1. Bölüm

66 5 2
                                    

Arada sırada yıkanmak için bahçesine kurdurduğu büyük fıskiyeden akan buz gibi suyun altında o mükemmel hatlara sahip vücudunu köpüklüyordu. Bu dağ başındaki evin etrafında ancak kuşlar uçar, yabani hayvanlar gezerdi. O yüzden çıplaklığına hiç aldırmadan yaptığı işe odaklanmıştı. Bir yandan da her duş alışında yaptığı gibi o güzel sesiyle şarkı söylüyordu. O kadar güzeldi ki, sanki dünya üzerinde hiçbir yerde bulunmayan bir melodi gibiydi. Bir kadının deli gibi âşık olduğu kocası ve ondan olan çocuklarına yemek hazırlarken mırıldandığı o melodiler kadar cezp ediciydi. İnsanın içinde gözlerini kapatıp başka âlemlere dalma hissi uyandırıyordu.

"Gözlerini kapatıp..." Diye mırıldandı genç adam ve gözlerini zorlayarak kapatmaya çalıştı. Ama imkânı yok gibiydi. Çünkü "Lanet olsun!" diyerek kapanması için zorladığı gözlerini yeniden araladı. Karşısında canlı kanlı, dipdiri hatlara sahip bir kadın tüm çıplaklığıyla duş alırken nasıl usulca gözlerini kapatıp, masumane hayallere dalabilirdi ki? Hangi aklı başında erkek karşısında böylesi bir hatun dururken o aptallığı yapabilirdi?

Yeniden lanet okudu genç adam. Belki izlediği genç kadının sırtı dönüktü kendisine ama o kalçaları görmesi bile yetiyordu bir yerlerini füze gibi harekete geçirmeye. Ve o hareketlenen yerleri fazlasıyla sızlamaya başlamıştı bile. Ne aptallıktı ama! Hangi akla hizmet bu kadını izleme görevini almıştı ki? Aptalın tekiydi. Hayır hayır! Ahmağın tekiydi.

Sızlayan yerlerinin acısıyla bir kez daha kıvrandı. "Ah lanet olsun! Bu kadın daha kaç saat orada öylece köpüklenmeyi düşünüyor ki?" Tamam, göz zevkinin bitmesini hiç istemese de, bu işkenceden kurtulmak için her şeyini feda edebilirdi. Bir erkeğin böylesi kıvranması demek her şeyini yitirmiş olması manasına gelirdi. O yüzden ya şu hatun bir an önce işini bitirip evine girecekti ya da o, o bahçeye dağ ayısı gibi dalacaktı. Bu işkence ölümden başka bir şey değildi çünkü. Acaba ölürken bu kadar acı çekecek miydi?

Genç kadın soğuk suyun altına ilk girdiğinde kıyafetleri üzerindeydi. Bu yüzden suyu yediği ilk andan itibaren kıyafetleri bir kaç saniye içinde sırılsıklam olmuştu. İşte o an suyun soğukluğunu iliklerine kadar hissetti. Titreyen vücudu onu ele verebilir, zayıf duruma düşürebilirdi. Arkasına dönüp bakmasa da, izlendiğini biliyordu. Titremesini kontrol altına alıp ellerini hareketlendirdi. Yediği su yüzünden ağırlamış, zamk gibi üzerine yapışmış olan kıyafetlerini, kendini bile hayretler içinde bırakan bir seksilikle çıkardı. Arkasında kalan bir çift göze ziyafet çektirdiğinin farkındaydı. Ama yapacak bir şey yoktu. Tuzağa düşen kendisi olmayacaktı.

Yumuşak life sıktığı bir avuç duş jelini köpürtüp vücudunun tüm çıkıntılarını ovaladı, belki de yarım saat! Akan su köpükleri de alıp götürüyordu elbette. Ama genç kadın her seferinde yeniden duş jelini lifiyle bütünleştiriyordu. Ardındaki genç adamın deli gibi kıvrandığını, bakmasa bile hissediyordu. Hangi erkek bir kadına dayanabilirdi ki? Üstelik bu kadın kendisi gibi adamı çıldırtmak için saatlerdir uğraşıyorsa!

Bir kez daha duş jeli sıktığı lifini köpürtmeden önce başını biraz yana çevirdi ve sinsice gülümsedi. Kendi gözleri genç adamın görüntüsünü yakalayamasa da, genç adamın kendisini gördüğünü biliyordu.

Genç adam kendisiyle dalga geçer gibi yandan bakan ve sinsice gülümseyen kadının ardında daha fazla sessizce duramayacaktı. "Lanet olası sürtük, neden gülüyorsun?"

Alayla bir kahkaha sesi yankılandı bu ıssız yerde. Ardından "Kıvranıyorsun." diyen ince ama mükemmel bir ses doldu patlamak üzere olduğunu hisseden genç adamın kulaklarına. Sinirle homurdandı bu yüzden. Elbette biliyordu kendisini ele verenin yine kendisi olduğunu.

AYNADAKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin