6. BÖLÜM: KARDEŞİM

59 7 0
                                    

Buse'nin ağzından;

Pazartesi sabahı;

Kapının çarpılmasıyla başımı sıradan kaldırdım. Bir haftadır tüm derslerde uyuyordum. Ve yeni öğrencinin kim olacağı belliydi. Bunun için moralim daha bir bozuktu. Karşı sınıftan Yasemin'in kuzeni Emir diye bir çocuk. Yakışıklıymış. Öyle diyorlar. Ama ben kendime söz vermiştim. O çocuğu sevmeyecektim. Ne olursa olsun. Bunu geçen gece Songül' e de söylemiştim ve saçmaladığımı, böyle yaparak Ali' yi daha fazla üzdüğümü söylemişti. Ama ben eğer onu seversem Ali' ye ihanet edecekmiş gibi hissediyordum. Bunu yapmak istemiyordum. Ben yine saçma düşüncelerle savaş verirken zil çaldı uyudum, zil çaldı uyandim...Bir de uyandım ki okul bitmiş. Ben de kalkıp sabahtan beri sadece ilk ders çıkardığım kitapları çantama atıp yurda gittim. Yolda Ecrin'le karşılaştık. Ben sadece başımla selam verirken o hemen konuşmaya başladı:
"Hey,merhaba!"
"A merhaba"diye karşılık vererek gülümsemeye çalıştım. Anlamış olacak ki:
"Ya şey, olanları duydum. Gerçekten çok üzüldüm. Ama kendini daha fazla üzmemelisin. Çünkü emin ol, üzülmek hiçbir boka yaramıyor!" Dedi.
Yüzüne aval aval baktıktan sonra konuşmaya devam etti.
"Saat tam 22:30'da. Okula bakan pencerenin altındaki kaloriferin önünde." dedi ve kayboldu.
Bunu aklımda tutmaya çalışarak uyumak üzere yurda ilerledim. O kadar fazla uyuyordum ki, bazen ciddi anlamda açamıyordum gözlerimi. Mustafa Bal'ın dersinde bile uyumuştum. O derece yani.

Yine klasik olaylar olmuş, birileri nasihat vermiş, Oğuz ve Hasan ağzıma sıçmış, Songül annem gibi konuşmuş ve Ilknur her lafa atlayarak ve laf sokarak beni güldürmeye çalışmış ve başarısız olmuştu. Ve o sırada Ilknur' u çıldırtacak bir şey olmuş, Ali'nin aramasıyla ben neredeyse gidip Mustafa Bal'ı öpmeyi bile düşünecek kadar mutlu olmuştum. Ve İlknur, kendini tutmak adına kendini yine ve yine kolaya vurmuştu. Ilknur ve Oğuz sürekli kavga ederdi. Konu her zaman sadece kola olurdu. Tabii hep Oğuz kazanırdı ya, neyse..

..

Saat tam 22:28 de Ecrin'in söylediği yere oturmuş, Ali'min fotoğraflarına bakıyordum ki Ecrin geldi.
Önce sadece şarkı dinledik. O açtı ben açtım. Konuşmadık, sadece dinledik. Ve saat tam 00:00 da beni öperek odasına gitti. Ben de gittim ve beni iyi hissettiren bu şeyi umursamayarak uykuya daldım.
..
Ertesi gün uyandığımda yanımda biri oturuyordu. Kim benim Ali'min yerine oturabilir lan?!?!
Bir hışımla başımı masadan kaldırıp oturan kişiye sinirle baktım. Ve gördüğüm gözlerle kalakaldım.
Bu, o kızdı. Ecrin..
Erkeklerden hoşlandığımı bilmesen kendime lezbiyen diyebilirdim. Çünkü bu kız öyle sincap sincap bakıyordu ki kızamıyordum. Başımı sallayarak kendime geldim. Ecrin kolumdan sürükleyerek ve benim söylenmelerime aldırmayarak beni bahçeye sürükledi.
"Üf be! Ben sıkıldım senin şu paspal hallerinden! Kendine gel be! Ali orada mutlu olacak. Bak gör! Sen de mutlu olacaksın. Şimdi kendine gel 'solucan'. Kendine gel. Bu gece yine aynı saatte orada ol!" Deyip gitti. Ve ben her zamanki gibi arkasından kakalak gibi kaldım.

..

Söylediği yere söylediği saatte gittim. Bu sefer sadece şarkı dinlemek istemediğim için konuşacaktım. Ama galiba Ecrin de benimle aynı fikirdeydi.

Ecrin'in ağzından;

Buse'nin bu tavrından sıkılmıştım. Okulda ölü gibi dolaşmasından, her ders uyumasından, ders çalışmamasından. Amacı ne anlamıyorum ama düzelmesi gerek solucan'ın. Evet bu gece konuşup dertleşecektim. Zaten 3/E odasıyla aram iyiydi. Bir problem çıkacağını düşünmüyordum. İlknur ve Songül de benim için çok değerliydi. Ama Buse'nin yeri hiç anlamasam da farklıydı işte. Gece saat 10 olunca kaloriferin önündeydim. Çok geçmeden Buse geldi. Hiç konuşmadık. Müzik dinledik ama bunu istemiyordum. Birden ona dönüp:

RUH ÖKÜZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin