydim ayağıma patiklerimi geçirip Irem'i beklemeye başladım.
Oda üzerini değiştirince aşağı indik,yemek sırası baya uzundu aralara sıvışmak benim işimdi. İrem'i de yanıma aldım sıra bize gelince yine o suratsız sanki cebinden veriyormuş gibi tabağı kırarcasına bir kaşık pilav ve turşu koydu. Bahsettiğim burda yemekten sorumlu olan kadın. Oldum olası sevmiyor beni, karşılıklı. Aynısını Irem'ede uyguladı. Takmadan yerimize geçip yemeye başladık. İrem'le hemen hemen aynı kilodaydık. O sarışın mavi gözlü, bildiğiniz hatunun dibi yani. Bense beyaz tenli kahverengi kısa saçlı aynı renkte gözler kendime göre çok da güzel olmayan bi kızdım. Sessizliği ben bozdum,

"Şimdi kaç gün var okulun açılmasına ? Bugün Cuma. " dedim bi yandan turşu yerken.

"Bu pazartesi. Erkene alınmış tarih." dedi.

"Ne ?! Lan şansıma bak be. Uçağa binsem yakıtı biter lan." sıkıla sıkıla devam ettim yemeye.
Iştahım kaçtı, sonra İrem'i dürttüm oda yediği gibi kalktık. Odaya tekrar döndük. Benim yatağıma çöktük ikimizde.

"O zaman yarın formaları yıkayalım, sonra ütüleriz. Öbür günde banyo yaparız kirtasiyeye gidip bi defter de alalım. Benimkiler bitti. Bu ay harçlığımızı birleştiririz. " dedi İrem saçını örerken.

"Olur. Öyle yaparız. Bende dokunmadım harçlığıma. Birleştiririz daha iyi olur." dedim. Sıkıntıya düşmüştüm. Bu kadar çabuk beklemiyordum okulun açılmasını.
İç sesimi susturdum. Sonra Irem'le lafladık.
O yine hayaller kurdu bize aşık olacak çocukları seçti, tanıttı evrene sipariş veriyormuş. Bu hallerine güldüm. Deli..

Gece olunca benden önce uyudu. Ben yine bi Asya klasiği olan kulaklığımı takıp kitap okumak için yatakta kuruldum..

Gözlerim ağlarken yorgun düşedursun.. Uykuya yenik düşecektim. Yanaklarımdan boynuma süzülen tuzlu suyun kuruduğunu hissediyordum.. Geçtiği yeri yaktıktan sonra kuruduğunu, kabuk tuttuğunu.. Uyanıklığımın son demlerinde içimden sesler yükseldi, küçük kız çocuğu Asya derdini geceye gömüyor olmalıydı.. Belki de günün birinde geceye gömdüğüm sessiz çığlıklarımı bir tek gün ağarışı çıkan bi rüzgar anlayacaktı. .

                                        ΩΩΩ
(Asya uykuya teslim olmadan önce. .)

Gece 1:30 olmuştu.. Gecenin bu saatleri benim olmayan renklerim yansırdı gökyüzüne, olmayan umutlarımı bırakırdım geceye, indirirdim maskemi, tavrımı takınır asileşirdim acılarıma, isyanımı ağlayarak anlatırdım kaleme, kalem dile gelir kağıda dökerdi derdimi, buruşuk ruhumu salardım ortalığa, güneş doğmadan acımı içime gömerdim, yalnızlığın kolları sarardı yıkık dökük kalbimin şehirlerini. Tonlarca yük taşıyan gemilerin yüzdüğü denizdim ben, kaldırma kuvvetim vardı lakin gecenin tüm atıkları içime akıyordu. İşte bu.. Gecenin bana ihaneti, eksikliklerim, tamamlanamamış buruş buruş ruhum ve bir cinayet vakası olan hiç yaşayamadığım çocukluğum.. Bu saatler;

Gecenin Ben Tonu!

Umarım beğenmişsinizdir.. Nasıl bulduğunuzu yorumlarda okumak istiyorum, lütfen unutmayın. Sizi seviyorum, görüşmek üzere.. ✨

Gecenin Ben Tonu#Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin