5. Bölüm

34 2 8
                                    

Bedran telefonu elinden bırakırken kendinden iğrendi. Bu ülkede güvenliği sağlamaya çalışan gizli görev sahibi bir adam olduğu halde az önce bir genelevi aramış ve üç tane kadın sipariş etmişti. Normalde bu tip yerleri kapatmak için özel görev düzenler ve baskına giderdi. Oysa şimdi üç kadın istemişti. Üç! Emindi ki, telefonda konuştuğu pezevenk onun azgın, uçkuruna sahip çıkamayan toy bir delikanlı olduğunu düşünüyordu. Zaten adam kahkahaları eşliğinde "Otel çok yakın, beş dakikaya orada olurlar merak etme!" demişti. İğrenç herif! Onu bulup bizzat hapse kendisi tıkacaktı. Ama önce işine yaraması için sabretmesi gerekiyordu.

Beş dakika sonra balayı süitinin kapısı tıklandığında, Bedran kapıya bakan pencerenin önündeki bölmede oturmuş bekliyordu. Kapı çalınınca yerinden kalktı ve istemeye istemeye kapıyı açmaya gitti. O kadınları görmek midesine iyi gelmeyecekti. Ama işini görmeleri için onlara ihtiyacı vardı. Kapıyı onlara açmak için kolu çevirdiği anda kapıya yüklenen kadınlar, kapının ardına kadar açılmasına ve Bedran'ın kapı ardında kalmasına sebebiyet verdiler. Kapının kolu ellerinin arasında kırılacak derecede sıkılırken, Bedran şaşkınlıkla kapıdan hızla içeriye giren üç kadına baktı. Arsızlar!

Gözleri fıldır fıldır etrafında dönen kadınlar kapıda yazan "Balayı Süiti" yazısını kanıtlayan bir oda ile karşı karşıyaydılar. Kocaman bir yatağın üzeri güzel bir beyaz örtüyle kapatılmıştı. Etrafta birkaç gül yaprağı bile vardı. Fakat kendilerinin gelin olmadıklarını hatırladılar. Evet, örtüler beyazdı ama onların beyazlığına karışacak bir masumluk yoktu. Yine de yatağın büyüklüğü gerçekten dikkat çekiciydi. Bir kadın ve bir adam bu koca yatakta, küçük bir yatakta yapabildiklerinin aynısını yapacaklardı. Peki, yatağın bu kadar büyük olmasının sebebi kendilerini çağıran adamın üçüyle de aynı anda birlikte olmayı düşünmesi miydi?

"Ooo, doğrusu zevkli adams..." sözünü tamamlayamayan kadınlardan ilki Bedran'ı sonunda fark edebilmişti. Hâlâ kapının arkasında duran Bedran, sıkıca tuttuğu kapı kolunu sertçe itekledi ve açık kalan kapının kapanmasının geç bile kaldığını belli etti. Şaşkınlığı bu kadar sürmemeliydi ama ilk defa bu tarz kadınlarla böylesi ahlaksız bir durum yaşıyordu. Çarpan kapının sesi diğer kadınlarında dikkatini çektiğinde onlarda ilk kadın gibi şaşkındılar. Ağızlarının açık kaldığını bile çok sonra fark ettiler.

"Waov!" dedi sözü yarım kalan kadın. Şoku ilk atlatan şoka ilk giren olmuştu. Bedran'a usulca yaklaşırken gözlerindeki o iğrenç arzu Bedran'ı tiksindirdi. Aslında bu tarz bakışlara alışıktı ama böylesi kadınlardan aldığı bu ilk bakıştı. Ve kadın devam etti: "Lanet olası şu mesleğe başladığımdan beri bu ilk olacak!" dedi heyecanla.

Bedran'ın kaşlarını çatarak baktığı kadın kendisine yaklaştıkça o iğrenç kokusu da burun deliklerinden içeriye firar etmeye başladı. Bunu engelleyebilecek bir çözümü yoktu şu an. Ama bu ağır parfüm kokusu gerçekten midesini bulandırıyordu. Üstelik o kadar ağırdı ki, çekici olduğunu düşünen bu kadınları itici kılıyordu.

"Nedir ilk olacak olan ?" diye sorarken kadının neyi kast ettiğini fazlasıyla merak ediyordu. İlk defa bir erkekle olacak olma ihtimalinin yüzde bir bile olmadığı aşikârdı.

"Senin gibi bir adam!" dedi kadın, ona doğru bir adım daha atarken. O adımla mesafeyi kapatıp ona sokulduğunda ise ellerini onun omuzlarına yerleştirdi ve ağzında sürekli döndürerek çiğnediği sakızı şişirip onun yüzüne doğru patlattı. Gerçi Bedran'ın boyu uzundu ve sakız tam olarak yüzüne patlamamıştı. Ama eğilmiş olsaydı kesin yüzünde patlayacaktı.

"Üçümüzü birden istediğinde anlamalıydık gerçi!" Ve bu son sözler Bedran'ın bir kere daha midesinin bulanmasına sebep oldu. Zaten o parfüm yüzünden midesi allak bullak olmuştu bile. Hiç yapmadığı bir şeyi yapacak ve neredeyse kadının üzerine kusacaktı. Bunu, kendisi gibi bir adama yakıştıramıyordu elbette. Onun gibi korkusuz, hiçbir şeyden etkilenmeyen adam bu kadınlar yüzünden zayıf düşecekti az daha. Niye? Çünkü çok iğrençlerdi. Kadına olan iğrentisini göstermese de, kendi ellerini hızlıca hareket ettirdi ve onun ellerini omuzlarından çekip fırlattı. Kadın bu durumu yanlış anladı ve diğerlerine dönüp, "Sabırsız da!" dedi heyecanla. Sonra yeniden Bedran'a dönüp "Üçümüzü birden aynı anda mı istersin?" Bu soruyu sorduğuna ise anında pişman oldu ve ekledi: "Gerçi öyle olduğuna eminim ama yinede isteklerini bize bildirmelisin." Ardından onu süzüp bir iç çekti. "Şu vücuda baksana bir! Üç değil, beş bile olsak hakkımızdan gelirsin aslanım!" derken gözleri şehvetle parladı. Kırmızı rujla kaplanmış dudaklarını ihtirasla yaladı. Karşısındaki adamın ne kadar iğrendiğinden elbette habersizdi. Hâlbuki Bedran, midesinde ne var ne yoksa hepsini onun üzerine çıkartmamak için büyük çaba sarf ediyordu ve kadın gittikçe bunu daha da zorlaştırıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 02, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AYNADAKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin