Uzun bir zaman geçmişti. Bu zaman için Lay ve Chen birbirlerine daha da yakın olmuşlardı. Lay ilk yaklaşan olup Chen'in dudaklarındaki öpücüğü çalmıştı. Chen'de buna izin vermişti. Dudaklarını öpen dudaklara her seferinde daha çok arzulamaya başlamıştı Chen. Aralarında bir şey olmamasına rağmen ikiside yanyana olmaktan birbirlerine dokunmaktan zevk alıyordu. Chen uyuduğunda Lay onun dudak kıvrımlarını okşuyordu. Bu onu mutlu ediyordu..
Aradan hep benzer günler geçmişti. Chen mecburen üniversitesine gidip kep atamak zorundaydı. Son senesini bitirmenin hevesiyle yola çıktığında Lay yalnız kalmıştı. Daha Çinden ayrıldığı zaman atacağı mesajı beklerken Chen'in telefonundan mesaj gelmişti.
SMS
Gönderen: MaChen
Telefonun sahibinin yakınınız olduğunu düşünerek size bu mesajı atıyoruz. Telefon sahibi otobüs kazası geçirmiştir. Eğer yakınıysanız ''...'' hastanesine gelmeniz iyi olacaktır. -Çin Emniyet Teşkilatı.Lay okuduğu mesaj karşısında korkuyla donakaldı. Yıllarca sevdiği ilk aşkını şimdi kaybedemezdi. Kris'i yumruklayarak uyandırdı. ''Kalk gerizekalı!! Chen'in yanında olmam gerekiyor! K-kalk hadi.'' diye bağırırken gözleri ışığı azalmıştı. Gözlerinden yanaklarına hızla yaşlar süzülmeye başladığında Kris korkuyla doğruldu. ''S-sakin ol.. Ne oluyor Lay.. Sakin ol..'' diye korkuyla sordu Kris ama Lay yerinde duramıyordu. Sevgilisine bir şey olacağının düşüncesi bile korkunç geliyordu ona.
Kris yarı uykulu yarı şaşkın bir şekilde 100 km hızla arabayı kullanan kardeşine baktı. ''Arabayı kenara çek ben kullanacağım! Gözünün ömünü bile göremiyorsun!'' diye tısladı Kris ve Lay aniden sağa çekerek frenledi arabayı. Kris ani bir frenlemeyi tahmin edemeyerek kafasını çarptı. Sert bir bakış attı kardeşine ve direksiyona geçti. Lay hala ağlıyordu hastaneye vardıklarında.
Direk 'Acil' bölümündeki danışmada bulunan kıza sordu. ''Kim Jong Dae hangi odada kalıyor.. Durumu nasıl? Yaşıyor hala değil mi?!" derken göz yaşlarına hakim olamamıştı Lay. Aslında bu kadar duygusal biri değildi ama söz konusu Chendi. Ona aşıktı ve ondan asla vazgeçmeyecekti. Kız oda numarasını söylediğinde hızla asansöre koştu Lay. Ama asansörün gelmesini bekleyemeyecek kadar sabırsızdı. Hızla merdivenleri çıkıyordu Lay. Soluk soluğa tırmandı 6 katı hiç duraksamadan. Odaların yanından koşarak geçiyordu ve karşısında sevdiği adamın odasını gördü. ''20012'' diye mırıldandı ardından buz gibi olan kapı kolunu indirdi.
Yüzüne küçük bir serinlik çarptı Lay'in bembeyaz odaya girdiğinde. Karşısında kolları sargıda olan ve serum iğnesinin takılı olduğu koluna takıldı gözleri. Sonra sevgilisinin çizilmiş yüzüne odaklandı. Cam kesikleri Lay'in kalbini de kesmişti. ''Endişelenmeyin sadece küçük sıyrıkları var. Kolundaki kesik derin olduğu için dikiş atmak zorunda kaldık. Arkadaşı mısınız? Eğer öyleyseniz ona Lay denen kişiyi bulsanız iyi olur. Tüm işlemler sırasında sadece 'Lay seni seviyorum' diye mırıldandı. Çok sevimli değil mi?'' diyerek kıkırdadı uzun boylu ve güzel olan doktor. Lay içindeki kıskançlığı bastırarak fısıldadı kadına. ''Evet o Lay benim.''diyerek kıkırdadı kendine hakim olamayarak.
Bir kaç saat sonra Chen elini tutan biri olduğunu hissederek gözlerini açtı. Bu kişinin kim olduğunu anlamak için gözlerini kısması gerekti. Lay olduğunu anladığında parmaklarını onun ince ve uzun parmaklarına kenetledi. Lay yatağın kenarından başını kaldırıp Chen'in gözlerine baktı ve dudaklarını ısırdı. ''Beni korkuttun. Sana kavuşamadan seni kaybetmek ne demek biliyor musun?!'' diyerek azarladı Chen'i Lay..
Bir kaç gün sonra Chen toparlanmıştı. Hastaneden taburcu olup eve gideceği zaman Lay onu durdurdu ve kendi yanında kalması gerektiğini çünkü Kris ve Suho'nun birlikte yaşamayı öğrenmesi gerektiğini açıkladı. Asıl neden bu değildi bunu Chen anlamıştı. Asıl nedeni fazlasıyla merak etse bile arabada sesini çıkarmadan dışarıyı izledi.
Lay derin bir iç çekerek arabayı park etti. 'Artık senden uzak olmaya dayanamıyorum Chennie.. Yakında sadece bir bütün olacağız. Sen ve ben.. bir bütün olalım artık..' diye düşünüp gülümsedi Chen'i eve doğru götürürken...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Sweet Love?!
RastgeleKasım sabahı olduğundan daha da soğuk görünüyordu. Jongdae günlüğünün beyaz yapraklarını dolma kalemi patlatarak mahvetmeseydi şuan dışarı çıkmak zorunda kalmayacaktı. Soğuk rüzgar saçlarını gözüne doğru savurdu. Güzel bir günlük ve eskisine göre da...